Son günlerde piyasa araştırması yaparak akıl verenlerin sayısında artış gözlenmeye başladı. Herkes cebini düşününce hangi malın nerede ucuz satıldığını araştırıp ona göre iki kuruş ucuza mal alabilmenin hesapları yapılıyor.
Durum böyle olunca da malın ucuzunun ve kalitesinin nerede satıldığını bilenler, bilmeyenlere, haberleri olmayanlara akıl veriyor. Tavsiyede bulunuyor.
Zeytinin kilosundan yola çıkıp, zaruri ihtiyaçları sıralayarak ucuz mal satılan yerleri de böylelikle öğrenmiş bulunuyoruz. Ancak bilmedikleri bir şey var ki, ‘cep delik, çepken delik…’ misali kimsede para yok.
Parası olan ise keyfinde, onun işleri tıkır… Ucuza mal satın alabileceğimiz yerlere gittiğimizde almak istediğimiz ürünlerin ucuz olduğunu diğer pahalı ürünler ile mukayese edince öğreniyoruz. Ucuzlukları da ancak bu kadar.
Son günlerde özellikle iktidar cephesinden gelen açıklamalara bakılacak olursa kemerleri 6 ay boyunca sıkmamız gerektiğini öğreniyoruz. Muhalefet cephesine bakınca kara kış ve arkasından gelecek olan hayat pahalılığı ile gözümüz korkuyor.
Asgari ücret, gelir dengesini ayarlama, zamlar ve diğer artışlar karşısında insanları ezdirmemek adına çaba sarf eden Hükümetin bu ay sonuna kadar vereceği mücadelenin de sonuçlarını görerek ne kadar memnun edici sonuçlar açıklayacağına tanıklık edeceğiz.
Ucuz da olsa, pahalı da olsa geçim ve boğaz derdi bitmiyor. İyi olmuyor ama kötü oluyor. Bir şeyleri alarak tüketmek zorunda kalıyorsunuz. Artan fahiş fiyat artışlarını artık kabullenir gibi olduk! Tepki versek de bir şey değişmediği için…
Bu hale düşmemekte elimizde değil…
Allah sonumuzu hayır etsin. Hal ve gidişat hiç ama hiç iyi değil.
Emeklisi de, dul ve yetimi de, özürlüsü de zor durumda. Asgari ücretli, esnaf, memur derken ucuz mal aramayan kimse yok memlekette.
Allah yardımcımız olsun…