Önceki gün Denizli Mithatpaşa Mahallesi’nde tanıklık ettiğim bir olayı sizlere aktararak yazıma başlamak istiyorum.
Üniversiteden öğretmen olarak mezun olup iş bulamadığı için avazının çıktığı kadar pazarda meyve-sebze satmaya çalışan gençle karşılaştım. Günlük yevmiye ile çalıştığını söyledi ve iş yokluğundan pazarcılık yaptığını belirtti.
Kendisini ve ailesini anlatırken inanın içim parçalandı. Başkasının yanında günlük yevmiye ile çalışan bu genç, öğretmen olarak atanamamış ve atanmayı bekliyor.
Ailesinin durumunun çok kötü olduğunu söyledi ve eve asgari ücrete çok yakın bir paranın ancak girdiğini, bu para ile evin ihtiyaçlarını karşılamanın zor olduğunu söyledi.
Çarşı Pazar dolaşan milletvekillerinin Pazar yerlerine uğramadığını ve insanların halinden hiç haberlerinin olmadığını söyledi.
Asgari ücretle çalışacak bir iş dahi bulamadığını söyleyen bu gencimizin durumunda olan binlerce gencimiz var.
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beyin asgari ücrete yapılacak olan zam oranını duyduğunu belirten bu genç, ‘Asgari ücrete zam yapsalar ne olacak ki! Ben iş bulup asgari ücretle çalışamadıktan sonra!’ diye de sitem etmeye başladı.
Yılbaşında açıklanacak olan asgari ücretin herkesi tatmin edecek nitelikte olması beklenilirken, asgari ücretteki artış karşısında yanında çalışanlara maaş veren işverenlerin hali ne olacak? Bu soruya hiç yanıt aranıyor mu? Sanırım kimsenin umurunda değil.
Birde böyle bir durum var. Asgari ücret artırılıyor. İşveren çalışanına asgari ücretin altında maaş veriyor. İşine gelirse misali…
Çarşı Pazar yangın yeri. Bir meyve veya sebzenin en kötüsünün fiyatı 10 liradan başlıyor. Bu ekonominin bu şekilde düzeleceği yok gibi.
Pazar yerinde satış yapan bu gencimizi dinleyerek son söz olarak şunu söyledi. ‘Bu senin veya bizim kaderimiz olmamalı…’
Gençte bana ‘haklısın ama elimizden ne gelir?’ diye sordu.
Elimizden ne geleceğini de sanırım bu gençler oturup düşünmeli…
Yoksa bizi idare edenlerin oturup düşünecekleri yok!