17 Mayıs tarihine kadar ‘tam kapandık’ ve dün itibariyle kapanma sona erdi. Yasaklar kalktı koşun sokaklara!
Yazıma bu başlığı verirken elbette kinayeli ifadeler kullandım. Tam kapanma döneminde dahi tam kapanamayan, herkesin görevli olduğu bir milletin fertleriyiz. Kapanma döneminde kırmızı ışık yandığında sağınızda solunuzda onlarca araç, iş yerlerinin büyük bir bölümü açık, her yerde kapanmaya direnircesine bir eylem trafiği…
Kendisine saygı duymayanların başkasına saygı duymasını beklemek mümkün mü? Turizm sezonu öncesinde kollarını sıvayanlar yakın tarihte her yeri pandemisiz cennete çevirecekler. Hazır olun lütfen!
Pandemi yeniden patlar mı? Kimsenin de umurunda değil…
Evlerdeki çay ve kısır partileri, mantı yapma toplantıları, baskın sırasında masanın altına girenler, dolaplara saklananlar, pandemi döneminde görebildiğimiz o kadar çok uçuk kaçık hareketlere rastladık ki, bundan sonrasına ait ne olacağına dair bir yorum yapmak dahi istemiyorum.
Kendimizi de sevmiyor isek, başkalarına zarar verir noktaya gelerek pandemiyi olumsuzluklarla yaşadık.
Hükümetin aldığı kararları eleştirenler oldu, yetersiz bulunlar oldu. Elbette bu konuda sıkıntı çok…
Aylarca evine kapananlar, iş yerlerini açamayarak maddi anlamda iflasa sürüklenenler, kepenk kapatanlar, alınan yardımlara gülerek ‘biz bunu mu hak ediyoruz?’ sorusunu soranları da ihmal etmeden, göz ardı etmeden bunları da görmemiz gerekiyor.
Aşı konusunda ayrı bir sıkıntı yaşadık. Geldi, gelecek, yolda, vermiyorlar gibi açıklamalar ile 5 ay boyunca aşı ile avunduk!
Günlerce yoğun bakımların durumlarını, sahra hastanelerini, devletin imkânlarının yeterli olup olmadığını tartıştık.
65 yaş üstü ve 18 yaş altındakilerin durumlarını ajite ederek sosyal medya hesaplarında ve haber bültenlerinde kamuoyu ile paylaşanlara yorumlar getirdik, eleştirdik veya haklı bularak destek verdik.
Seyircisiz futbol karşılaşmaları oynanan ülkemizde şampiyon olan takımların son maçlarına doğru stadyumların 6 bin kişiye oynamalarına şahitlik ettik! Yasaklara izin veren bu ülkenin yöneticilerinin garibanlara nasıl ceza yazdıklarını konuştuk.
Sözün özü, zor günlerden geçiyoruz. Alınan önlemlerin yeterli olup olmadığını eleştirsek de elimize bir şey geçmeyeceği için bizlere önerilenleri harfiyen yerine getirip, yasaklara da uymak durumunda olduğumuzu hep hatırlayarak uygulamak durumundayız.
Çünkü önce sağlık gelir, yaşamın kıymetini de unutmamak koşulu ile…
Siyasetin de pandemi dönemini kendi siyasi ikballeri adına nasıl kullandıklarını görerek ‘siyaset bu alanda da kendinden bekleneni yaptı’ diyerek yorumları getirir olduk.
Bu nedenledir ki önümüz yaz aylarında tedbirleri de elden bırakmadan, bir tek insanımızı bu lanet illete teslim etmeden, can kaybı olmadan bir şekilde bu karanlık günleri atlatmak gerekiyor. Kendi adıma etrafımdaki her insana telkinde bulunuyor, dikkat etmeleri gereken önerileri de hatırlatıyorum.
Kamu spotu gibi olduk vallahi…
Geçiş sürecinde açılıp saçılmadan, pandemiye de meydan okumadan bu süreci yönetmek zorundayız. El birliği yaparak, güç birliği yaparak…
Ekonomimiz ne olacak? Sorusuna da yanıtı sanırım ülkeyi yöneten Hükümet bulacak. Onların yapacağı iyileştirmelere de bu ülkenin insanlarının aç olduklarını bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Her şeyin başı sağlıktır. Sağlığınıza dikkat ederek pandemi kurallarına lütfen uyalım. Sevdiklerimizi yitirmek istemiyor isek…
Sağlıklı günler dileğiyle…