Dünyayı etkisi altına alan korona herkesin arkasına sığındığı mazeret oldu. İktidar için ayrı bir mazeret, muhalefet için ise eleştiri kaynağı gibi…
Bütün sıkıntıyı ikisinin arasında kalanlar yani yurttaş çekiyor, kimsenin umurunda değil.
İktidar için ‘ülkenin ekonomisi ancak bu kadarının altından kalkmamıza imkân tanıyor’ ilkesinden hareket ederek savunma ortaya konuluyor. Muhalefet için ‘vermedin, verseydin şöyle olurdu. Bunları devlet olarak yapmak zorundasınız’ ifadelerinden hareketle eleştirilerin ortaya konulmasına nede oldu bu korona…
Ülkenin hali ise ortada duruyor. Toplumun her kesiminde korona nedeniyle ciddi anlamda rahatsızlıklar oluştu. İnsanlarımızı kaybettik. Canlarımızı yitirdik. İş yerlerinin kapanması ile esnaf inim inim inliyor. Kepenkler kapandı, işsizlik arttı. Para yok, cep delik, cepken delik misali.
Fırsatçılar köşe oldu. Denetim elden kaçtı. Birileri küpünü doldurdu. Birileri de o küpe su taşıdı, taşımak zorunda kaldı.
Böyle bir ortamda iken mafya ile siyaset arasındaki ilişkileri konuşur duruma geldik. Her şeyi unuttuk, mafya ile siyasetin arasındaki ilişkileri, iddiaları, ortada gezen onlarca akıl almaz olayların varlığını tartışır olduk. Bütün mesele bu sanki!
Korona her şeyin üzerine örttü ama bir türlü kirliliğin üzerini örtemedi. Çünkü kirliliğin üzerine ne örterseniz örtün sırıtıyor, alttan kirlilik gözüküyor. Bu ülkenin gençleri evlerine kapanıp annelerinin ve babalarının vereceği harçlık ile ihtiyaçlarını sıkılarak gidermeye çalışır iken bilmem kimin oğlunun yurt dışına niçin gittiğini tartışmaya başlayınca inanın insanın aklı başından fırlıyor sanki…
Kiminin gemilerini, kiminin gemiciklerini, kimilerinin de nasıl yer altı dünyasından kazanç elde ettiğini gözümüzün içine sokarcasına günlerce televizyon ekranlarından izlemek durumunda kalıyoruz. Bütün ülkenin sorunu bu sanki…
Ama yapacak bir şey yok. Yerseniz böyle, yemezseniz siz bilirsiniz misali…
Ülkenin ekonomisinin acilen ayağa kaldırılarak koronadan etkilenen yurttaşın biran önce eski güzel günlerine ekonomik anlamda dönmesinin temin edilmesi gerekiyor. Bunun içinde iktidarı, muhalefeti el ele vermesi gerekiyor. Yerel yönetimlerin de bu konuda seferberlik ilan etmeleri gerekiyor. Kendi imkânları ölçüsünde.
Yerel yönetimler bugüne kadar bütçelerinin elverdiği ölçüde karınca kararınca hizmet etmeye çalıştılar. Ancak yeterli olmuyor elbette. Bir yere kadar…
Haziran ve Temmuz aylarında koronadan uzak günlere doğru artık önümüz açılacak gibi gözüküyor. Hakkımızda hayırlısı olsun diyorum. Sağlıklı günlerde, bol kazançlı günlerde, geride bıraktığımız koronanın verdiği zayiatı da unutturacak gelişmelerin yaşanacağı mutlu günlere kavuşmak dileğiyle…