Son bir haftanın tartışması patates ve soğan dağıtımı konusu oldu. Patates ve soğanı halka dağıtmak için yola çıkan iktidarı ‘tören düzenlemekle’ suçlayan muhalefet peki bu konuda samimi mi?
Bunu da irdelemek gerekiyor.
Üreticiden patates ve soğanı satın alan devlet, ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başlayınca ‘tören’ düzenlemek fikri kimden çıktı bilmiyorum ama işi biraz abartıp ellerine yüzlerine bulaştırmışlar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mecliste partisinin grup toplantısında patates ve soğan konusunu gündemine alıp o tarihte aynen şunu söylemişti. “Üreticiden patates ve soğanlarını alarak fakir halka dağıttınız da karşı mı çıktık!”
Bunu söyleyen Kemal Bey şimdi de “Geldiğimiz duruma bakınız. Devlet patates ve soğanı halkına dağıtıyor. Bunu da büyük bir hizmet gibi empoze ediyor” diyerek eleştiriyor. Patates ve soğanı üreticiden satın alıp yoksula dağıtmasını isteyen Kemal Bey, şimdi de ‘niçin bu hale geldik’ demek adına kendi sözünü inkâr etmiş duruma düşüyor.
Tören düzenleyerek patates ve soğanın dağıtımını gündem haline getiren işgüzar yöneticiler yüzünden iktidar da eleştiri alıyor. Burası da ayrı bir konu…
Ülke insanının patates ve soğana muhtaç hale gelmesini oturup bir başka zeminde tartışabilir, bunun üzerinde hüküm yürütebiliriz. Üreticinin elinde kalan ürünün değerlendirilmesinin neresi kötü bir davranış?
Olaya bir de bu açıdan bakmak lazım diye düşünüyorum. Üreticinin içine düştüğü durumu masaya yatırıp ülkenin tarım politikasını günlerce tartışabiliriz. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı üreticinin üzerinden, patates ve soğan konusu üzerinden politika yapılmasıdır.
İktidar içinde geçerli bu söylediğim, muhalefet içinde…
Patates ve soğanların kimlere ulaştığını hiç tartışmıyorum. Yani hak sahibi yani ihtiyacı olanlara ulaşıyor mu? Yoksa durumu iye olan insanlar da fırsatı değerlendirip bu patates ve soğanlardan yararlanıyor mu? Orasını da tartışabiliriz.
En nihayetinde üreticinin ürünü araya gitmiyor. Bu ülkenin insanlarının evinin mutfağına giriyor. Yoksulluk ve açlık sınırlarının artık alt üst olduğu ülkemizde yiğidin patates ve soğana muhtaç olmasını da unutmamak gerekiyor. Bunun siyasete alet edilmeden iktidar ile muhalefet arasında gidip gelen patates ve soğan konusunda “Keşke üretici bu hale düşmese. Keşke insanlar buna muhtaç hale gelmese” diyerek yorumumuzu yapmış olalım.
Seyhan’ın varoş olarak nitelendirilen mahallelerinde patates ve soğanın dağıtıldığına da rastlamadım. Bunu da bir kenara not edelim istiyorum.
Pazara giden bir ailenin Pazar masraflarının her geçen gün katladığı bir ortamda tek konumuz elbette patates ve soğan değil. Diğer ürünlerin durumu da patates ve soğandan geri kalmayacak durumda.
Allah sonumuzu hayır etsin. Ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşayan bu halkın ekonomisini nasıl düzeltecekler? Sorusuna da yanıt arıyoruz ama bir türlü inancımız olmadığı için yanıt bulmakta da zorluk çekiyoruz.
Çünkü bu konuda en büyük sıkıntı yönetmek olsa gerekir. Ortaya konulan ekonomiyi yönetme politikasının sil baştan ele alınması ve gözden geçirilmesi gerekiyor. Gerçekleri bir kenarda tutarak yaşamı devam ettirmek zorunda kalıyoruz.
Patates ve soğana muhtaç olduk. İnşallah başka şeylere muhtaç olmayız…