MURAT GÖĞEBAKAN BU KİTAPTA YAŞAYACAK

Sinan Yağmur ve Murat Göğebakan... İki güzel dost yürek. Murat Göğebakan şarkı söyleyiş tarzını beğenmeyenlerin bile kişiliğine ve duruşuna saygı gösterdiği Anadolu'nun yetiştirdiği çağımızın en naif ozanlarından birisi. Sinan Yağmur ise tasavvuf aşkını her görüşten insanın kalbine nakşeden satırlarıyla tüm dünyada milyonların yüreğine dokunmuş bir sevda ehli.

Sinan Yağmur ve Murat Göğebakan... İki güzel dost yürek. Murat Göğebakan şarkı söyleyiş tarzını beğenmeyenlerin bile kişiliğine ve duruşuna saygı gösterdiği Anadolu’nun yetiştirdiği çağımızın en naif ozanlarından birisi. Sinan Yağmur ise tasavvuf aşkını her görüşten insanın kalbine nakşeden satırlarıyla tüm dünyada milyonların yüreğine dokunmuş bir sevda ehli.
Bu iki güzel insanın 'hala devam eden' kadirşinas dostluk hikâyesi eski futbolcu İbrahim Akın’ın, Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları Şems adlı kitabını Murat Göğebakan’a hediye etmesiyle başlıyor.
O günden bu güne devam eden bu vefa hikâyesi elbette bu dünyada bitmeyecek ancak bu dünyada taçlanması gerekirdi. İşte o taç; Aşkın Gözyaşları Şems (Kalem Arkası) Murat Göğebakan kitabı oldu.
Sinan Yağmur bu kitapla hem bir Murat Göğebakan’a verdiği sözü tutmasıyla meselenin sadakat yönünü tamamlıyor hem de 'Kalem Arkası' ile dünyada da bir ilke imza atıyor.
Pazar günü Adana’da, Yüreğir Murat Göğebakan Kültür Merkezi'nde kitabının lansmanını yapacak olan Sinan Yağmur ile Mevlana'yı, Şems'i, bu iki güzel ve vefalı dostun çağımıza yansıması diyebileceğimiz Murat Göğebakan ile dostluğunu ve elbette ki aşkın Gözyaşları Şems (Kalem Arkası) Murat Göğebakan kitabını Murat Göğebakan’ın evinde annesi Hatice Göğebakan’ın dizinin dibinde konuştuk.


BUGÜN BİLE DEVAM EDEN VEFALI BİR DOSTLUK HİKÂYESİ
Kurtuluş Kılınç: Murat Göğebakan ile Sinan Yağmur arasındaki bu derin vefa yolculuğu, bu ebedi dostluk nasıl başladı?
Sinan Yağmur: Futbolcu İbrahim Akın, Aşkın Gözyaşları Şems kitabını Murat’a verirken; "Tam senlik bir kitap. Şems de tam senin gibi bir adam. Kitabı mutlaka okumalısın" diyor. Murat Göğebakan o gece başlıyor okumaya. Sabah yanındaki insanlara; "Hemen bana bu adamı bulun" diyor. Bir şekilde bana ulaşıyorlar. Bir konserinin ardından bodrum katındaki evindeoturuyoruz Murat Göğebakan ile saatlerce konuşuyoruz. O anlatıyor ben dinliyorum, ben anlatıyorum o ağlıyor. Muhabbetin sonunda beni havaalanına bırakırken bir kâğıt uzattı bana ve "Bunu Şems’in kuyuya atıldığı Şems Makamı’nın orada açıp okumanı istiyorum. Cevabın evetse beni ara" dedi ve beni uğurladı.
Kurtuluş Kılınç: Ne yazıyordu o kâğıtta?
Sinan Yağmur: O kâğıtta iki soru vardı. Birisinde; "Benimle Mevla ve Şems gibi bir dostluk kurar mısın?” diğerinde "Hangimiz önce ölürse, diğeri öleni mezara koyan el olsun istiyorum. Kabul eder misin?" yazıyordu.
Kurtuluş Kılınç: Ne hissetinizi ilk okuyunca?
Sinan Yağmur:Bu iki sorunun da karşılığı aslındabüyük bir sorumluluktu. Henüz yeni tanıştığım bir insandı Murat. Mevlana ve Şems arasındaki muhabbet gibi bir muhabbet olabilir miydi gerçekten aramızda? O dostluğu oluşturabilir miydik? Sonra bir insanı hele de o kadar çok seviyorsam mezara koyan el olabilir miydim? Ya da önce ben ölsem beni mezara koyacak kişinin Murat Göğebakan olmasını ister miydim? Bütün bunların bir muhasebesini yaptıktan sonra aradım Murat’ı, "Dostum” dedim. O da almıştı bu mesajı. İşte o gün böylece başlamış oldu bu hikâye.
 
