Geçtiğimiz hafta Çarşamba ve Cuma günleri yayınlanan yazılarım CHP içinden bir takım çevreleri rahatsız etti. Yazıların yayınlanmasının ardından bir hayli telefon aldım. Kimisi tebrik ederken kimisi de kızıyordu. Biliyorsunuz iki yazı da CHP Adana’da kurulmaya çalışılan tek adam düzeni ile ilgiliydi. Beni CHP’nin iç işleyişine müdahil olmakla suçlayan da oldu gündemi iyi takip edip doğru tahlil yaptığımı söyleyen de. Takdir edersiniz ki bu kişilerin tamamı da CHP’liydi.
Her neyse. Bu yazıların daha dumanı üzerindeyken piyasaya imzasız bir mektup yayıldı. Yine bir gizli el tarafından yayılan bu mektup meclis üyelerine, Milletvekillerine, CHP Genel Merkezi’ne ve CHP’deki egemen güç ile kanka olan bir takım basın mensuplarına servis edildi. Mektup imzasız olduğu için ve bazı yerlerinde kişisel haklara da saldırıldığı için içeriğine çok fazla girmeyeceğim ancak kısaca şunu yazabilirim; Mektupta Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in görevi sırasında yaşanan bazı kanunsuz olaylara ve şahsi dünyasındaki bazı ilişkilerine değiniliyordu.
Soner Çetin, siyasete girdiğinden beri bir takım ithamlarla mücadele etmeye çalışan bir isim. Hatta bir ara avukat olmasından dolayı üzerine atılı iftiralarla sanki terör örgütü ile ilişkiliymiş gibi bir hava oluşturulmuştu. Sonra yine buna benzer bir mektup ortaya çıktı. Hatırlayanınız olacaktır. Soner Çetin ile ilgili ilk ve tek mektup değildi geçen hafta servis edilen. Yıllar öncesinde servis edilen yine imzasız ilk mektup sonrasında Soner Çetin Adana Büyükşehir Belediye Başkan adaylığından olmuştu. Siyaseti takip edenler iyi bilir; Soner Çetin’in gönlünde yatan aslan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktır. Bunun için de Başkan Çetin çok mücadele etmiş, çok paralar harcamıştır. Hatta bir seçim öncesinde 'Adayımız' denilerek eli kaldırıldı. Hem de dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından. O Baykal ki; Soner Çetin’in oğlu Deniz’in kirvesi. Ancak sonradan Başkan Çetin Çukurova’dan aday gösterildi.
Yani Soner Çetin’in siyasi ikbali isimsiz mektuplarla akamete uğruyor.
Tüm bunları yazarken maksadım asla Soner Çetin’i aklamak değil. Hakkındaki iddiaların tamamı yanlış da olabilir doğru da çıkabilir. Bunu ortaya çıkarmak benim görevim değil. Ülkede kanun var nizam var. Benim derdim isimsiz mektupları yayan gizli elin amacı.
Ben gazeteciyim. Kimseyi suçlamam, yargılamam. Eğer mektup imzalı olsaydı bu iddiaları da açıkça gündeme getirir ve kamuoyu adına Soner Çetin’e iddiaların doğruluğunu sorar işin peşine düşerdik ancak burada konu bence CHP Adana’da oluşturulmak istenen tek adam rejimi.
İl Gençlik Kolları Başkanlığı yarışında yaşananlar daha çok taze. Kendilerinin karşı çıktığı isme yönelik baskıları sağır sultan bile duydu.
Geçtiğimiz hafta yazdığım KAMURAN KARACA'YLA DERTLERİ NE? Başlıklı yazımda aslında işaret fişeğinin yakıldığını belirtmiştim. Şimdi iş bir adım daha öteye götürülerek Soner Çetin ile ilgili iddialar ortaya döküldü.
Bana sorarsanız gelecek seçimde Adana Büyükşehir Belediyesi için en güçlü adaylardan ikisi Kamuran Karaca ve Soner Çetin. Çetin, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışının CHP’deki doğal adayı… Kamuran Karaca ise Yüreğir’de ki başkanlık yarışında adını iyice duyurdu ve haklı bir ün kazanarak yadsınamayacak bir çevre ve taraftar edindi.
Demem o ki; CHP Adana’da "Küçük olsun benim olsun" zihniyetindeki koltukları ele geçirmiş güruh parti içindeki güçlü isimleri tek tek elemeye çalışıyor. Bunda büyük oranda başarılı da oluyorlar çünkü ellerinde müthiş bir parasal güç ve medya imkânı var.
Bakalım CHP Adana’daki bu kirli iktidar yarışı devam edecek mi? Genel Merkez olayları izlemeyi bırakıp yaşananlara müdahale edecek mi?