Geçtiğimiz yıllarda esnaf ve sanatkara prim gün sayısının indirilmesi yolunda müjde verilmişti. Esnaf ve sanatkar verilen bu müjdenin verilmesini adeta dört gözle bekliyor.
Gelin esnafın prim gün meselesine kısaca yine bir göz atalım. Bugün bir SSK’lı 7.200 günle emekli olabilirken, Bağ-Kur’lu bir esnafın emekli olabilmesi için 9.000 prim günü doldurması gerekiyor.
Esnaf, sabah gün doğmadan kepenk açan, akşam geç saatlere kadar dükkanında çalışan, çoğu zaman tatil yapmadan, haftanın yedi günü alın teri döken bir emekçidir. Ancak bu emek, sosyal güvenlik sisteminde karşılığını bulamıyor. Esnaf, hem kendi sigortasını ödemek zorunda kalıyor hem de çalışanı varsa onun priminden de sorumlu oluyor. Üstelik aylık sabit prim yükü, çoğu zaman gelirin üstünde bir yük haline geliyor.
Ülkenin ekonomik motoru olarak görülen KOBİ’lerin ve esnaf kesiminin, emeklilik konusunda bu denli dezavantajlı olması büyük bir çelişki. Üstelik pandemi ve sonrasında yaşanan ekonomik daralma, esnafı zaten yeterince zorlarken, bir de 9.000 gün prim zorunluluğu, bu insanların emekli olma hayalini tamamen öteler hale geldi.
Bu nedenle yapılması gereken net. Bağ-Kur kapsamındaki esnafın prim gün sayısı, SSK’lı çalışanlarla eşitlenmeli ve 7.200 güne düşürülmeli.
Hükümet yetkilileri zaman zaman bu yönde sinyaller verse de, somut bir adım hâlâ atılmış değil. Oysa bu düzenleme, ne kamu bütçesine devasa bir yük getirir ne de sistemin dengesini bozar. Aksine, kayıt dışılığı azaltır, prim tahsilatını artırır ve emeklilik sistemine güveni yükseltir. Ekonominin bel kemiği olarak nitelendirilen ve bu konuda söz verilen esnafın talebi yerine getirilmeli.