MAHSUN KIRMIZIGÜL; OTOBÜS BİLETİNİ ALALIM DA ADANA'YA GÖNDERELİM BU TOPALI
Kurtuluş Kılınç: Nasıl tanımlıyorsunuz Murat Göğebakan’ı?
Sinan Yağmur: Murat, tasavvufi yönü çok kuvvetli bir insandı. Adam gibi adamdı. Sayardı. Severdi. Affederdi. Gönle dokunurdu. Çile ehliydi. Doğumundan ölümüne kadar hep çile ile geçti O'nun ömrü. İlk kasetini çıkarmaya çalıştığı dönemlerde bile dalga geçtiler onunla. Murat’a albüm çıkarmak istemeyen Mahsun Kırmızıgül ayağındaki aksaklığı da yüzüne vurarak; "Aramızda para toplayalım da otobüs parasını verelim memleketine gönderelim bu topalı" demiş. Birçok yerde hakir görülmüş Murat ama hiç vazgeçmemiş, pes etmemiş. Direnmiş. Küsmemiş. Şöhret basamaklarının en tepesine çıktığında hastalıkla imtihan olmuş. Tam; "Kanserden kurtuluyorum" derken aldatılmış. Yeniden kansere yakalanmış. Yani bir insanın başına gelebilecek bütün çileleri çekmiş Murat. Zaten kendisi de hep söylerdi; Ben ne çektiysem adamlığımdan, Adanalılığımdan ve ayağımdan çektim" diye
Aşkın gözyaşları Şems (Kalem Arkası) - Murat Göğebakan kitabını yazarken kitabın adını sadece "Murat Göğebakan" yapalım dediler. Kabul etmedim. Benim bütün kitaplarımı toplasanız Murat Göğebakan’ın saçının bir teli etmez.

BU KİTAP MURAT'LA BİRBİRİMİZE SÖZÜMÜZDÜ


Kurtuluş Kılınç: Nasıl karar verdiniz Aşkın Gözyaşları Şems (Kalem Arkası) – Murat Göğebakan kitabını yazmaya?
Sinan Yağmur: Aslında bu yeni alınan bir karar değildi. Bu bizim Murat ile birbirimize bir sözümüzdü. Murat bana; "Sen içerden ben dışardan bu kitabı yazmalıyız" demişti. Yaşayan bir Mevlevi’ydi Murat. Çok çile çekiyordu, dert içinde yüzüyordu ama o derde değil dermana odaklanmıştı. İşte bu güzel hasletleri insanlara aktarabilmeliydik. Böyle bir söz vermiştik birbirimize. Bir de bu kitapta Murat Göğebakan bir ayna tutuyor topluma. Şems ve Mevlana’nın derin muhabbetinin aynasını.
 
DÜNYA EDEBİYATINDA BİR İLK; KALEM ARKASI
Kurtuluş Kılınç:Kalem Arkası tabiri de önemli çünkü siz bir ilki gerçekleştiriyorsunuz bu kitapla. Daha önce kamera arkası tabirini çok duymuştuk ama kalem arkasını ilk kez duyuyoruz. İlk kez okuyacağız. Neden kalem arkası?
Sinan Yağmur:Aşkın Gözyaşları Şems kitabı tüm dünyada milyonlarca insanı etkiledi. Kitabı okuyan herkes nasibince bir şeyler aldı ondan ama peki bu kitap yazarına ne yaptı? Nasıl yazıldı? Ne yükler yükledi sırtına? İşte ben de bu kitapla bütün bunları yazmak istedim.
Bizler sebeplerden ziyade sonuca odaklanan insanlarız. Hâlbuki yaşadıklarımızın sebep olduğu öncesi ve sonuca ulaştıracak sonrası vardır. İşte Aşkın Gözyaşları Şems kitabı Arapçadaki deyimiyle makabli, yani öncesi yani beni Murat’a götüren bu büyük dostluğu başlatan kitaptır. Kalem Arkası Murat Göğebakan kitabı da Murat ile sözleştiğimiz ancak yerine getiremediğimiz ortak projemizi olacak kitabın da tamamlayıcısı oldu. Ben bu kitapla Murat’a verdiğim sözü tutmak istedim. Onu bütün Türkiye’ye, olduğu gibi, kameralar karşısındakini değil gerçek Murat'ı yazmak istedim.Murat’ın kalbinin arkasındakileri göstermek istedim.
Başka bir örneği yok bu kitabın. Dünya edebiyatında da bir ilk. Başka bir kitabın kalem arkası yok.

