Kadere inanan birisiyim. Alın yazınızda var ise bir yerlere gelmek, başarılı olmak. Yıllar sonrasında da olsa kaderinizdeki yazılanlar aynen çıkıyor.
Elbette kaderinizin de gerçekleşmesi için sizin de gayret içinde olmanız gerekiyor. Sizi birileri gelip keşfedecek değil!
Ak Parti’nin milletvekili aday listeleri açıklanmadan önce milletvekillerinin arasından gitmesini istediğimiz, kalmasına sevineceğimiz isimlerin varlıklarını zaman zaman köşe yazılarımda dile getirip bu vekilleri kendimce parti içindeki konumlarıyla değerlendirme fırsatı buldum.
Listeler açıklandığında büyük bir şaşkınlık yaşadım desem yalan olmaz.
Bu şaşkınlığım listelerde olmayan, giden isimlerden yana değildi. Gitmeyen iki isimden bir tanesinin neden ısrarla yazıldığını da hala anlamış değilim.
Ak Parti tabanında gördüğüm kadarıyla bu isme yani bahse konu Sayın Şükrü Erdinç’e karşı eski desteğin fazlaca kalmadığını gördüğüm için biraz şaşırdım.
Demek ki biz yanılmışız. Sayın Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan Bey Ankara’dan Adana’yı böyle görüp bir önceki listeye göre de daha üst sıralara yazmış.
Tamer Dağlı konusunda beklentimiz aynen gerçekleşti. Onda bir sıkıntı yok. Sevilen bir isim olarak da insanların gönlünde. Ümit ederim ki bu başarısını sürdürür.
Listeye giren isimlere gelince;
Ahmet Zembilci konusunda Sarıçam’da seçim kaybetmesinden ötürü bazı eleştiriler var partinin taban diye adlandırılan kesiminde. Ümit ederim ki bu dezavantajını avantaj haline dönüştürür. Zembilci’nin son dönem Ankara’da görev yapmasından kaynaklı listenin üst sıralarında yer bulduğunu söyleyebiliriz.
Abdullah Doğru ismi geçince kimsenin itiraz etmediği bir isim olması da dikkatleri çekiyor. Partide yıllarca yöneticilik yapan Doğru’nun rüştünü ispat eden bir siyasetçi olmasından dolayı kimsenin söyleyecek sözü yok.
Bakan Jülide Sarıeroğlu’nu Adana’ya ithal etmişler. Ne kadar başarılı bir milletvekilliği yapar?
Orası tartışılır. Keşke Adana’ya ithal milletvekili gönderilmese…
Kadere bak dedim yazımın başında.
Siyasette uzun soluklu olacaksınız. Verilen her görevi layığı ile yapacaksınız. Başarınızla göz doldurup itibarlı kişilik sahibi olacaksınız.
Maddiyatınız iyi olacak. Sorumlulukları yerine getirir iken maddi sıkıntı içinde boğuşmayacaksınız.
Etrafınıza iş ve rant sağlamak için küçük işler peşinde koşmayacaksınız.
Ekibinize sahip çıkacaksınız. Onları her daim koruyup kollayacaksınız. Sorunlarını çözmek adına da bulunduğumuz yerin imkanlarını kullanıp onların partili olduklarını kendilerine hatırlatacaksınız.
Bütün bunların yanında da iyi bir aileden gelip, iyi yetişmiş bir isim olacaksınız. Sizle ilgili herkes ‘dürüst insan, iyi insan’ diyerek başlayan cümleler kuracak.
İşte böyle olursanız gün gelip kader de yüzünüze gülüyor.
Benim anlamadığım siyasette bir şey daha var. Onu da okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Siyaset babadan oğla intikal eden, geçen bir meslek midir?
Son dönem Ak Parti bu hastalığa da yakalandı.
Bilmem kim milletvekilinin oğlu, bilmem kim eski bakanın oğlu, eski Cumhurbaşkanının kızı, eski genel başkanın oğulları…
Listelerde itibarlı ve kazanabilecek yerlerden aday yapılan bu isimler ikinci dönem siyasette olmuyorlar ne yazık ki…
Emekli milletvekili sıfatı kazanmaktan başkaca bir özellikleri olmuyor.
Adana’da seçimlere çok iddialı olarak hazırlanan Ak Parti’nin yine birinci parti olarak önceki dönem çıkardığı 6 milletvekilinin üzerine koyarak daha da fazla milletvekili çıkaracağını düşünmek istiyorum.
Adana’nın da buna ihtiyacı var…