Sizi bilmem ama ben bir kadın olarak etrafımızdaki psikopatların her geçen gün arttığını, çoğaldığını düşünüyorum. Hatta düşünmekle yetinmiyorum, görüyorum.
Ailelerinden kopuk, yaşamlarıyla sokakta yatıp kalkan, devletin elini üzerinde göremeyen, halkın içinde dolaşan psikopatlardan bahsediyorum.
Konuyu araştıran Prof. Dr. Bengi Semerci’nin bir makalesini okudum geçtiğimiz günlerde. Bengi Semerci, genç çocuğu olanların dikkate alması gereken önemli konulara değinmişti makalesinde.
Bengi Semerci’nin o makalesinden bir kesit aktarmak istiyorum. Şöyle diyor Semerci:
“32 yaşındaki oğlu için gelen anne şikâyet ediyor: “Doğru dürüst okumadı ama okul bitti.
Şimdi de iş beğenmiyor. Bulduğumuz işlere ‘yorucu, bana yakışmaz, bu paraya çalışılır mı’ gibi gerekçelerle gitmiyor. Bütün gün evde. ‘Onu getir, bunu al’ şeklinde emirler veriyor. Yapmak istemediğimizde ‘Beni doğurdunuz, yapmak zorundasınız, çocuğunuz değil miyim?’ diyor.
Direnirsek üstümüze yürümeye başlıyor. Artık korkuyoruz. Ne yapabiliriz?”
Bir başka anne benzer şeyleri henüz 16 yaşındaki oğlu için anlatıyor.
Her sabah özel şoförün okula götürdüğü, haftalık harcaması asgari ücretten fazla olan, kredi kartı ile istediğini alabilen ve bunların az olduğunu, okulu nasılsa bitireceğini, babasının işinin onu beklediğini ve bu nedenle gençliğini çalışarak geçirmesinin anlamsız olduğunu söyleyen, sabahlara kadar barlarda gezen, kızdığı zaman kendisine küfür eden, el kaldıran bir çocuk.”
Evet, bunları aktarıyor makalesinde.
Ailelerin asıl sorunu sanırım şu olsa gerekir. “Doğduğundan beri bir dediğini iki etmedik, koruduk, sevdik. Hiçbir şeyini eksik bırakmadık. Niçin böyle oldu?”
Çocukların kaç yaşında, nelere sahip olduklarının doğru olacağını hiç tartışmıyoruz. Onlara haddinden fazla imkân tanıyoruz. Tartışılması gereken; çocuklara ve gençlere zamanı gelmeden alınanların ve izin verilen davranışların, onların gelişimine ve topluma nasıl zarar vereceği olmalıdır.
Antisosyal kişilik bozukluğu yaşayanlara yaygın olarak bilinen adı ile bu kişilere ‘psikopat’ diyoruz. İşte bu tür kişilerin sayısı da giderek artıyor. Çocuğumuzu eğitmenin de temel ilkelerine bağlı kalarak disipline etmenin yolunu eğer seçmez isek psikopat toplum yaratmanın yolunu seçmiş oluruz.
İmkânı olmadığı halde çocuklarını eğitimle, ahlak ile din ile terbiye ederek yetiştiren aileler de var. Ekonomik anlamda çocuklarına varlıklı bir aile ortamıimkânı sağlayamayan ailelerin çocuklarının psikopat olmadıkları da bir gerçek. Yani önce ailenin eğitimi çok önemli.
Fazla imkânlar ile mutluluğu bulamayan çocukların suç ve suça eğilim oranlarının da artması hayatın bir gerçeği. Onun içindir ki, evlatlarımızı topluma yararlı birer birey olarak yetiştirmek için gerekirse her konuda destekler alarak yetiştirmek zorundayız. Çünkü eğer böyle yetiştirmez isek kendimiz, ailemiz, çocuğun kendisi ve toplumdaki tüm bireyler onun psikopat anlayışı ve sonuçlarında ortaya çıkacak olan rahatsızlıklardan dolayı mağduriyet yaşarlar.
Çok okumak gerekiyor. Çok araştırmak gerekiyor. Gerekirse destek almak gerekiyor. Tıbbi destek, psikolojik destek.
Bir tek ekonomik desteği alamıyoruz. O da var olanla yetinmek suretiyle oluyor.
Allah, herkesin evladını kendisine bağışlasın. Evlat yetiştirmek kolay değil. Bu nedenle psikopat bir evlat yetiştirmek istemiyorsak, evlat yetiştirirken çok dikkatli olmalıyız.
Mutlu yaşam dileklerimle.