Sizi bilemem ama ben ‘gelen maalesef gideni aratıyor’ diyebiliyorum. Diyebiliyorum çünkü yaşanmış örnekleri görüyorum. Vaatte bulunmaktır siyasetçinin işi. Söyleyecek ki, halkını inandıracak. Peşinden insanların gelmesini temin edecek. Yapamayacakları sözler de olsa söylemek durumundalar.
İktidar olunca da ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Çünkü vaatlerini gerçekleştirmek için para yok, iş imkânı yok. Lafları ise boşta kalıyor.
Parti genel başkanı da olsanız, milletvekili de olsanız, belediye başkanı, belediye meclis üyesi de olsanız ‘Her paşanın bir paşası’ olduğu için öyle işkembeden atmaya benzemiyor bu vaatlerde bulunmak. Gün geliyor, sözleriniz yüzünüze tokat gibi vuruluyor.
Uzağa gitmenize gerek yok. En yakınınızdaki vaatleriyle ön plana çıkan belediye başkanlarınızın kaç tanesi mahallenize uğrayarak seçimde kapı kapı dolaştığı hanelere uğrayıp ‘haliniz nedir?’ diye sormuş!
Soran oldu mu? Varın siz verin yanıtını…
Ben bugün sizlere birbirine laf yetiştiren siyasetçilere yönelik birkaç önemli hususu gündemime alarak değerlendireceğim.
Siyasetçi, birbirine laf yetiştiriyor. Biri konuşuyor, diğeri ona yanıt veriyor. Yalan ya da yanlış!
Çok önemli değil. Laf olsun, torba dolsun misali…
Hiç eskiden, eski yönetimden hesap soran siyasetçi gördünüz mü? Veya sorumu şöyle değiştireyim. Hesap verip, ceza alan siyasetçi gördünüz mü? Görmediyseniz laf olsun, torba dolsun misali konuşan bu siyasetçilerin eylemlerinin de boş olduklarını görürsünüz.
Yakın zamanda aynı partinin iki belediye başkanının birbirleriyle nasıl tezat duruma düştüklerini kamuoyunun önünde izleyerek görmüşsünüzdür. İş ete, bedene, yetki alanına dokununca başlıyorlar feryada…
Ne ağabeylik, ne büyüklük ve küçüklük kalıyor menfaatlere dokununca.
İyi olanı aslında ayırt ederek içinden çekip almak mümkün oluyor o an itibariyle. Lakin aradan bir zaman geçiyor ki o gün iyi dediğiniz o siyasetçi yarın başka bir yanlış ile kötülüğün içine düşüyor.
Gelen gideni aratıyor…
Mum ile arıyorsunuz hem de…
Kişisel olarak bir beklentiniz yok elbette. Seçim dönemi kapınıza kadar geliyorlar. Sizden yardım istiyorlar. Oy istiyorlar. Sonrasında ne sizi, ne de size aracı olanı tanıyorlar. Sanıyorlar ki bir müddet sonra seçim olmayacak. Hep öyle iktidarda kalacaklar.
Sonra da arkalarına bakmadan gidiyorlar geldikleri yere…
AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti hiç fark etmiyor. Hepsi aynı membadan beslendikleri için birbirlerinin aynısı bu tür davranış tarzında.
Biz hancıyız, onlar yolcu… Herkes kendine yapar…
Sonra da tek başına kalırlar yapayalnız.