Adana'da yazarlara gereken değer verilmiyor

Adana'da yazdığı kitaplar ile gündemde önemli bir yer teşkil eden ve İLESAM Adana Şube Başkanlığı görevinde de bulunan Remzi Yıldırım, Adana'da yazarlara gereken önemin ve değerin verilmediğini söyledi.

Adana’da düşünen, kitap yazan, topluma önderlik yapan kişilere ne yazık ki hak ettikleri değerin verilmediğini belirten Remzi Yıldırım, ‘Bir etkinlik yapmak istiyorsunuz. Maddi ve manevi desteği arkanızda göremiyorsunuz. Yazdığınız kitaplardan zaten para kazandığınız yok. Yeri geliyor maddi anlamda bütün sıkıntıyı yaşayarak kitabınızın tüm masraflarını yazar olarak kendiniz karşılıyorsunuz. Bütün bunları üst üste koyunca bu kentin yöneticilerinin yazarlara ve bu anlamdaki kuruluşlara destek vermediklerini söyleyebilirim’ dedi.
Gazetemiz muhabirlerinin sorularını yanıtlayan Remzi Yıldırım ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
-          Sayın Yıldırım, son darbe girişimini nasıl karşılıyorsunuz bir yazar olarak? Yorumlarınız nedir?
-          Meşru bir hükümet var. Sevmeyebiliriz. Ama huzuru bozarak hükümeti yıkmaya, demokrasiye son vermeye hakkınız olmaz. Hangi gerekçe ile olursa olsun darbeler alkışlanamaz. Kınıyoruz. Dernek olarak da kınamamızı basına ve kamuoyuna açıkladık. Dünyada kâmil noktada demokrasinin olduğu söylenemez. Kamil noktada bir demokrasiye ulaşmak mümkün değil şuan itibariyle. Ama buna ulaşmak için büyük gayretler var. Türkiye bir talihsizlik yaşadı. 15 Temmuz darbe girişimi sebebi ne olur ise olsun kabul edilemez. Tasvip edilemez. Ülkemize büyük zarar veren bu olayı şiddetle kınıyorum.
-          İLESAM ile tanışmanız, yazarlığa adım atmanız nasıl gerçekleşti?
-          Ben okumaya seven bir insanım. Lise yıllarından bu yana okumaya karşı önemli bir tutkum vardı. Çevremdeki insanlara faydalı olmayı da seven bir kişiyim. Şuan 6 kitap yazdı. Birincisi İlkeli Hayat isimli kitabım. Kişisel gelişim, ZAZA kültürüne altına bilgileri kayıt altına aldığım kitaplarım oldu. Göç serüveni çalışmam var roman tarzında. Kiralık kafalar isimli inceleme kitaplarımda var. Adana’da yaşayan bir yazar olarak kitap yazmanın mutluluğunu her zaman yaşadım. Türkiye Yazarlar Birliği’nin üyesiyim. İLESAM’ın da 14 yıldır yöneticiliğini yapıyoruz.
-          Bugüne kadar Adana’da etkinliğiniz oldu mu?
-          Evet oldu. Dünya Edebiyat Etkinlikleri adı altında 3 gün süren etkinliğimiz oldu. Altın Kozan, Valilik destek verdi. Doğu Akdeniz Şairler ve Yazarlar Buluşmasını gerçekleştirdik. Arif Nihat Asya adına etkinlik yaptık. Biliyorsunuz Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şiiri vardır. Bu şiirin kime ait olduğunu bilmeyen insanlar vardı. Bu etkinlikle önemli hizmetler yaptığımızı düşünüyoruz.
-          Kitap yazmak karlı bir iş değil. Maddi yönden sıkıntı yaşıyor musunuz?
-          Eğer yaşadığınız toplumda birçok haksızlıklar, yanlış giden bir şeyler var ise sizin de yazar olarak bunlara müdahil olmanız gerekir. Siz yani kendinizi yazar olarak bundan soyutlayamazsınız. Gözyaşı, kan dökülüyor ise siz de bunların farkında iseniz bunu kalem yolu ile dökmek zorundasınız.  Bilgi sahibi olan bir kişinin de bilgisini yaşadığı toplum ile paylaşması ve gelecek nesillere bunu aksettirmesi gerekir. Ben de maddi imkânı düşünmeden böyle bir çalışma içine girdim.
-          Adana’da merkezi ve yerel yönetimde yönetici olanların yazarlara karşı bakışlarını nasıl değerlendirmek istersiniz? Sizlere yardımcı oluyorlar mı?
