Dün TÜİK bir veri açıkladı. Yaşam memnuniyetini araştırmış TÜİK. 2003 yılı ile 2024 yılları arasındaki verilere göre yani 21 yılda mutsuzluk oranı yüzde 10 oranında artmış.
Ben bugüne kadar TÜİK’in verilerinin hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığını düşünenlerdenim. Çünkü hayatı biz yaşıyoruz. Biz çarşıdayız, pazardayız. Ekonomik zorluğu bizler yaşıyoruz.
Emeklilerin çektiği çileyi, insanların evine ekmek götürmek adına verdikleri yaşam mücadelesini bizler yaşayarak görüyoruz. Bence bu oran daha yüksektir. Lakin TÜİK her zaman olduğu gibi bu mutsuzluk oranını da aşağılarda tutmuş.
Evli bireylerin evli olmayanlardan daha mutlu olduğu ifade edilmiş TÜİK verilerine göre. Dilerseniz TÜİK verilerine bir bakalım;
Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2024 yılında yüzde 52,5 iken, evli olmayanlarda bu oran, yüzde 44 olarak gerçekleşmiş. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 49,5'inin, evli kadınların ise yüzde 55,4'ünün mutlu olduğu sorucu ortaya çıkmış.
Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2024 yılında yüzde 72,9 olurken bunu sırasıyla yüzde 13,2 ile çocukları, yüzde 4,2 ile kendisi, yüzde 3,4 ile eşi, yüzde 3 ile annesi/babası ve yüzde 1,9 ile torunları takip etti.
TÜİK, ülkenin en önemli sorununun hayat pahalılığı olduğunu açıkladığı sonuca göre kabul etmiş. Etmiş etmesine de hayat pahalılığındaki enflasyon oranını nedense her zaman aşağılarda tutmayı tercih etti TÜİK!
Ülkenin en önemli sorunu hayat pahalılığı, eğitim ve yoksulluk diye sıralamış bizim TÜİK…
Günaydın derler insana…
Uzun lafa gerek yok. Bu ülkenin insanlarının mutsuzluğunu ortadan kaldırmak adına ne yapılıyor? Buna bakmak gerekir. İnsanlar ‘AÇIZ’ diyorsa burada bir sorun var demektir. Bu sorunu da çözmekle görevli olan siyasi iktidardır.
Biz imkânlarımız dâhilinde insanların içinde bulundukları sorunları dile getirip çözüm yollarının bulunması adına da harekete geçilmesini siyasi iktidardan rica ediyoruz. Lakin kimsenin umurunda değil gibi…
Her geçen gün biraz daha yoksullaşıyor ve mutsuzlaşıyoruz…
Bu tespitime hayır diyen sanırım çıkmaz. O halde, yapılacak en doğru iş halkın sesine kulak vermektir. TÜİK’e değil!