Ülke insanımız bir tuhaf oldu vallahi. Söyledikleri ile yaptıkları yani eylemleri birbirlerini tutmadığı gibi bu tutarsızlık içinde başkalarını da etkilemeye çalışıyor. Düpedüz riyakârlık yaparak...
Böyle bir kanıya nasıl vardım? Önce onu açıklamak istiyorum. Sosyal çevremizde ve siyasi partilerin kadın kollarında birlikte çalıştığımız insanlar başta olmak üzere yakından tanıdığım kişilerle sosyal medyada arkadaşlığımızı da haliyle sürdürüyoruz.
Bu insanlar paylaşımlarında ilginç yorumlarda bulunuyorlar.
“5 kilo yağı satın alamayan kişi eskiden yağ kuyruğu vardı diyor…”
“Isınmak için doğalgazı açamıyor ekonomik sebeplerden. Eskiden tüp kuyruğu vardı diyor…”
“Arabasına akaryakıt alamayanlar eskiden benzin, gazyağı, mazot kuyruğu vardı diyor…”
“Hastanelerden şikâyet ediyor. Eskiden hastane sorunu vardı, ilaç kuyruğu vardı diyor…”
Uzattıkça uzatabiliriz bütün bunları. Halinden memnun olmayan, olamayan, ekonomik kaygılarla sıkıntı yaşayanlar geçmişe bakarak avunuyorlar.
Gel de hayret etme.
Belli başlı televizyon kanallarında yorumcu olarak yer alan toplamda 10, bilemediniz 15 kişi ekrana çıkıyor. Bu 15 kişinin bilmediği yok…
Her konuda uzmanlar. Adam gazeteci, ekonomiden anlıyor, siyasette bir numara. Ortadoğu ve savaş uzmanı. Her konuda yorumcu… Onları ekrana taşıyanlarda işin neyting kısmında. Hatta onların ekranda olmasını isteyenlerin isteklerini yerine getiriyorlar.
Gazete yazarı, parti milletvekilinden daha çok iktidar veya muhalefet partisini savunuyor!
Gel de hayret etme.
Çok tuhaf bir yapıya sahip olduk ve aldık başımızı gidiyoruz. Bir de oturup bu ağır abiler, “Bizden önce şu yoktu, bizden önce bu yoktu. Şimdi maşallah bolluk var” demezler mi?
O vakit çıldırıyor insan…
Bu ekonomik sıkıntı çözülecek mi? İktidara bakacak olursanız toplamda 6 aylık süreye ihtiyaç var düzelmesi adına. Görünen odur ki insanların dayanacak durumları kalmadı…
Bir hafta öncesiydi. Bir cenaze törenine katılıp oradan da taziye için cenaze evine gittim. Bilirsiniz lahmacun yaptırılıp orada mevlide gelenlere dağıtılır. Cenaze evinde de lahmacun yapılmıştı. İnsanların orada çantalarına lahmacun paketlerini koyarak götürdüklerini gördüm. Hatta birisine sordum. Bu kadar lahmacunu ne yapacaksın? Dedim.
“Evde çocuklarım var. Karınlarını doyuramıyorum. Allah razı olsun. Cenaze evinden verdiler. Onların karınlarını doyuracağım” dedi. Düştüğümüz duruma bakar mısınız?
Ülkede hayret içinde düştüğümüz ve yaşamda bugüne kadar rastlamadığımız için şaşkınlık ile izlediğimiz o kadar çok olay oluyor ki bize de okuyucularımızla paylaşmak, yazmak düşüyor.
Ülke yangın yeri gibi. Ekonomik sıkıntı ise üst noktalarda. İnsanlar faize, batağa sürüklenmiş durumda. İş yerleri kapanıyor. Kiralık yerler artmaya başladı. Fahiş fiyatlar ile vatandaş sömürülüyor.
Bir gün de şu zabıta teşkilatlarının elinden alınan denetimlerin yeniden zabıtaya verilmesi konusunu tartışmak istiyorum. Akşam saat 5’te mesai bittikten sonra piyasayı denetlemekle görevli kılınıp daha önce zabıtanın yaptığı işlemi yapan bakanlık kuruluşlarının görevlerini yapmadıklarına dair bazı bilgileri siz kıymetli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Yazımın başında söyledim ya, ‘Gel de hayret etme’ diye…
O kadar çok hayret ettiğimiz şeyler var ki, her gün yeni bir hayret içine düşünce ‘bir yaşıma daha girdim’ diyorum kendi kendime…
Kendinize iyi bakın lütfen. Hayattan da zorluklar içinde zevk almaya bakın…