-          Kitap yazan kişinin maddi geliri yoktur. Bundan maddi imkân beklemek de doğru olmaz. Yerel yazarlar maddi anlamda sıkıntı yaşıyorlar. Yerel yönetimlerle bir türlü iş birliği içinde olamadık. Sıkıntı yaşıyoruz. Yetkililere konuyu götürüyoruz ama çözüm yolu yok. Altın Koza Festivali’nde yerel yazarlara imkân sağlanmıyor. Ciddiye alınmıyor. Dışarıdan yazarlar getirip konferanslar veriliyor. Adana’ya has bir özellik midir bilinmez ama Adana kendi kendine sahip çıkamayan şehirlerin başında geliyor. Kendi değerlerine sahip çıkmıyorlar bu da bizleri üzüyor. Etkinliklerde maddi beklenti içinde olmuyoruz. Bizim istediğimiz yer tahsisi, davetiye, organize gibi konular oluyor. Buna dahi iyimser bakmıyorlar.
-          Yerel yönetimlerin size bu bakış açılarında derneklerin iyi yönetilmemesi veya bu tür derneklerin ehil kişilerin elinde olmamasını görmelerinden kaynaklı uzak durma gibi bir olay var mı? Bunu hiç düşündünüz mü?
-          O pencereden bakılır ise haklı sebepleri var tabiî ki. İşini iyi yapanları bulup bunlarla muhatap olmak da yerel yöneticilerin görevi. Yani iyi ile kötüyü onlar ayırt edebilecek. İLESAM telif hakları ile ilgili yetkili olan tek kuruluş. Türkiye’nin uluslar arası korsana karşı logosu ve sloganı bugüne kadar yapılmamış. Bu konuda iki yıldır bir çalışma içindeyiz. Çok derneğin olması doğru faaliyet içinde olan derneklerle iş birliği yapılmaması anlamına gelmez. Yaşadığı topluma faydalı olan derneklerin ayırt edilerek iş birliği içinde olunması lazım.
-          Okuma alışkanlığı var mı bizim toplumumuzda? Bu okuma alışkanlığını da kazandırmak gerekmez mi?
-          Evet, ne yazık ki toplumdaki okuma alışkanlığı oranı çok düşük.  Bu sıkıntıları da bizler yazarlar olarak çekiyoruz. Okuma alışkanlığını hızlandırmak, güçlendirmek lazım. Türkiye’de kitap ihtiyaç listesi sıralamasında Dünyada 234.sırada yer alıyor. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Gelişmişliğimizi de artık okuma oranına göre düşünmek lazım. Belçika’da okumaya zaman ayırma oranı bizden 300 kat daha fazla. Okumadığımız gibi aklımızı da kullanmıyoruz. Sıkıştığımızda bir bilene soruyoruz. Özellikle Müslüman bir toplum olmamız nedeniyle daha fazla okumamız lazım. İlk ayet ‘Allah’ın adı ile oku’ mesajıdır. Bir Müslüman’ın çok daha fazla okuması gerekir. Üzerimizde büyük yükler taşıyoruz.
-          Yazarlık mesleğinizde etkilendiğiniz kişiler var mı?
-          İnceleme üzerine, felsefe üzerine okuyan bir kişiyim. İmam Gazali’yi, İbni Haldun’u okudum. İranlı yazarları da okuyorum. Kitap ayırmıyorum okumak adına. Okumam gerektiğine inandığım her şeyi okuyorum. Çok yönlü bilgi edinmek lazım. Etkilendiğim kişiler var elbette.
-          Yazarlık yapmayı düşünen genç nesillere ne tavsiye edersiniz?
-          Gençler aklına gelen bir şeyi mutlaka not alsınlar. Çünkü insan unutuyor. Etrafına dikkatli baksın, olayları dikkatli izlesin. Çok okusunlar. Not almayı, anılarını yazmayı öğrensinler. Yazma alışkanlığını geliştirsinler. Dünyada olan bütün olaylarda kendilerini sorumlu hissedip bu konuda görüşlerini dile getirsinler. Duyarlı olsunlar. Âlimler, yazarlar, düşünürler toplumun önünde yürüyen kişilerdir. Yazar hem duruşu ile hem de toplumu aydınlatmaları ile doğru yaşamlarıyla örnek olmak durumundadır.
-          Röportaj için teşekkür ediyoruz. Size de başarılar diliyoruz.
-          Biz de size teşekkür ediyoruz.

İLESAM Adana yazar Remzi Yıldırım