31 Mart seçimlerinde büyük bir başarı gösteren CHP, birçok büyükşehir belediyesini kazanınca değişik bir siyasi atmosfer oluşacağını düşünmüştü herkes.
Öyle ya; 'Refah Belediyeciliği' kavramının kaymağını yiyen Ak Partili belediye başkanlarının genelinin Recep Tayyip Erdoğan faktörün güvenerek yan gelip yatması oluşturmuştu bu tabloyu.
CHP'li Belediye başkan adayları doğru bir reklam stratejisi ile halkın karşısına çıkınca çoğunun bir projesi olmamasına rağmen seçimi kazanmışlardı.
Bir yıl sonra gelinen noktadaysa, halkın CHP'li başkanlardan umutlarının yavaş yavaş bittiğini görmemek cehalet değilse sadece biat kültürü ile açıklanabilir.
İlk zamanlar başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanları yapmadıkları icraatlarla kendilerinden bahsettiriyordu. Halkın umudu ilk böyle kırıldı.
Daha sonra belki de en önemlisi, seçimlerden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanılan belediyelerden işçi çıkarılmayacağıyla ilgili verdiği 'namus sözü' unutulmuş ve aileleri ile birlikte yüzbinlerce kişi mağdur edilmişti.
Bu Adana için de böyle oldu. O zaman, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Zeydan Karalar bizzat benim yaptığım röportajlarda önce işçi çıkarmayacağını söylemiş, sonra bankamatikçiler hariç kimseyi çıkarmayacğını vurgulamış, ardından bankamatikçiler ve sosyal medya hesabından siyasi paylaşım yapanlar hariç kimseye dokunamayacağını söylemiş son olarak da bankamatikçiler, siyasi paylaşım yapanlar ve belediyeye gelip hiç bir iş yapmadan boş boş oturanlar diye nitelediği insanları işten çıkaracağını onun dışında kalanların rahat olması gerektiğini ifade etmişti.
Belli ki Karalar'ın mesajları bir plan dâhilindeydi. Bu sırada Zeydan Karalar'la, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün son aylarda başlattığı köprü vb. icraatları hakkında da bir röportaj yaptım. Karalar, seçilmesi halinde altı ay boyunca hiç bir icraat yapmayacağını söylerken seçildikten sonra yine benim yaptığım bir röportajda bu süreyi bir yıla uzatmıştı.
Zeydan Karalar işçi çıkarımı konusunda verdiği sözü tam tutamamıştı. Kendi deyimiyle ASKİ hariç (ki asıl kıyım orada yapıldı) binden fazla insanı işten çıkartmıştı.
Diğer konuda ise hakkını yemeyelim. Zeydan Başkan icraat yapmamak ile ilgili sözünü tuttu. Neredeyse bir yıl oluyor başkan seçileli ve hiç bir önemli projeye imza atmadı.
Bu bir yıllık süreçte Adana, (meşhur adliye kavgalarına nazire yaparcasına) sadece meclis toplantılarındaki kavgalara hatırlandı.
Geçtiğimiz haftalarda Büyükşehir Belediyesi'nin kasada hayli yüklü miktarda bir parayı biriktirdiği açıklandı.
Binlerce işçi çıkarıldıktan, hiç bir icraat yapmadıktan sonra bu parayı artırmak herhalde bir siyasi başarı hikâyesi değildir.
Gerçi başkana göre bu bir başarı olabilir.
Öyle ya, 'yol genişletme' çalışmasını herhalde bir proje, bir icraat gördüğü için tören düzenlettiğine göre Başkan Karalar para biriktirmeyi de başarı olarak görebilir. Peki halk belediyenin kasasında para olduğunda mı daha çok mutlu olur yoksa hizmet yapıldığında mı?
Şimdilerde bilboardlarda yeni bir reklam var. Yine göğsümüzü kabartan, diğer şehirlere adeta nazire yaptığımız ve sanki "Bak belediyecilik böyle yapılır" dediğimiz bir büyük(!) projenin reklamı.
Projenin adı, yaman. Aslında Adıyaman'da yaşasak süper bir isim ama gadasını aldıklarım biz Adana'dayız.
Neyse. Bu 'YAMAN'lar ne yapıyorlar biliyor musunuz?
Yol yamıyorlar. Yok yok. Bir harfi yanlış yazarak 'yol yapıyorları' yol yamıyorlar’a çevirmedim. Yol yapmıyorlar, YOL YAMIYORLAR.
O yüzden de Büyükşehir'deki reklam danışmanlarının o üstün zekâsı yamamaktan yola çıkarak adına' YAMAN' demiş bu arkadaşların.
Neden bilmiyorum ilk gördüğümde aklıma Yandırdın Kalbimi türküsü düştü. Ben, reklamcı arkadaşların yerinde olsam bu YAMANlara o türküyle bir tanıtım klibi çekerdim. Nasılsa Belediye kesesinden besledikleri bir TV kanalı da var. Orada bol bol yayınlatırlar.
Hadi onlara bir kıyak olsun. Sözlerini de ben yazayım;
Yandırdın kalbimi YAMAN
Ey! Ekskavatörü keman,
Yollar bozuk inan yar.
