Türkiye’nin en uzun soluklu tiyatro festivali olan Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali 22. yılında perdelerini muhteşem bir organizasyon ve harika bir oyunla açtı. O anlara şahit olmak Adanalı bir sanatsever ve bir gazeteci olarak göğsümü kabarttı. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim bu konuda emeği geçen kim varsa hepsini tek tek alnından öpmek lazım.
Bir organizasyonu 22’nci kez gerçekleştirmek hiç kolay değil. Hele de bizim gibi bir işe heyecanla başlayan ancak o heyecanı uzun müddet sürdüremeyen sıcakkanlı insanların olduğu bir ülkede. Üstelik 1 yılı aşkın bir süredir dünyanın başına büyük sıkıntılar açan Pandemi koşullarında bu hiç kolay değil.
Zor olanı başta Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları ve Sabancı Vakfı kolaylaştırdı. Adana için çok önemli olan Sabancı ailesi uzun yıllardır şehrimize biraz küskün baksa da Adana’da kurulan Sabancı Vakfı aracılığıyla şehre vefa borcunu bu önemli organizasyonla kısmen de olsa ödemiş oluyor.
Hani bazı zamanlarda bazı ortamlar için 'rüya gibi' tabiri kullanılır ya işte o akşam da aynen öyle bir akşamdı.
Açılış davetiyesi elime ulaştıktan sonra akşamı iple çektim. Çünkü uzun bir süredir ne sinemaya ne de tiyatroya gidebilmiştim. İki sevgilinin buluşma anı öncesinde geçmek bilmeyen zaman gibiydi. Bir dakika sanki bir yıl gibi geçiyordu.
Nedenine gelince birincisi bu bir umut ışığıydı. Eski güzel günlere dönebilmemiz adına atılan büyük bir adımdı. İkincisi hepimizi boğan siyasi gerginlikler ve çatışmalardan bir nebze de olsa sıyrılıp gönlümüze, ruhumuza hitap eden bir zaman dilimini yaşıyorduk. O an dünya yansa umurunda değildi hiç kimsenin.
Burada hemen belirtmem gerekir ki Adana Valiliği’nin de bu organizasyonların gerçekleşmesinde önemli payı var. Özellikle Valimiz Süleyman Elban’ın Nisan ayında yapılması planlanan festivali "Mayıs ayının sonunda yapalım" teklifi ne kadar doğru bir karar verildiğinin de önemli bir işareti.
Bu arada Süleyman Elban’ı geldiğinden beri yakından takip eden bir gazeteci olarak ilk kez bu kadar sıcak bir tavırda bulmam beni çok sevindirdi. Konuşmasının daha başında yaptığı espriler bize devletin gülen yüzünü göstermesi açısından çok önemliydi.
Açılış sırasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ve Adana Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Şirin Ergüven Hamşioğluda yaptığı konuşmalarda sanatçıların sanatseverlerle buluşmayı ne kadar özlediklerini ifade ettiler. Sanatseverler de bu ortamı çok özlemişlerdi.
Özellikle program öncesinde ayaküstü kısa bir şekilde konuştuğumuz, programın ardından mutluluğu ve gururu yüzüne yansıyan Adana Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Şirin Ergüven Hamşioğlu’nun heyecanını görmeliydiniz.
Festivalin açılışı usta oyuncu Nevra Serezli’nin başrolünü oynadığı Ağaçlar Ayakta Ölür adlı oyunla yapıldı. Oyun öncesi Serezli’ye “Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Onur Ödülü”verildi. Bu sırada 76 yaşındaki oyuncunun artık ödülleri torunları için aldığını ifade etmesi ve aile vurgusu yapması çok hoşuma gitti.
Konuşmalar bitti ve artık oyun başladı. Oyuncular harika performanslarıyla göz doldurdu. Oyunun bitiminde dakikalarca ayakta alkışlanmaları da bunun en bariz göstergesiydi. Öyle ki bazı seyirciler uzun süre Merkez Park Amfi Tiyatrodan çıkmak istemedi. Çünkü oyuncularla bu özel akşamı unutulmaz bir ana dönüştürmek istiyorlardı.
Aslına bakarsanız fotoğraf çektirememiş olsalar bile o akşam her anıyla özel bir akşamdı ve herkesin yüzünden bunu okuyabiliyordunuz.
Festival ile ilgili teknik bilgileri zaten internetten bulabilirsiniz. Ben konunun o bölümlerine girmeyeceğim ancak bu yazıyı bir tavsiye ile bitireyim; bu festivalden bir oyun seçin ve mutlaka gidin izleyin. Mümkünse hatta mutlaka yanınızda sevdiğiniz birisi de olsun.
Hem pandeminin kasvetli havasından bir nebze de olsa kurtulun hem de sizi eve hapsetmeye çalışanlara karşı bir isyan bayrağı kaldırın.