Siyasetçinin dili tatlıdır. Bir yere talip olduğunda etrafında insanları toplamak, onlardan yardım talep etmek, bol keseden vaatler vermek, canımsın, ciğerimsin demek adettendir.
Seçim biter aşk biter…
Koltuğa oturur, rahat bir nefes alır. Etrafına bir ‘Padişahım sen çok yaşa’ diye 24 saat secde eden bir etten duvar örerler.
Hak etmedikleri halde yanlarında yer aldıkları için bir ekip kurma adına bu gereksiz, işe yaramaz tayfayı etrafına toplarlar.
Sorsanız adına ekip kurma derler. Ama bu kurulan ekip ‘halay ekibidir’ bir adet.
Bu dile getirdiklerimi etrafımda yer alan siyasileri gözünüzün önüne getirerek test edebilirsiniz. Denemesi bedava…
“Ablamsın, abimsin, sen bizimsin. Sana yakın olmayacağız da kime olacağız” cümleleriyle seçim öncesinde peşinden sürükledikleri insanları önce umutlandırırlar. Sonra da küstürürler. Yola çıktığında yer alanları sonrasında bulanlar ile değiştirirler. Sonra…
Sonrası hüsrandır.
Haklarında olumsuz ifadelerle eleştiriler başlar. Akıbetleri de hayır olmaz elbette…
“Başkanım, milletvekilim” sözleriyle nefislerine yenik düşen bu siyasiler sonrasında yeniden o göreve talip olduklarında kırıp döktükleri kişileri etrafında göremezler. Yeni oluşturdukları etten duvar insanların sayesinde seçimi kaybederler. Veya tekrar aynı göreve aday yapılmazlar. Tarihin çöplüğüne doğru yol alırlar.
Son dönemlerde bu tip siyasetçiye fazlaca rastlar olduk. Özellikle yerel siyasetçilerin sayısı artmaya başladı bu anlamda.
Genç siyasetçisi de aynı, yaşlısı da, kurt siyasetçisi de…
Sanıyorlar ki koltuğa kendi bireysel başarılarıyla oturdular, sahip oldular. Oysaki bilseler etrafındaki kişilerin sayesinde oraya geldiler. Bu yanlışlığın içine düşmezler.
Buraya kadar izah etmeye çalıştığım konu genel bir tespitti aslında. Herkes üzerine nasıl alınırsa alınsın diyeceğim ama o tiplerin üzerine alınmak gibi özel bir gayretleri olmadı ki bugüne kadar. Bundan sonra da olmayacaktır.
Bu tip yerel siyasetçilerin arasında şimdileri gözünü daha büyük hedeflere diken insanlar da yer almaya başladılar. Yani terfi etmek istiyorlar. Hedef büyütmek isteyenler var yani…
İlçe belediye başkanı iken Büyükşehir Belediyesi’ne, belediye meclis üyesi iken belediye başkanlığına, il veya ilçe parti yöneticileri iken milletvekili adayı olmaya, kadın ve gençlik kolları başkanı iken siyasette yer almaya hazırlananlar var şu günlerde.
‘Canımsın, ciğerimsin’ diyerek yeni kandıracakları insanları hazırlar iseler amenna…
Hazırlayamaz iseler işleri harap…
Hoş, kandıracakları insan sayısı bitmez! Arkadan geliyor çünkü…
Umut, fakirin ekmek kapısı…
Ne yapsınlar garibim. “Bir umut” diyerek bel bağlıyorlar. Aslında bütün sıkıntı burada. Umut bağlayanlar olmasa bu tip siyasetçiler de olmayacak.
Adana’nın merkez ilçelerindeki yerel siyasetçilerde bu tip siyasi rant elde edenlerin sayısının arttığını da maalesef gözlemliyorum. Kırılıp dökülenlerin bir gün gelip bu kişilerden de hesap soracaklarına olan inancım tamdır. Bunu da belirteyim istedim.
İktidar partisi olan Ak Parti’de bu örneklendirmeme uyan siyasetçi var mı? Diye soracak olursanız yanıtım ‘EVET’ olur.
Hem de daha “kedi olmadan fare tutmaya çalışlar var” diyelim ve vakti saati gelince bu isimleri de buradan işleyerek siz kıymetli okuyucularıma ileteceğimi belirterek görüşmek ümidiyle diyorum.