Getir loaderini,
Doldur çukurları haydi,
Yap yollarımızı.
Not: Sayın Başkanım, yolları yapmamak elbet güzel de yamamak için önce yol yapmak lazım. Misal Fevzipaşa son durağında bir yıldan fazladır bekleyen ve her yağmurda vatandaşın çamur banyosu yaptığı bölge gibi.
KOZAN'DA İŞLER KARIŞIYOR
Gerek tarihi önemi, gerek Kurtuluş Savaşı sırasındaki destansı mücadelesiyle Adana'nın en önemli ilçelerinden birisi olan Kozan'da 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak seçimlerinde yarış, Cumhur İttifakı adayı Nihat Atlı ve Millet İttifakı'nın adayı, o dönemdeki Başkan Musa Öztürk arasında geçecek deniliyordu. Daha önce de 2 dönem ilçeyi yönetmiş Kazım Özgan da Saadet Partisi'nin adayı olarak seçimlere girecekti.
Ben, o dönemde Nihat Atlı ile de Musa Öztürk ve Kazım Özgan ile de röportajlar, canlı yayınlar yapmış birisi olarak Kazım Özgan'ın yarışın galibi olabileceğini düşünüyordum. Hatta bu düşüncemi o zaman Kozan Belediyesi'ndeki basın danışmanı arkadaşlara da söyledim ama onlar çok önemsemedi. Hatta "Kazım Özgan'ın yarışta olması işimize gelir. Biz istersek de bir günde yarıştan çektiririz" tarzında sözler sarf ettiler.
Sonuç onları hüsrana uğrattı. Dönemin Belediye Başkanı Musa Öztürk seçimlerden üçüncü sırada çıkmıştı. Seçimi Nihat Atlı kazanmış ancak Saadet Partisi ve Kazım Özgan'ın itirazları üzerine Atlı'nın yasal olarak seçime girme yeterliliği olmadığı ortaya çıkınca başkanlık koltuğunu Kazım Özgan devralmıştı.
Kazım Özgan, belediyeciliği bilen bir insan.
Hatta basınla ikili ilişkilerini biraz daha doğru kursa, adı üzerinde dönen dedikoduları bertaraf edebilse çok daha önemli işlere imza atabilir.
Bunları yapamadığı için de hep yalnızlığa itilmiş bir görüntü çiziyor. Allah var, Saadet Partisi Adana Teşkilatı başta Başkan Mustafa Gözütok olmak üzere her türlü desteği veriyorlar ama Kazım Özgan yine de bu yalnızlık görüntüsünü üzerinden atanıyor.
Bunda başka bir partiye geçeceğine dair söylentileri net bir şekilde yalanlayamaması ve dedikoduların önüne geçemesinin de büyük etkisi var.
Durum böyle olunca Kazım Özgan belediyeyi istediği gibi yönetemiyor. Bir de seçim kazanamadığı il ve ilçelerde iktidarın Belediye başkanlarına baskısı ve geçmiş dönemin üzerine bindirdiği borç yükü de olunca Kazım Başkan'ın iki eli de bağlanmış oluyor.
Geçtiğimiz günlerde, eski başkan Musa Öztürk döneminde Öztürk'ün yeğeni olan ve belediyede asgari ücretle çalışan Barbaros Öztürk'ün Belediyeye bağlı Kozan İmar Limited şirketini 2 milyon lira alacağı olduğu gerekçesiyle icraya verdiği açıklandı.
Yapılan açıklamanın bir bölümü şöyle; "Önceki dönem Kozan Belediye Başkanı Musa Öztürk’ün de yeğeni olan ve şirkette asgari ücretle çalışan Barbaros Öztürk’ün çalıştığı şirketimizi 14.12.2018 tarihinde alacağım var diyerek dönemin şirket yöneticileri tarafından imzalanan alacak senedini 14.12.2019 tarihinde Kozan İcra müdürlüğüne verdiği ve geçtiğimiz ay ise şirketimize Kozan İcra dairesi tarafından 2 milyon anaparası olmak üzere faizi ile 2.040. 328,77 TL olan borcunu istemektedir. Göreve geldiğimiz tarihten itibaren 9 ay boyunca işleme konulmayan senedin bu zamanda işleme konması manidardır."
Tabi durum bu olunca akıllara başka sorular da geliyor. İlk olarak da; "Nasıl oluyor da asgari ücretli birisine Belediye 2 milyon lira borçlanabiliyor?" sorusu geliyor.
Bütün bunları da elbette yazacağım. Elime geçen belgeleri de sizlerle paylaşacağım ama önce tarafların tamamıyla görüşmeye çalışacağım.
Şimdilik bu kadar ama yazının son bölümünde tekrar belirtmekte fayda var; Kazım Başkan kamuoyuyla iletişimi iyi kurabilmeli. Bunun için de doğru insanlarla çalışmaya ihtiyacı var.
DIŞ POLİTİKADA TÜRKİYE
* Oynanan oyunları görüyor
* Oyunu kuralına göre oynuyor
* Bu yüzden de daha fazla hedef oluyor.
HAYDİ GELİN
* Ortak akılla hareket edelim
* Farklı fikirlere saygı gösterelim
* Bir birimize daha çok kenetlenelim