Tüm dünyayı etkileyen Korona Virüsü her millete mutlaka bir şey öğretti. Kimisine tedbirin, kimisine temizliğin kimisine de bilimin önemini mesela..
Şükür ki, bizim devletimiz bu kez de iyi bir sınav verdi. Henüz virüsün etkileri belki atlatılmış değil ve bir süre daha devam edecek olsa da sanırım bu süreci en az hasarla atlatacağız.
Devlet olarak iyi bir sınav verdik belki ama milletimizin bir kısmı maalesef aynı şekilde başarılı değildi.
Ülkede virüsün görüldüğü açıklanır açıklanmaz toplumun her kesiminden insanlar genelde de düne kadar iktidara oy verenleri 'makarnacı' diye aşağılayanlar makarnalara hücum ettiler. Makarna, kolonya, ıslak mendil, maske vb. ürünler raflarda kalmadı.
Buraya kadar anlam verebiliriz. Bu insanların bir kısmı sokağa çıkma yasaklarıyla, darbelerle veya onların hikayeleri ile büyüdüler. Stokçuluk belki de oradan geçti genlerimize. Normal olmayan, binlerce ölümün yaşandığı ülkelerde bile görülmeyen, hep 'necip' 'asil' 'eşsiz' vb. sıfatlarla anlatılan bu milletin evlatlarının bazılarının işi fırsatçılığa çevirmesiydi.
2 liraya aldığı ürünü 20 liraya satanlar. Kim daha fazla para verirse ona ürün verenler, stokta olan ürünü fiyatı belki daha fazla artar diye bekletenler bu milletin yüz karası olarak tarihe geçtiler.
Büyüklerimizin anlattığı tüp ve ekmek kuyruğundan sonra kolonya kuyruklarını da göröüş oldu bu ülke.
Geçtiğimiz günlerde iptal edilen Portakal Çiçeği Karnavalı ile ilgili düşüncelerim yüzünden beni, esnafı düşünmemekle itham edenler sosyal medya paylaşımlarından demediğini bırakmadı fırsatçı esnafa. Halbuki o karnavaldaki 'düşündükleri' esnaftı o küfür ettikleri esnaf. Zira geçen yıl düzenlenen karnavalda, lokantaya gidip 20 liraya servis olarak yiyeceğiniz Adana Kebabı'nı dürüm olarak 25 liraya sattılar. 100 liraya tutacağınız otel odaları 250 liraydı. Diğer zamanlarda 2 liraya sattıkları tokalar ile milleti tokatlayıp onları 10 liraya sattılar.
Böylece bu milletin başına gelen sıfatları bu milletin bir kısmının hiç haketmediği de ortaya çıktı. Üstelik henüz sadece 6 kişide virüs görülmüşken. İtalya'daki gibi ölümler olsa (Allah korusun) ne olacağını hayal bile edemiyorum.
BAŞKANLARIN BİR YILLIK KARNESİ NASIL?
31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Bu ayın sonunda artık iyisiyle kötüsüyle Başkanlar bu süreci tamamlamış olacak.
Ülkemizde yerel seçimlerin ardından seçilen kişiler için halk arasında genelde şöyle bir durum hakim. Başkanlar ilk 3 yıl herhangi bir kayda değer icraat yapmazlar. Mümkün olduğu kadar tasarruf ederler. İşçi çıkartırlar. Eleştirilere kulak tıkarlar. Son iki yıl ise bu durumlar tam tersine döner. Eleştirilere önem verirler, işçi alırlar, tasarrufu asla düşünmezler, kalıcı eser bırakmaya çalışırlar ve sürekli sahada olurlar.
Bu durum bu kez değişti mi merak ediyorum. Hangi ilde, ilçede oturuyorsanız o ilçe ve ilin belediye başkanına bir not verin bakalım. Sizin başkanınız kaç alır?
Başkanlara da bir çağrıda bulunalım. Onlar da kendilerine bir not versinler ama bize söylemelerine gerek yok. Ellerini vicdanlarına koysunlar ve samimi olsunlar. Bakalım kaç alacaklar kendilerinde
SORUMLULUK HEPİMİZİN
Sağlık Bakanlığı yurt dışından gelen herkese 14 gün boyunca evden çıkmamalarını tavsiye ediyor.
Diyanet, "Umreden gelenler evden çıkmasın, ziyaretçi kabul etmesin. Bu kul hakkıdır" diye uyarıyor.
Umreden gelenler Ankara ve Konya'daki KYK yurtlarına alındı. Peki, sözde topluma örnek olan bazı ünlüler nasıl dışarıda rahat rahat geziyorlar? Sanki virüs kendilerine bulamayacağına dair söz vermiş gibi de rahatlar. Aslında zararları hepimize ama ünlü olunca bu özgürlüğü kendilerinde görüyorlar demek ki. Ne garip? Bu insanlara dur! Diyen kimse de yok.
GÜNDEMDEN UZAK AMA
* İdlib bölgesindeki askerlerimiz ne yapıyorlar?
* Yunan sınırındaki mültecilerin son durumu ne?
* Ekrem İmamoğlu'un tatil hesapları suya mı düştü?