BEN MURAT'A SÖZÜMÜ TUTTUM. BU KİTAPLA ROMANCILIĞI BIRAKTIM
Kurtuluş Kılınç: Bu kitapla birlikte romancılığa da nokta koyduğunuzu söylüyorsunuz. Nedir bunun nedeni? Ne var bu kitapta?
Sinan Yağmur: Kurtuluş kardeşim roman yazmak çok zor. Hele de benim gibi tasavvufa yönelik eserler yazıyorsanız çok daha zor. Ben Aşkın Gözyaşları Şems ile başladım bu yolculuğa ve yine bir Şems olan Murat Göğebakan'la noktayı koydum. Roman yolculuğu Murat ile bitsin istedim. 55 yaşındayım. Ömrüm boyunca ağlamadığım kadar bu kitabı yazarken ağladım. Bu kitapta Murat var çünkü. Onun yaşadığı acılar var. Ailesinin anlattıkları var. Günümüz insanların aradığı soruların cevabı var bu kitapta. Cevapları da Murat veriyor insanlara. Kâh Murat Göğebakan olacak, kâh Sinan Yağmur olacak bir Mevlana-Şems yolculuğunda kendinizi bulacaksınız. Bu kitapla Murat da sustu. Ben de sustum. Bu kitapta konuşan okuyucunun yüreği olacak. Bu kitap herkesi içindeki güneşe götürecek. Çünkü herkesin Şemsi içindedir Kurtuluş'um. Murat iki göz öğrenci evi gibi bir evde kalırken bir iş adamı dostu Murat’a rezidans kiralamak istiyor. Bir yıllık parasını da peşin veriyor ama Murat bunu kabul etmiyor. Bir avuç samimi arkadaşı kalmıştı. Onlar tüm borçlarını kapatmak istedi ama Murat bunu da kabul etmedi. Nedenini de harika bir cümle ile açıklıyor; Şems gibi öleceksem, Şems gibi yaşamalıyım.

MURAT'IN ESKİ EŞİ SEMA BEKMEZ KİTAP YAYINLANDIĞI GÜN ÖLDÜ
Kurtuluş Kılınç: Siz söylemediniz ama kitabınızda bir de Murat Göğebakan’ı en zor zamanında bir basketbolcu ile aldatan ve kendisi de geçtiğimiz günlerde vefat eden Sema Bekmez ile ilgili bir bölüm var. Anlatır mısınız bize bu konuyu?
Sinan Yağmur: Murat için kör bıçakla kazılan bir gönül yarasıydı o. Kim ne derse desin asla laf söyletmezdi ona. Hatta Sema hanımdan bahsederken "Hanımefendi" diyerek bahsederdi Murat. Kalbi kor ateşle yanıyor, uğrunda tedaviyi reddedecek kadar seviyor, tek kelime kötü laf söyletmiyordu ancak geri dönüşü olmadığını da biliyordu.
Bütün bunları da günlerce, gecelerce konuşuyorduk.
Murat ile ilgili bir kitap yazdığımı duyan Sema Bekmez benimle görüşmek istemiş. Ortak bir arkadaşımız beni durumdan haberdar edince öğrendim ben de bunu. Görüşmeye çok sıcak bakmadım. Sadece durumu öğrenmeye çalıştım.
Sema Hanım kitapta kendisi ile ilgili bir bölüm olduğunu öğrenince nasıl yazacağımı merak ettiğinden bana ulaşmak istemiş. O ortak arkadaşımıza şunu söyledim; "Murat bize güzel bir vasiyet bıraktı. Murat’ın hakkında asla kötü konuşmadığı bir insanla ilgili ben de yazdıklarımın her harfine dikkat ettim. Korkmasını gerektirecek bir durum yok. Yalnız okuyunca Murat nasıl yandıysa o da öyle yanacak. Kalbi onu hiç rahat bırakmayacak" dedim.
Okumak istediğini söylemiş. Ben de Sema hanıma; "O kadın sana kahır mıydı yoksa sabır mı?" başlıklı bölümü gönderdim.
Daha sonra günlerce, gecelerce ağladığını ve yandığını ifade etmiş. Kitap çıkar çıkmaz 50 adet alacağını söylemiş ancak takdir-i İlahi kitabın yayınlandığı gün vefat etti Sema Bekmez.
 
