Bu köşede sıkça yazdığım bir şey var. Bizim yazmaktaki asıl derdimiz insanların hatalarını, kusurlarını ortaya çıkarmak değil, bir zihniyet ile mücadele etmektir. Başarılı oluruz ya da olamayız bu başka bir şey. Çok da önemli değil. Önemli olan safımızı belli etmek.
Masa başı oyunlara, entrikalara aldırış etmeden ancak 'Su uyur düşman uyumaz' deyimini de akıldan çıkarmadan algı operasyonlarını boşa çıkartıp, haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı çıkmaya çalışıyorum. Bazen de gelişmelere bakıp okumalar yaparak yaşananları değerlendiriyorum.
30 yıl önce dünya bambaşka bir kutuptaydı. Sovyetler iyice zayıflamış, bu zayıflığı fırsat bilen Ermenistan, Karabağ’ın kendilerine ait olduğunu söyleyerek bölgeyi işgale girişmişti. Bu sırada Sovyetlerin etkisi altındaki Azerbaycan da yeterli güce sahip değildi. Türkiye ise tarih boyunca kardeş bildiği, tek millet iki devlet olarak nitelendirdiği Azerilere sahip çıkamıyordu. Sovyetler dağıldı, Azerbaycan karıştı ve hiç istenmeyen bir şey gerçekleşerek Ermenistan Karabağ’ı işgal etti.
Ermenistan, o gün bugündür Azerbaycan’a ait toprakları işgal altında tutmasına rağmen hem dini inançları hem de Avrupa ve Amerika’yı etkisi altına alan lobisi ile şımarıklıkta ve hukuk tanımazlıkta İsrail işgal güçleri ile yarışır olmuştu.
Bu şımarıklık son zamanlarda adeta zirve yaptı ve geçtiğimiz gün Azeri kardeşlerimize yönelik bir saldırıya şahit oldu tüm dünya. Saldırı kadın, çocuk ve yaşlı insanların da aralarında bulunduğu sivillere yönelik bir ihanet girişimiydi. İşte bardağı taşıran son damla da bu oldu.
Azerbaycan ordusu Türkiye’den aldıkları SİHA'lar ile Ermeni çetelerini bozguna uğrattı. Alandan çok farklı ve güzel haberler geliyor ancak en güzeli Turan Taktiği’nin burada da işletilmeye başlanması. Eğer diplomasiye kurban gitmezse aynı Türkiye’nin Suriye’deki harekâtları gibi her gün adım adım çizilen hilalin içi doldurulacak ve Karabağ yeniden özgürlüğüne kavuşarak, ait olduğu topraklarla, Azerbaycan ile kucaklaşacak.
30 yıl öncesinin tek kutuplu dünyası bugün yerini çok kutuplu bir dünyaya bırakmış durumda ve hasta adam Avrupa çöküşün eşiğinde. ABD hala dünyanın en büyük gücü olarak anılsa da çok yakında ekonomik hâkimiyeti gibi bu hâkimiyeti de sona erecek.
Yeni bir dünya kuruluyor ve bu yenidünya içinde Türkiye’de yeni bir oyun kurucu olarak yer almak istiyor. Özellikle savunma sanayi ile başlayan devrim İHA, SİHA ve şimdi de TİHA'lar ile devam ederken artık başkasına bağımlı olmayan askeri gücümüz daha rahat söz söylememize olanak sağlıyor. Çok yakında emin olun çok daha güzel gelişmelere hep birlikte şahit olacağız. İşte o zaman Turan Taktiği'nin hilali tüm Müslümanları içine alacak.
Siz bakmayın kukla Arap liderlerin bugün ümmet düşmanlığı yaptığına. Gerek radyolarda gerek televizyonlarda Arap halklarıyla çok defa röportaj yapmış olan bu kardeşiniz o insanların ne düşündüğünü çok yakından biliyor. İçten içe kaynayan bir yalan dünyası Arap liderlerinin tahakkümü. Çok yakında patlayacak koca bir balon. İşte o balon da patladığında İstanbul’dan, Mekke’den, Kudüs’ten, Saraybosna’dan, Bakü’den, Semerkant’tan yükselecek Allah-u Ekber sedaları. Yeniden duyulacak mazlumların sesleri ve işte o zaman herkes yeni bir dünyaya uyanacak.
Emin olun çok uzak değil kardeşlerim. Dünya yeni bir doğuma gebe ve bu doğum ülkemizin önderliğinde Müslümanları bir kez daha aleme nam salacak bir sürece götürecek.
Çünkü bizim ilahi bir müjdemiz var; "Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer gerçekten iman etmişseniz, üstün gelecek olan mutlaka sizlersiniz."
İşte bu muştunun şehadetine talibiz bizler. Gerçekleşmesi için ne gerekiyorsa vermeye hazırız. Kansa kan, cansa can. Çünkü biz her sabah duasının başına şehadeti koymuş insanlarız. “Ölürsem şehir, kalırsam gazi" düsturuyla vatan için ,bayrak için, namus için merminin üzerine koşanlarız.
Şimdi her birimize düşen, bir adım atmak. Siz bakmayın 'İçimizdeki İrlandalılar'ın, maaş aldığı devletini dünyaya şikâyetine. O düzenin de sonu geldi ve şafak söküyor. Saflarımızı sıklaştıralım. Güneş doğuyor.Ebrehe’nin fillerine karşı Ebabil orduları geliyor.