Hayatın bu kadar acımasız bu kadar kötülerden yana olduğunu hiç düşünemedim. İhanetlerin dokunuşunu tenimde hissediyorum sanki bana dokunan yılların acıyla sunduğu yaşamın ta kendisiyim.
Hiç gülemediğim bana sunulan yaşamın neresinde nasıl mücadele ederek buralara geldim onu da bilmiyorum. Çok acılar çekerek başladığım yaşamın hep 1-0 önündeyim. Yaşanmışlıkların sevgisinde kaybolan umutlarımı hayallerimi sakladım. Çocuktum büyüdüm şekil almamış bir hamur iken yoğruldum her yoğuran bana sevgisini katmadı oysa ben bir yudum sevgi istemiştim.
Bana kattıkları acı ve gözyaşıydı. Zaman içinde alıştım insan hüzünlerinden zevk alır mı ben ondan bile zevk almaya başladım. Benim hikâyem dünyanın dönmesiyle hep şekil değiştiren yerçekimine hiç uğramayan duraklarda anlam kazandı. Beni anlayacak ne bir kimsem oldu ya da ben kimseye kendimi ifade edemedim.
Hep söylediğim bir şarkı vardı gözlerime aşığım hüzün kokuyor, hüzün çiçekleri kadar masumum. Yalnızlığı beni ruhuma âşık eden sevgilerde buldum.
Ne garipti kendimde kendimi bulmak neydi ki? Hep başkalarının sen iyisin demesinden bıkmıştım. Ben iyi olduğum için kötüler sevdi beni yoksa severler miydi? Beş para etmez bu dünyanın maneviyatına sığındım.
Hz. İsa’yı zincirlere vurup sokaklarda kan revan içinde gezdirirken bile Tanrı'ya teslimiyetine inandım. Bende teslim oldum hüzünlerimi acılarımı ona şikâyet ettim. Benim sahibim o değil miydi?
Yüreksizlere inat yaşamın arka penceresinden onları izledim. İzlediğimde onlara o kadar acıdım ki zavallı olan onlardı ben değilmişim bunu gördüm ve dedim ki ben acı çekmeye razıyım…
Hayatın romanı olmadığını kendi romanımı yazmaya başladığımda anladım. Herkesin romanı kendine aitmiş. Benim romanımda her yaşadığım her kötü şeye rağmen hoşgörü anlayış ve sevgi vardır. Anlayana sunacağım diye bir şey yoktu zaten. Çığlıklarımda kendime sunacağım çok bir şey kalmamıştı ben içimdeki huzuru Allah aşkını bulmuştum.
Benim gönlüm iyilerin dergâhından kurulmuş bir saltanattı. Her gözyaşımın yanaklarıma süzülüşünde kendimle savaşımı bitirdim. Şimdi çok aldırmadığım bir dünyam var benim. Orda kendimle mutluyum bir sürü insanlarla olsam da hepsi bana sanal geliyor. Hayat sadece yemek içmek gezmek eğlenmek çalışmak değilmiş. Arka penceresinde çok şeyler saklıymış ben onu buldum.
Acıları çeksem de çektiğime ve hala çekiyor olmama değiyor. Boş yaşamın anlamını bulup kendimi mutlu etmesini bilebiliyorum.
En azından kendimdeki özü buldum.
Bu hafta siyasetten uzak bir yazıyla sizle buluştuk.
Umarım beğenirsiniz.
Kalın Sağlıcakla.