Tarımsal açıdan zengin bir ülkeyiz. Tarımın, istihdam, ihracat ve ulusal gelire yaptığı katkı ile ülkemiz için önemli bir sektör olduğunu da bilmeyen yoktur. Ancak son aylarda mazottan tohuma, gübreden zirai ilaca kadar tarımsal üretim maliyetlerinin katlandı. Sonucunda ister istemez çiftçi üretim üretmeme arasında kararsız kaldı.
Nasıl kalmasın çiftçinin en büyük girdi maliyetlerinin arasında mazot ilk sırada geliyor. yer alıyor. Geçen yıl bir litresi 6.5-7 lira olan mazotun litresi 23 liraya ulaştı. Son bir yıldaki artış yüzde 327'yi geçmiş durumda. Üreticinin en önemli girdi kalemlerinden olan gübre fiyatları da fahiş oranlarda artınca çiftçi ekimini gübresiz yaptı. Bu durum hem verim hem de kalite kaybına neden olacak.
Bunun yanın üreticinin sulamada kullandığı elektrik fiyatları da geçen yıldan bu yana yüzde 135 oranında zamlanmış. Peki üreticinin Zirai ilaçtan tohuma, gübreden mazota temel üretim girdileri fahiş oranda zamlanırken ürünü para etmiyor.
Buğday, ayçiçeği ve arpa gibi ürünlerde dışa bağımlıyız. Bu ürünleri de Rusya ve Ukrayna’dan ithal ediyoruz. Rusya-Ukrayna arasında savaş çıkınca bu ürünlerin ithalatı da sıkıntıya girdi. Ayçiçeği yüklü gemilerin limandan çıkışına bir süre izin verilmedi. Yapılan girişimler sonunda limanda bekleyen yağ yüklü gemilerin hareketine izin verildi ve gemiler hedef limanlarına ulaşmaya başladı.
Ancak bu durum sıkıntıyı yeniden yaşamayacağız anlamına gelmiyor. Paramız olsa da yeri geldi mi ithal edemiyoruz. Bizim yeniden yüzümüzü üretime dönmemiz gerekiyor. Bunun içinde üreticiyi desteklemeliyiz. İlk etapta mazottaki KDV ve ÖTV oranlarını sıfırlamalı, gübre fiyatlarını indirmeli, destek miktarlarını artırmalıyız.
Gelecekte sıkıntı yaşamamak için başta tarım olmak üzere her sektörde üretime yönelmek durumundayız. Bunun başka çaresinin olmadığını düşünenlerdenim.