MURAT GÖĞEBAKAN BİR ÂŞIKTI. ÂŞIKLAR ÖLMEZ
Kurtuluş Kılınç: Murat Göğebakan’ın ailesinden de bilgiler aldınız bu kitapta. Onları derlediniz ve yazdınız. Bir de sizin dostluğunuzdan kaynaklanan özel yaşanmışlıklarınız da var.
Sinan Yağmur: Bu kitabı yazarken Murat’a en yakın insanlarla konuştum. Gecelerce muhabbet ettik, telefonda konuştuk gözyaşları içerisinde. Değişik şehirlerde, ülkelerde görüştük. Bu buluşmalar sırasında bana bir şey sorduğunda; "Gel sana bu sorunun cevabını Şems versin" diyordum. Devreye Şems girince Murat bambaşka bir havaya bürünüyordu. Daha sonra kitap bitip de yayına hazırlanırken yardımcı olan herkese o kitabı okuttum. İddia ediyorum Hatice Anne'nin bile bilmediğibirçok şey vardı bu kitapta.
(Burada Murat Göğebakan’ın annesi söze giriyor. Gözleri dolu dolu konuşmaya başlıyor; "Benim bilmediğim neler neler varmış hem de oğlum. Ben oğlumu tanımıyormuşum diye düşündüm. Hâlbuki aramız çok iyiydi. Bir anneden öte arkadaş gibiydik ama benden bile sakladıkları varmış.)
Murat hala konuşuyor. Bugün bile… Kabrinden sesleniyor Murat bugün. Nasıl Mevlana konuşuyor, Şems konuşuyorsa Murat da konuşuyor. Şarkılarıyla konuşuyor, bıraktıklarıyla konuşuyor. Ben Murat Göğebakan’ı tene, isme, alkışa, unvana, şana, şöhrete eyvallah etmeyen bir âşık olarak görüyorum. İşte bu yüzden konuşabilir Murat. Çünkü âşıklar ölmez.
 
15 KASIM'DA TÜM ADANALILAR MURAT'A VEFA BORCUNU ÖDEMELİ
Kurtuluş Kılınç: Bir röportajda Murat Göğebakan’a Sinan Yağmur’u sormuşlardı. O kadar güzel cümlelerle anlatmıştı ki sizi. Şimdi biz de sizden Murat Göğebakan’ı dinleyelim. Şuan Murat Göğebakan yanınızda olsa ve onu anlat desek ne derdiniz?
Sinan Yağmur: Konuşamazdım. Murat Göğebakan burada olsa Sinan Yağmur konuşamazdı. Susardı. Ateş olurdu. O benim yaramdı. Herkes yarasına Murat’ını alsın. Ben bu kitapla son romanımı yazdım. Murat’a üç sözüm vardı. Bu kitapla üç sözümü de tuttum. Şimdi susuyorum. Artık Murat konuşsun. Onunla başlayan kitap, onunla biter.

Kurtuluş Kılınç:15 Kasım 202 Pazar günü saat 14.00’te Yüreğir Murat Göğebakan Kültür Evi’nde Aşkın Gözyaşları Şems (Kalem Arkası) Murat Göğebakan kitabının lansmanı var. Bununla ilgili ne söylersiniz?
Sinan Yağmur: Bu kitap Adanalı bir Allah dostunu Murat Göğebakan’ı anlatıyor. Hani az önce de söyledim ya; "Ne çektiysem Adanalılığımdan çektim" diyen Murat’ı... Adanalılığı ile gurur duyardı O. Murat, Adana için, Adanalılar için çok şey yaptı. Bence borcunu da ödedi. Şimdi vefa borcunu ödeme sırası Adanalılarda. Evlatlarına sahip çıksın Adanalılar.
Murat Göğebakan’ı sevenler pazar günü onun emaneti olan annesinin, evladının, kardeşinin katılacağı bu galaya katılarak üzerine düşeni yapsınlar. Çünkü bu kitabın gelirlerinden bir kısmı Murat Göğebakan’ın oğlu Bülent’in eğitim masrafları için harcanacak.