Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan karar doğrultusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 2 bakanlığa ayrılmasıyla Zehra Zümrüt Selçuk görevden alındı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı görevine Derya Yanık,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ise Vedat Bilgin atandı.
Karara göre, kendi şirketinden kendi Bakanlığına dezenfektan sattığı ortaya çıkan Ruhsar Pekcan da görevden alındı. Pekcan’ın yerine de Mehmet Muş atandı.
Kabine revizyonu, uzun zamandır beklenen bir şeydi ancak vatandaşta 'Reform Kabinesi' beklentisi vardı. Geniş bir revizyondan ziyade küçük çaplı bir değişim olarak görülen dün akşamki yeni karar beklentileri karşılamadı.Dolayısıyla beklenen etkiyi de heyecanı da oluşturamadı.
Neydi o beklenen etki? Özellikle hükümet kanadının çok kötü yönettiği muhalefetin de ısrarla üzerine gittiği Merkez Bankası rezervlerindeki 128 milyar dolar meselesi.
Kabine değişikliği bu konuyu gündemden düşüremediği gibi muhalefet yeni bir tarzla hükümete yüklenmeye devam ediyor. Çünkü halkta bu konunun karşılığı olduğunu gördü.
Üzerine bir de özellikle yeni Aile Bakanı Derya Yanık’ın geçmişteki sosyal medya paylaşımları eklenince hükümetin gündem değiştirme konusu istenildiği gibi olmadı.
Açıkçası insanların 3-5 yıl (hatta bazen 3-5 ay) önce düşündükleriyle bugün düşündüklerinin farklı olması beni yanıltmaz. Hatta değişimin gerekli olduğuna inanırım. O yüzden bu paylaşımların bence hiçbir önemi yok. Eğer zaman insanları olumlu anlamda değiştiriyorsa bundan korkmamak lazım.
Benim korkum ise şurada başlıyor; Ak Parti uzun zamandır işi ehline vermekten vazgeçti. Gerek yerelde gerek genelde oluşturulan kadrolar tabir yerindeyse "Eldekinin en iyisi" düşüncesiyle oluşturuluyor. Atamalar bu düşünceye göre yapılıyor. Liyakat neredeyse gözetilmez oldu. Bunun yerine parti içi ilişkiler ya da aile ilişkileri daha çok ön plana çıkıyor.
Derya hanım aile bakanı ancak henüz kendisi evli bile değil. Yani başından bir evlilik geçmemiş,kocası ile hiç tartışmamış, ergen yaşta bir çocuğun sorunlarına birinci dereceden sorumlu olarak şahit olmamış bir kişi benim evimle, eşimle, çocuklarımla ilgili geleceğime karar verecek adımlar atacak.
Sizce de garip değil mi bu durum? Ben bir gazeteciyim. Benim Milli Eğitim Bakanı olduğumu düşünebiliyor musunuz? (Gerçi laf aramızda bizim toplumumuzun geneli gibi gazeteciler de her işten en iyi şekilde anlar o da ayrı bir konu)
Şimdi bazı okurlarımızın aklından şu geçiyor olabilir; Derya hanım KADEM yöneticisi bu da mı yetmez? El Hak! Doğrudur. Yukarda yazdığım hükümet kıstaslarına göre yeter.
KADEM, Aile Bakanı yetiştirme ve destekleme birimi gibi çalışıyor. Bu kötü bir şey değil aslında tabi geçmişte yaşanan sıkıntıları görmezden gelirsek. Tam Zehra Zümrüt Selçuk'tan kurtulduk diye sevinecekken yerine yine KADEM'ci bir isim Bakan oluyor. Çayda dem ne kadar önemliyse Bakanlıkta da KADEM o kadar önemli demek ki.
İstanbul Sözleşmesi'nin en katı savunucularından birisi olan bu kurumun bir yöneticisi şimdi Aile Bakanımız.
Acaba Aile Bakanımız Derya Yanık İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden dönülmesi konusunda bir çalışma yapar mı?
Peki, erkeklerin sırtına ağır bedeller yükleyen süresiz nafaka konusunda ne düşünüyor?
Ya, aileyi dağıtan (özellikle de ailelerin şikayetçi olmadığı) erken evlilik konusunda ne yapacak?
Aslında sorun bunlarla sınırlı değil ama bu yazı bir ilk izlenim yazısı. O yüzden daha fazla uzatmak istemiyorum. Hem aileyi önemsediğim hem de hemşerimiz olduğu için diğer Bakanlarımızdan ziyade en çok Aile Bakanımıza odaklandım bu yazımda.
Okurlarımız hatırlayacaklardır; 25 Mart 2021 tarihli YENİ KABİNEYE ADANALI 2 BAKAN başlıklı köşe yazımda şu cümlelerle aslında bugün olacakları yazmıştım; "Hem Ak Parti MKYK’sında hem de kabinede Adanalı isimleri görme ihtimalimiz daha fazla. Bu yazı yazıldığında Ak Parti'nin 7. Büyük Olağan Kongresi henüz yapılmamıştı. Eğer Ak Parti Genel Merkezi’nde mevcuttan daha fazla Adanalı görevlendirilmiş ve MKYK’ya MYK’ya girmişse bilin ki yeni kabinede en az bir hatta iki Adanalı isim yer alabilir.
Birisini zaten hepiniz tahmin ediyorsunuz ancak diğeri herkese sürpriz olabilir. Zira adı geçen kişi şuan milletvekili de değil."
MKYK konusunda ve milletvekili olmayan Adanalı bir ismin bakan olacağı konusunda haklı çıktım. Diğer konunun da geniş bir revizyondagerçekleşeceğini düşünüyorum.
Değişikliklerin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, yeni bakanlarımıza başarılar diliyorum.