Patagonya’da hayata sol pencereden bakan insanların ağzından düşürmedikleri bir sakız vardır; "Fikir, ifade ve inanç özgürlüğü her canlı için kutsaldır" derler.
Eğer siyaset cahiliyseniz ve suya sabuna dokunmayan bir tatlı su Müslümanıysanız sizin için bu ülkede kimin iktidar olduğunun bir önemi yoktur. Çünkü siz bir zaman sonra; Benim de dedem/nenem hacı" denilen o dede/nene konumunda olacağınız için iktidarlar en çok sizi sever.
Eğer biraz siyasi işlere girip iki kelam edebiliyorsanız yada dininizin gereklerini yerine getiren bir hayat tarzını benimserseniz yandınız. (Burada 'din' derken İslam’ı kastediyorum. Çünkü Patagonya’daki azgın azınlık İslam’ın dışında hangi dinin gereklerini yaparsanız yapın size saygı duyar ancak mesele İslam olunca kırmızı görmüş boğa gibi saldırırlar.)
İşte bu hal üzerine yaşamaya başladığınızda önce o sözde özgürlükçüler girer devreye. Çünkü onlara saygı duymanız yetmez, onlar gibi düşünmek zorundasınızdır. Düşünmeseniz de bunu ifade edemezsiniz. Ettiğiniz anda başlarlar yaygaraya;
"Bi dakka!Birader" der. "Yassak! Hemşerim" der. "Yallah! Arabistan’a" der. Der de der. Onlar gibi düşünmeyip bir de fikri tartışmaya girdiğinizde ne fikir özgürlüğünüz kalır, ne ifade ne inanç. O andan itibaren hayatınız bir kâbusa döner. Fişlenirsiniz. (Ağa babalarından bildikleri en iyi yöntem budur çünkü.) Dışlanırsınız. Ötekileştirilirsiniz. Hor görülürsünüz. Alay edilirsiniz. Hakarete uğrarsınız. Daha komiği ve acısı nedir biliyor musunuz? Yağ gibi üste çıkmayı severler. Kendi yaptıkları her şeyin suçunu sizin üstünüze atarlar.
Ülkenin kurucu iradesinden övgüyle bahsederken onların mirasını zevkle yemekten geri durmazlar. Taş üstüne taş koydukları ender görülmüştür ancak konuşunca sanırsınız ki, tüm güzellikler onların yüzü suyu hürmetine hayata geçmiş.
Durumları her vakit; 'izinde' olarak ayarlanmıştır. Bu yüzden çalışmayı sevmezler. İş yapanı da sevmezler. Onlara göre yapılacak bir iş varsa onu da kendileri yapacaktır. Hatta komünizm gelecekse onu bile onlar getirecektir. Eğer gerekiyorsa yaparlar yoksa zaten çalışıp da kendini yormalarına da gerek yoktur.
Patagonya solcuları hasbelkader yönetime gelirlerse o vakit kendilerine göre her şey güllük gülistanlık olduğu ve yapacak başka da hizmet kalmadığı için heykelciliğe merak salarlar. Bulut gölgesinden, dağ yamacından medet umarlar da ilimden, irfandan, fenden medet ummazlar. Söylemleri ile eylemleri hep farklıdır.
Sen güzel bir iş mi yaptın? Başka ülkelerden önemi çıktın? "İstemezükçüleri" girer devreye. Çünkü kullandığın malzemenin cıvatasını Papua Yeni Gineliler üretmiştir. O yüzden yaptığın şey eksiktir, yarımdır. Hâlbuki daha çeyrek asır önce, "Bayrak direklerinin ipini biz üretiyoruz" diye kasılıyorlardı.
Sen sustukça onlar tepene biner. Her biri küçük dağları ben yarattım havasındadır. Bakmayın siz ağzını açtıklarında halktan bahsetmelerine. Halkı hakir gördüklerinden hep uzak dururlar avamdan. Tepeden bakar, hor görürler.
Sanatçı, gazeteci, iş adamı dostudur hepsi. Tek bir şartla; kendileri gibi düşünürse. Kendileri gibi düşünmezse sanatçı sanatçı değildir, gazeteci gazeteci değildir, iş adamı iş adamı değildir. Hatta bazen biraz daha ileri giderler; Öğretmen öğretmen değildir, vatandaş vatandaş değildir, halk halk değildir…
Onlar gibi düşünmüyorsanız göbeğini kaşıyan adamsınızdır, bidon kafalısınızdır, dağdaki çobansınızdır.
ABD Başkanlarının önünde el pençe divan durduklarını unutarak her fırsatta emperyalizme karşı olduklarınıdile getiren, ABD’nin 6. Filosuna karşı eylemlerini sakız yapıp ağzından düşürmeyen, ülkenin milliyetçi-muhafazakârlarıyla; "Biz Amerikalıları kovarken siz onlara secde ediyordunuz" diyerek kendince dalga geçen Patagonya Solcuları, bugünAvrupa ve Amerika'ya yalvarma pozisyonuna geçip, terör örgütlerinin savunucusu olduğu aleni bir şekilde ortaya çıkan insanlarla anayasa çalışması yapmaktan çekinmezler.
Kıblelerinin nereye endeksli olduğunu çözemezsiniz. Zamana ve mekâna göre farklılık gösterir. Bazen paraya, bazen kadına, bazen güce endekslerler. Mazlumlarla işleri olmaz. Zalimlere hiç bulaşmazlar.
Zamanı okumakta da zorluk çekerler. İnsanları okumakta da…
Allah var ağızları iyi laf yapar. Algı yönetmeyi de iyi becerirler. O yüzden hep azınlıkta da kalsalar her zaman daha güçlü çıkar sesleri. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömer işlerine geleni görmezler. Görmedim, duymadım, bilmiyorum demeyi severler.
Velhasılıkelam; Hayata zevk katmasalar da, kimseye bir faydaları olmasa da yaşadıkları çelişkilerle aklı başında adamlar için keyifli insanlardır Patagonya’nın solcuları.