Bayram haftasına girdik. Hafta sonu Ramazan bayramını kutlamaya başlayacağız. Hemen hepimizde ayrı bir tatlı telaş yaşamaya başladık. Hafta içerisinde bayramlık alışverişleri yapıp bayram sabahını bekleyeceğiz.
Bayram sabahlarının o eşsiz heyecanını yani. Geçmiş yıllarda yani bizlerin çocukluk yıllarında daha güneş doğmadan uyanılır, yeni alınan bayramlıklar giyilir, mis gibi kokan kolonyaları ellerimize dökerdik. Aile büyüklerimizin ellerini öpüp, harçlıklarımız cebimize koyarken içimizi tarifsiz bir mutluluk kaplardı.
Evlerde günler öncesinden başlayan bayram telaşı, tatlı kokularıyla sokaklara taşardı. Annelerimiz mutfakta baklava açarken, babalarımız bayram namazından dönüp büyükleri ziyarete gitmek için hazırlık yapardı. Çocuklar kapı kapı dolaşır, şeker toplamanın heyecanını yaşardı. Komşuluk vardı, dostluk vardı, bayramda küslük olmaz, herkes barışırdı.
Günümüzde ise teknoloji çağında bayram mesajları telefon ekranlarına taşındı Eskiden her bayramda bir araya gelen aileler, artık ancak görüntülü aramalarla hasret gidermeye başladı. Oysa bayram, sadece birkaç güzel sözle değil, sıcak bir kucaklaşmayla, yüz yüze edilen samimi sohbetlerle yaşanırdı.
Nerede o eski bayramlar? Belki de hâlâ bizim içimizde, hatıralarımızda saklı… Belki de onları yaşatmak bizim elimizde. Küçükleri sevindirmek, büyükleri hatırlamak ve bayramın o sıcacık ruhunu yeniden canlandırmak için hâlâ bir şansımız var.
Şimdi telefonlarımızı bırakıp bir kapı çalmaya, bir el öpmeye ve bayramın gerçek mutluluğunu yaşamaya ne dersiniz?
Bayramınız şimdiden kutlu olsun!