Onlar Sivaslı idi.
O; Sivas Şarkışla’nın gelini idi.
O bebek, Şark Kışlanın masum günahsız yavrusu idi.
**
O, şehir Muhsin Yazıoğlu’nun şehri idi.
Güzel şehir Sivas’ın evladı idi, Merhum Muhsin Başkan.
1998 yılında olan Adana depreminde, depremde bende yaralanmıştım.
Deprem sonrası tedavim süresi içinde o yiğit insanla bir vesile ile tanışmıştım.
Ben denize de, o yıllarda merhumun faydası olmuştu.
Ama bir grup kahpe onun kanını karlı dağlarda dökmüştü.
Beyaz karlı dağ, al kana boyanmıştı.
Bu vesile ile merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle anıyorum.
Bu yiğit memleket evladı, Bacağında Şalvarı, başında kasketi, ayağında lastik ayakkabısı var diye bir zamanlar Ankara Kızılay’a sokulmamıştı.
Kendi memleketin şehrine girilmesine müsaade edilmemişti.
Ve o âşık kardeşliliğin samimiyetin türkülerinin babası değil mi?
**
O yiğit şehrin, yiğit gelini Nurcan Karakaya ve 11 aylık evladı Mustafa Bedirhan Karakaya bu fani âlemden gerçek âleme gitti.
Onlar, biri eşini bir diğeri ise babasını ziyaret etmiş evlerine dönüyorlardı.
Hayalleri vardı.
Ama bu hayalleri suya düştü.
Eşi askeri kışlandan onları uğurlamıştı ama hain terör ve teröristler onlara kıydı.
Ve onlar şehit oldu, o bir sabiydi, daha günahları bile yazılmayacak küçük bir yaştaydı.
Mekânları cennet olsun.
**
Ne denir onlara;
Siz teröristsiniz. Öyle olmasa dönüş yolunda savunmasız bir kadına ve sabi bir çocuğa kıymazdınız.
Sizler hem terörist hem de canisiniz çünkü öyle olmasa bir anne ile bir çocuğu paramparça
edemezdiniz..
Bu vesileyle hem teröristi hem de terör destekçilerini kınıyorum.
**
Ölüm Allah’ın emri.
Ölüm sessiz gelir.
Ölüm ıssız gelir ama birileri çıkıp demokrasi, barış v.s diyenler bu katil ve kalleş sürülerine neden bir şey demezler.
Bu ölümden sonra Nurcan gelin ve sabi evladı; sadece Şarkışla’nın gelini değil, milletin gelini oldu.
Bu yiğit milletin evlatları içleri kan ağlarken bile “vatan sağ olsun” diyebiliyor.
**
Evet, onlara Allah’tan rahmet diler ve onlara bir Fatiha okuyoruz.
Selam ve dua ile…