Evet, hepimiz bilmiyoruz çok yakın. Nedir o yakın olan ‘ölüm’ dür.
O kadar yakın ki, sanki kalbinizde bulunan bir ağrı kadar. Sabah evden belki de, helalleşmeden çıkan kişi ve kişiler ani gelen bir kalp krizi ile aramızdan ayrılıyor, vefat ediyor.
Ölüm o kadar yakın ve yaklaştı ki, bazen sizin hakkınız olan kaldırımda yürürken, kaldırıma çıkan bir aracın size çarpması sonucu vefat eden kişi ve kişiler.
Daha ne yazılmaz ki, kurala uymayıp kırmızı ışıkta geçen bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybedenler, Evinin balkonunda otururken serseri bir kurşunla hayatını kaybedenler.
Bir uyuşturucu kullanan kişinin zorbalığı…
Ölüm ve yaşam arasında ki çizgi ne kadar ince değil mi? Bu yol ne kadar da uzunda olsa bir gün bitiyor veya bitecek. İnsan bu yolun bir gün son bulacağını bilir ama bazen diretir sanki son bulamayacak gibi.
Yolun son bulacağını bildiği halde diretir insan. Ama her defasında insan/insanlar kaybeder.
xxx
Aslında ölüm, ölmeden de insandan pek çok şey alıp götürüyor. Yaşarken vefat eden anne, baba, kardeş, hala, teyze, sevdiğimiz veya dostlarımızın vefatı. Her ölüm de garip bir şekilde yanınızdan ayrılan kişi ve kişiler.
Her ölüm ve ölüp giden sizden, bizden bir şeyi de beraberinde alıp götürüyor.
xxx
Kişinin nerede ve ne zaman öleceğini bilemiyoruz ama günün birinde yakalanacağız bu ölüme…
Ölüm; Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesidir.
İnsan için ise, geçici Dünya hayatının sona erip, ebedi olan Ahiret yolculuğunun başlamasıdır .
Belki bir başka ifadeyle, Kıyamet Günü tekrar birleşmek üzere, ruhla bedenin ayrılması anıdır. Ruhla beden ayrılmadan önce ise yaşantımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Bakınız insan hayatta iken nasıl dikkat etmeli yaşamına,
İşte bir olay, Ömer İbni Abdülaziz, halifeliği zamanında, bir gün minberde, söylevle meşguldü. Minberin yakınında olan, bir grup halk, konuşması esnasında halifenin zaman zaman elini götürüp, gömleğini hareket ettirdiğini görüyorlar.
Bu hareket orada bulunan ve dinleyenlerin dikkatlerini çekiyor, Kişiler, kendi kendilerine, neden halifenin konuşma esnasında, elini gömleğine götürüp, hareket ettirdiğini soruyorlardı.
Toplantı sona erdikten sonra Araştırma sonucu sonra belli oluyor ki, halifenin, kendisinden öncekilerin Beytülmaldan yaptıkları israfı telafi etmek ve Müslümanların Beytülmalın gözetlemek için, bir taneden fazla gömleği olmadığı için yeni yıkanmış gömleğini tekrar aynısını giymişti.
Hareketleri ise gömleğin daha çabuk kuruması içinmiş..
Bu Dünyada yaşarken bu yaşantının hepimize örnek olması lazım…