Birkaç günlüğüne yurt dışından gelen kızımla birlikte günübirlik sayılacak denize gitme fırsatım oldu. Denizdeki ailelerle emeklilere yapılan zamları, artan fiyatları, insanların bu ağır yükün altından nasıl kalkacaklarına dair sohbet yapma imkanı bulunca ‘içimiz sızlıyor’ diyerek bir yazı yazma ihtiyacı duydum.
İktidarın milletvekillerini göreniniz var mı? Derdinizi anlatma imkânınız oluyor mu bu iktidar milletvekillerine? Örneğin Abdullah Doğru beyi, Ahmet Zenbilci beyi, Sunay Karamık hanımı görüyor musunuz?
Bir gün olsun sizin halinizi, hatırınızı sorup ‘derdiniz var mı? Dediler mi?
Sizi bilmem ama ben görmüyorum. Görmediğim gibi de derdimizi anlatma imkanı bulamıyorum.
MHP’nin iki milletvekili var Adana’da. Muharrem Varlı beyle, Ayşe Sibel Ersoy hanım…
Her iki milletvekiline seçimler öncesinde kendi partisinin tabanından dahi ‘Adana’ya uğramıyorsunuz’ eleştirileri geldiğinde her iki milletvekili ‘bu dönem fazla uğrayacağız’ sözünü vermelerine rağmen ortalıkta yoklar!
Demem odur ki, bu milletvekillerine milletimiz derdini anlatamıyor. Onların da hoş, milletin derdini dinleme gibi bir lüksleri yok.
Peki, bu milletvekilleri ile karşılaşmış olsak ne diyeceğiz? Onlara neler söyleyeceğiz?
‘Vatandaş eziliyor, vergi yükü altında yok olduk. Acı reçeteleri hep halkımıza içiriyorsunuz. Bıçak kemiğe dayanmayı bırakın, bıçak kesiyor, acıtıyor’ diyeceğiz.
Elimize bir geçseler, söyleyecek çok sözümüz var. Çarşıya pazara birlikte giderek alışveriş yaparak burada halkın ne gibi sorunlarının olduğunu öğrenmelerini isteyeceğiz kendilerinden.
Lakin sayın vekillerimiz sadece seçim döneminde göstermelik olarak halkın içine girerler. Sonrasında ortalıkta yoklar.
O halde halkımız ne yapacak?
Kendisini yok sayan siyasetçiyi de halk yok sayacak!