Ermeni çetelerinin Azeri sivillere yönelik saldırıları nedeniyle bu yazıyı bir gün gecikmeli olarak yazıyorum.
Eğitim camiası, etkileri ve sonuçları itibariyle toplumun her kesimini yakından ilgilendiriyor. İşte bu yüzden de her zaman etki ve tepki konusunda hedefin tam ortasında yer alıyor.
Millî Eğitim Müdürlükleri bu noktada Bakanlığın temsilcileri olarak genel tepkileri ilk göğüsleyen kurum oluyor.
Adana İl Millî Eğitim Müdürü Veysel Durgun ne kadar gayretli ve başarılı olsa da İlçe Millî Eğitim Müdürleri ve müdür yardımcıları gibi ekibinin tamamını kendi seçemediği ve işini iyi yapan bir basın kadrosuyla çalışmadığı için Adana'nın eğitim konusundaki çalışmalarını ve başarılarını kamuoyuna tam anlatamıyor.
Misal; YKS 2020’de Türkiye sıralamasında ilk 100’de Adanalı 5 öğrenci yer alırken, ilk 500’de 49 öğrenci sıralamaya girdi. İlk binde ise toplam 95 öğrenci sıralamadaki yerlerini aldı. Bu büyük bir başarı değil mi? Peki bu büyük başarıyı kaç kişi biliyor?
Özel bir görüşmemizde Adana eski Valisi Mahmut Demirtaş, şube müdürlerinin neredeyse tamamından ve bazı İlçe Millî Eğitim Müdürleri'nin çalışmalarından rahatsızlık duyduğunu ifade ederken Veysel Durgun’dan övgü ile bahsetmişti.
Bunun ötesinde öğretmenlerden başlayarak, okul idaresi, müdürler, İlçe Millî Eğitim yöneticileri ve İlçe Millî Eğitim müdürleriyle ilgili zaman zaman ortaya çıkan skandal haberler de bu güzide kurumların adını lekeliyor.
Dedikoduyu aşmış artık herkesin bildiği en üst düzeydeki yöneticilerin gönül işleri bizi ilgilendirmediği için bu konulara girmeyeceğim ama şunu da yazmadan geçemem; Bir İlçe Millî Eğitim Müdürü'nün kendi emri altındaki bir öğretmenle gönül ilişkisine girmesi etik ve ahlaki kuralların hangisi içinde yer alır?
MTSK sınavlarında yapılan usulsüzlükler birçok ilçede almış başını gitmiş durumdaysa ve sınavlarda hep aynı kişiler görevlendiriliyor böylece sınavda her türlü hile-hurda iş çevriliyorsa bunu hangi ahlaki ölçü ile tanımlayabiliriz?
Başarı belgesi verilecek kişiler liyakatlerine ve yaptığı işlere değil de amirlerine yakınlığı ile belirlemeye başlamışsa bu büyük bir haksızlıktır. Hatırlayacaksınız yazmıştım. Bir İlçe Millî Eğitim Müdürü 'kankası' olduğu için diğer bir İlçe Millî Eğitim Müdürü'nün eşine belge vermek istemişti. Ben de o sırada başka bir öğretmenle karıştırarak müdür beyin eşinin uzun süre rapor aldığı halde nasıl oluyor başarı belgesi aldığını sorgulayan bir yazı yazmıştım da, "Sen bizim hakkımıza giriyorsun" diye uyarmıştı beni. Ben hatamı düzelttim ancak duyumlarım o yöndeki Müdür Bey hatalarını düzeltmiş değil. Zira her gün başka bir konuyla ilgili skandal bilgiler geliyor ilçesinden. Bu bilgiler belgelere dönüştüğü an buradan paylaşmaktan da çekinmeyeceğimi sanırım en iyi o müdür bilir.
Benim anlamadığım bir konu da kanunen birçok sıkıntı yaşamış, usulsüz işleri nedeniyle ceza almış insanların hala nasıl görevde kalabildikleri.
Mesela bir İlçe Millî Eğitim Müdürü kendisine bağlı bir kurumda, kurumun müdürü ile alengirli işlere giriyor, pantolonunu bile burada yıkatıyor, ütületiyor, herhangi bir bedel ödemeden otel hizmeti alıyor, evine yemek götürüyor, kurumunun bir organizasyonunu faturalandırırken hak edişin çok daha fazla bedelini yazdırarak fazla bedeli cebine indiriyor bütün bunlardan dolayı ceza alıyor ama hala görevine devam ediyor.
Eğitimciler arasında aylardır konuşulan bir konu daha var; Bir okul müdürü kimseye haber vermeden şehri terk ediyor, birçok hukuksuzluğa imza atıyor, çeşitli şekillerde üç farklı, toplam 5 ceza alıyor ama cezaları bir İlçe Millî Eğitim Müdürü tarafından silinerek görevine devam etmesi sağlanıyor.
İşin garibi göz önünde olduğu için daha çok merkezdeki ilçeler konuşuluyor ama merkeze uzak ilçelerde yaşanan haksız ve hukuksuz konular da her gün artarak çoğalıyor ve bize kadar ulaşıyor. Benim duyduğumu her halde bu şehrin yöneticileri de duyuyordur.
Haksızlığın, hukuksuzluğun, adam kayırmanın geldiği noktayı düşünebiliyor musunuz?
Bir misal daha vereyim. Liseye çevrilen bazı okulların hiç gerek olmadığı halde 'ödenek geldi' diye yenilendiği ancak yenilenen okullarda kullanılan malzemelerin de çok kalitesiz olduğu için devletin paralarının çarçur edildiği yine eğitimciler arasında çok konuşulan konulardan birisi.
Peki, kim dur diyecek bu durumlara?
Neden ilçelerde kaymakamlıklar, illerde valilik, genelde bakanlık bu skandalları bitirmeye, hak edenlere hak ettiği cezayı vermeye yanaşmıyor. Siyasi irade bu kadar mı işledi içimize?