Üretmek demek, sadece tarlada, fabrikada, sanayide üretmek değil aynı zamanda hayatın her alanında üretmektir. Bu bir gerçek ise bunu gerçekleştirmek görevi Devlete düşer.
Bilgiyi üretmek gerekir. Teknolojiyi üretmek gerekir. Çağın ihtiyaçlarına göre insanların ihtiyaçlarını karşılayacak devrim niteliğinde üretim yapmak gerekir. Üretmeyen toplum bir müddet sonra tüketici toplum olur ki bu büyük bir tehlikedir.
Önümüzdeki 30 yıl içinde açlık ve kuraklıkta tavan yapacak olan Dünyada yaşam daha da zorlaşacak. Suya ihtiyaç artacak. Kuraklık nedeniyle tarla kültürüyle üretilen ürünlerde azalma olacak. Belki de Dünyanın belirli bölgelerinde kıtlık, sefalet alıp başını gidecek.
Geleceğin Türkiye’sini inşa etmek de bunu planlamak da bana göre Devleti yönetenlere düşüyor. Geleceğin planlamasını yaparak ülkeyi hazırlamak, imkanları da bu istikamette revize etmek, sunmak gerekiyor.
Üniversitelerin üretime katkı koyması gerekiyor. Ellerini taşın altına sokarak akademisyenlerin bugünlerde harıl harıl çalışmaları gerekiyor. Sanayinin teşvik edilmesi, üretilenin değerlendirilmesi, ekonominin güçlendirilmesi gerekiyor.
Sosyal Devlet olarak insanların yanında olan bir ülkenin güçlü bir Devlet olarak her alanda kendisini geleceğe hazırlaması gerekiyor. Bunu temin etmek için neyi bekler ülkenin yöneticileri ona da bir türlü anlamış değilim.
Geriye dönük 40 yıl öncesine gittiğimizde ürettiği ile tükettiği arasında uçurum olan Türkiye’nin o günlerden bu günlere gelene kadar geçirdiği evreleri bir aklınızda hayal ederseniz üretmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlarsınız.
Üretecek, katkı sağlayacakların da iyi yetişmiş elemanlar olması gerekiyor. Bu ülkede uzaktan okuyarak eğitimci olundu, mektupla öğretim gerçekleşti. 45 günde yetişen öğretmenler(!) sınıfta öğrenci yetiştirip geleceğe hazırladı bu yavrularımızı!
Nereden nereye diyoruz ya, tıpkı onun gibi…
Ülkede 10 milyonun üzerinde işi olmayan insanımız var. Diploma artık işe yaramıyor. Genç mühendis olmuş, işe giremediği için evlerde temizliğe gidiyor. Üretmeyen toplum istihdamı gerçekleştiremeyeceği için ortaya çıkan sonuçlar da bu oluyor ülkede.
Bir yerden başlamak gerekiyor. Bu yanlışlıkların, eksikliklerin düzeltilmesi, ekonominin rayına oturması, üretimin artırılması, dışarıya avuç açan bir ülke olmamak adına da acil eylem planı geliştirerek harekete geçirilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin kaynakları da yeterli aslında. Kullanımda sıkıntı var, kullanım sonrasında yönetimde yanlışlıktan kaynaklı israflar var.
5 kuruşu israf etmeye ne tahammülümüz var.
Bunu da belirterek önümüzdeki dönemde her şey daha güzel olsun dilekleriyle yazımıza nokta koyalım istedim.