Çukurova’da yaygın buğday hasadına bu ayın sonlarına doğru başlanacak. Başlanmasına başlanacak ama ekili alanların hiç mi hiç tadı yok. Erken ekilen ve geçtiğimiz günlerde hasadı yapılan ekili alanlardan dekara alınan verim oldukça düşük.
Verimin düşük olmasının en büyük nedeni yılın ilk çeyreğinde umutla beklenen yağmurlar gecikti, gelen de toprağın derinine inmedi. Kuraklık yine kapımızda ve çiftçinin gözü, buğday tarlalarında çimlenmeyen tohumlarda kaldı. Tarımın bel kemiği olan buğdayda bu yıl ne verim var ne de umut.
Mazotun, gübrenin, ilacın fiyatı aldı başını gitti. Buna karşılık ürün fiyatı yerinde sayıyor. Destekler yetersiz. Bu şartlarda çiftçi, ya borçla üretime devam ediyor ya da toprağını ekmeden bırakıyor. Bu da sadece bir çiftçinin değil, hepimizin sorunu aslında
Çünkü buğday sadece bir tahıl değil. Sofradaki ekmek, makarna, un, hatta güvenliğimiz. Üretmediğimiz her buğday tanesi, dışa bağımlılığın bir adım daha artması demek. İthalatla günü kurtarabiliriz belki ama geleceği asla inşa edemeyiz.
Tarladan sofraya uzanan bu zincirin ilk halkasında bugün çatırdamalar var. Eğer bu sese kulak verilmezse yarın sofrada ekmeği arar hale gelebiliriz. Unutmayalım, çiftçi üretmezse şehirde kimse karnını doyuramaz.