Bir ifade tarzı vardır ya, “Sorunları masaya yatırdık” diye… Masaya yatırılan sorunu gerisin geri kaldırıp çözmek çok kolay olmuyor. Çünkü çözüm yolu bulması gerekenlerin adaletine kalıyor sorunu çözmek.
Yetkiyi verdiğiniz ve iktidara getirdiğiniz siyasetçi üzerinden yürüyor sorunu çözebilme meselesi. Onun kudretine, şefkatine, himmetine kalıyor bütün işler…
Adana’nın yıllardır çözülmeyen sorunlarını kendilerinin 3-5 yılda çözdüğünü söyleyerek başlarlar siyasetçilerimiz sözlerine. Rakamlar verirler, istatistik verilerle konuşurlar. Siyaseti de kendilerine doğru getirip üstünlük kuracak şekilde yaparak olaylara yaklaşırlar. Siyasetçi üzerinden çözülecek olan sorunu da bu nedenle yıllarca çözemeyiz onlar istemedikleri sürece.
10 yılı aşkın süredir hatta 30 yıldır konuşulan ve bir türlü çözülmeyen kente ait projelerin dosyalarında çözüm bekleyen Adana’nın sorunları vardır. Kapağı dahi açılmayan tozlu raflarda bekleyen klasörler içindeki bilgiler ve belgelerle sorunları çözemeyen siyasetçilerle vaktimizi geçirip dururuz.
Masaya yatırılan sorunlar kaldırılamıyor diyoruz ya yazımızda. Bugün sizlere Adana’da organik tarım konusunda yapılması gerekenlerden, beklentilerden bahsedeceğim. Masaya zaman aralıklarla da olsa yatırılıp bir türlü başarılı olunmayan bu yöntemde neden ön plana çıkamadığımızı da konuşmak, dillendirmek istemekteyim.
Gıda, su ve havanın insan hayatında ne kadar önemli olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Artan nüfus ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli çalışılırken organik tarım ortaya çıkmış ve ekolojik olana yönelişi sağlamıştır. Organik tarım ile doğal olana yönelim söz konusu olmuştur.
Adana için tarımın ayrı bir önemi vardır. Kentteki sulama olanaklarının fazlalığı tarımı güçlü kılmıştır. Düzenli bir planlama yaparak kentin organik tarım ürünleri üreterek ekonomisinin de canlanması mümkündür. Bu kent, organik tarım için oldukça elverişli imkanlara sahiptir. Yüksek gelir kaynağı getirebilecek bu üretimde yetiştirme tekniklerinin ve esaslarının çiftçilere öğretilmesi ve benimsenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Son korona salgınının ardından organik ürünlere de yönelik arttı. Marketlerin reyonlarında organik olup olmadıkları pek bilinmeyen ancak üzerindeki yazılan yazılardan anlayabildiğimiz, doğruluk derecesi tartışılır ürünleri organik diyerek satın almaya başladık toplum olarak.
Bu hafta içinde ihtiyaçları temin etmek için markete gittim. Markette satılan ürünlerin reyonlardaki diziliş şekline bakarak ürün alırsanız yandınız! Tarihi geçmiş, geçmeye yakın ürünleri de teleklerde dikkat etmez iseniz satın alabilirsiniz. Bozulmuş yumurtaları satan market zincirleri var bu şehirde.
İşte bu marketlerden birisinde dolaşır iken birkaç üründe üzerinde organik yazan ve kentteki bazı merkezlerde üretildiği ifade edilen ürünleri gördüm. İnceleme fırsatım oldu. Gerçekten kent ekonomisine katkı sağlayacak pazarlama teknikleriyle donatılmış bu ürünleri alıp kullanarak denemek ihtiyacı duydum.
Hoşuma da gitti doğrusu üretilen ürünler. Adana bir tarım kentidir. Ne ekerseniz toprağa biter ve ürün alırsınız.
Böyle bir şehirde organik tarım konusunun masaya yatırılarak teşvik edilmesi, bu anlamda yeni bir çalışma temposu içerisine girilmesi gerekiyor. Çiftçinin yıllardır ekip biçerek alışkanlığı haline dönüşen pamuk, buğday, mısır, soya fasulyesi gibi ürünlerin dışında organik tarım ürünleri yetiştiriciliği konusunda başta İl Tarım Müdürlüğü yetkilileri olmak üzere seferberlik ilan edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yakın çevremizdeki arkadaşlarımızın evlerinin önündeki kendi imkanlarıyla ürettikleri meyve ve sebzelerin organikliğinden hareketle onların böylesine bir çalışmaya anlamlı destek vereceklerini bildiğim için insanların da para kazanmak adına bu çalışmaları benimseyerek Adana’nın organik tarım kendi olmasını sağlayacaklarını düşünüyorum.
Her şeyin en güzeli doğal olanıdır. O vakit masaya organik tarım konusu yatırılmalı ve acilen de masadan gerisin geri kaldırılmalıdır.