Sosyal sigortalı, resmi olarak çalışan bekâr bir işçinin alacağı en düşük ücret dün Bakan hanımın açıklamasıyla netleşmiş oldu. Asgari ücrette artış yüzde 21,56 oranında gerçekleşti ve 2 Bin 825 TL oldu.
Artış, hükûmetten beklenilenden fazla ancak istenilenden az oldu. Hükûmet tabii olarak her tarafı dinliyor ve ona göre bir adım atıyor. Eğer mesele sadece bu rakamı yükseltmek üzerine olsa devlet için hava hoş. Zira zaten tüm devlet memurları asgari ücretin üzerinde maaş alıyor.Bu konuda değişen olmaz ancak asgari ücretin artması halinde devletin vergi geliri daha da artar.
Pekiyi, teoride böyle ise hükûmet neden asgari ücreti daha fazla olarak belirlemiyor? Aslında bu sorunun cevabı çok basit; Neden her yıl şirketlerden milyonlarca lira vergi borcunu silip vatandaşın üç kuruşluk borcuna icra gönderiyorsa o yüzden.
Kapitalizmin esir aldığı sistemlerde hükûmetler halkın refahı ve huzurundan çok para baronlarının huzur ve refahını düşünürler. Durum böyle olunca sosyal adalet alır başını gider. Zenginle fakir arasındaki uçurum büyür de büyür. Huzursuzluk artar da artar.
Geçmiş dönemlerdeki(1974 yılından bugüne kadarki) verilere baktığımızda 16 yaşını dolduranlar arasındaki artış oranları Ak Parti Hükümetleri iş başına gelene kadar yüzde 5 ile yüzde 108 arasında değişmiş. İşin garip tarafı bu en yüksek ve en düşük değerler de aynı dönemde verilmiş.Kabaca tarif edecek olursak 28 Şubat Postmodern darbesi öncesi ve sonrasında.
28 Şubat öncesi,28 Haziran 1996 - 30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan ve 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olan Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin oluşturduğu REFAHYOL Koalisyon Hükûmeti'nin Başbakanı Merhum Necmettin Erbakan yüzde 108 zam vererek asgari ücretliye adeta bayram yaşatmıştı. (Konu dışı olsa da sadece asgari ücretliler değil devlet memurları dolayısıyla daha sonra kendisini iktidardan eden askerler de yüzde 100'ün üzerinde zam almıştı.)
Yüzde 5 zam ise Erbakan'ın görevden uzaklaştırılmasının ardından 28 Mayıs 1999 - 18 Kasım 2002 arasında görev yapan ve 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olan (5. Ecevit Hükûmeti olarak da bilinir) Demokratik Sol Parti, ANAP ve MHP’nin kurduğu ANASOL-M hükûmeti tarafından verilmişti.
Ak Parti Hükûmetleri ise 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara gelmelerinin ardından 2003 yılında asgari ücrete yüzde 37,5 zam yapmış, enflasyonunda giderek aşağı yönlü hareketiyle bugüne kadar bu oranda zammı bir daha hiç vermemiş. Bu zamma en çok yaklaşılan oran, bugün Gelecek Partisi'nin başında olan Ahmet Davutoğlu’nun Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan olduğu dönemdeki 62. Türkiye Hükûmeti zamanında verilmiş.
Pekiyi, neden? Çünkü bu sırada gerçekleşen seçimler öncesinde CHP müthiş bir atak yaparak kendilerinin hükümete gelmesi halinde asgari ücreti arttıracaklarına dair vaatlerde bulunmuş ve halkı buna inandırmıştı. Belki de bu yüzden ilk kez Ak Parti güç kaybetti. Tökezledi ve tek başına iktidar olamadı. Aslında bu adım aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin siyasi hayatımıza daha erken girmesine de zemin hazırladı.
Yine o dönemlerde CHP’nin etkili muhalefeti ile emeklilerin maaş artışı ve emeklilere ikramiye verilmesi de istemeyerek de olsa Ak Parti tarafından gerçekleştirilmiş oldu.
Yani asgari ücretileemekli maaş ve ikramiyeleri konusundaki etkin muhalefet ülkede sistemini bile değiştirecek köklü değişikliklere imza atılmasını sağladı.
Yine konu dışı olacak amao yıldan sonra ne olduysa oldu ve CHP, etkin muhalefet anlayışından vazgeçerek yeniden özüne döndü. Yine emekçi ve emeklinin derdinden ziyade toplumda karşılığı olmayan muhalefet anlayışını benimsedi. Yine heykel belediyeciliğindenkahvehanelerdeki kumar kâğıtlarının dezenfektesine, taciz ve tecavüz iddialarından mafya ve vergi kaçakçılarından vergi alınmasına kadar bir takım absürt işle iştigal etmeye başladılar.
Bir de konunun şu boyutu var; Hükûmet asgari yani en düşük ücreti belirliyor ama işverene illaki bu rakamı vermelisin demiyor. Yani, hükûmeti eleştiren etkin ve yetkin durumdaki işveren siyasetçiler kendi çalışanlarına daha yüksek ücret veriyor da bunu hükümet mi engelliyor?
Yazının sonunda bir hatıramı anlatayım; Hükümete müzmin muhalif bir partinin siyasi ideolojini benimseyen Türkiye’nin ve Adana'nın en büyük sanayi kuruluşlarından birisinin patronu olan bir isim Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım radyoda canlı yayına konuk olmuştu. Normal olarak sürekli asgari ücret üzerinden hükümeti eleştirdi. Ben de yukarıda yazdıklarımı kendisine söyledim. Aynen şu cevabı verdi; "Neden fazla verecekmişim? Hükümet bu rakamları belirliyorsa bu rakamları veririm. Daha da düşüreceksiniz dese ben de maaşları düşürürüm."
Genel olarak toplumun hali pür melali bu aslında. Ancak şu da bir gerçek, asgari ücrete bugün değil yüzde 21,56 yüzde 100 oranında bir zam da yapılsa halkın refah düzeyi yine de artmaz. Çünkü alım gücü düşük ve gerçek enflasyon açıklanandan çok çok daha fazla.
Önemli olan zammın büyüklüğü (oranı) değil, halkın refahı ve alım-gücü. O yüzden bu konuya daha fazla eğilmemiz ve bu adaletsizliği ortadan kaldırmamız lazım.