Adanalı ile emeklilerin arasında benzerlik görenlerden misiniz bilmiyorum! Öyle ama! Adana’ya yıllardır “koca köy” derler, her dönem onca vekil seçilir/ vekiller bir araya gelip de “kusturalım şu koca köy olmaktan” demediği gibi, “daha çok köye dönüşsün” diye sorunlarını umursamaz! Hepsi birbirine küs, hepsi birbirini anlamaz, hepsi seçim öncesinden ne dediklerini bilmez!
Bakın, öyle oldu işte! Seksendört yıllık yalnız Adana için değil bölge için varsıllık sayılan Şakirpaşa Havalimanı, “iki dudak” arasından çıkan bir sözcükle “uçuşa” kapatıldı, o da yetmedi “seslensek uzaklıkta” olan Mersinlilerle karşı karşıya getirildi! Mersin’le, Mersinliyle hiç ilgisi olmamasına karşın, söz “Mersin’in havalimanı olmasın, biz oraya havalimanı istemiyoruz” demeye dek götürüldü!
Böyle bir anlayışın “ardına” nasıl saklanıyorlar anlamıyorum! Açın tüm yazılanlara bakın! Adana’dan seslerini duyurmayan çaba harcayan “kim” varsa, herkes “Şakirpaşa kapanmasın” dedi! Üstelik yurdun dört bir yanında bulunan havalimanlarından örnekler verilerek, her ikisinden de “uçuş” yapılmasının en doğru karar olduğu belirtildi!
Yok “Adanalı Mersin’de bu havalimanının yapılmasını” istemiyormuş, yok “Mersinli Adana’daki havalimanının kapanmasını” istiyormuş… Nasıl bir anlayış, nasıl bir algı yapısı bu böyle? Yıllarca Kozan/ Kadirli arasındaki “yılan saçmalığıyla” uğraşırken, şimdi de Adana/ Mersin arasında “bizde olanı onlarda istemek” söylencesi mi dönüp/ dursun orta yerde?
Benim Mersin’le, Mersinliyle hiçbir alıp/ veremediğim yok! Daha iyilerine de layık Mersinli. Üstelik böyle verimli topraklarına zarar veren değil, atıl sayılan bölgelerinin varsıllaşması için neler yapılması gerekiyorsa gerçekleşmeli! Her tür “kızdırmalara” karşın Mersinlilerin de Adanalılar için aynı kanıda olduklarını, Şakirpaşa Havalimanı’nın kapanmasını yararlı bulmadıklarını düşünüyorum! Yanılıyosam söyleyin!
***
“Adanalı ile emeklilerin arasında benzerlik” dedim ya… Kim ne derse/ desin, ister “iktidar” partisi “enflasyon altında ezdirmedik, bu yılı emekliler yılı yaptık” desin; “emekliler” yaşamlarının en zorlu, en verimsiz, en edilgen, en yoklu yıllarını yaşıyor!
Emekliye “al bununla yaşa” denilen aylıkla,” nasıl yaşanabilirliği” yer yer tartışma konusuyken, sözde “iktidarın” tanıdığı ayrıcalıklar, ya da belediyelerin verdiği “toplu taşıma kartları” tam da Adanalıların yaşadıkları gibi…
Sanki “emekliye” verilen aylık “yaşamının” temel gereksinmelerini karşılıyor gibi, bir de dinlence için öğrenci yurtları boşaltıldı biliyorsunuz. Şimdi ona Kültür-Turizm Bakanlığı ücretsiz halk plajlarında “şezlong ile şemsiye ücretsiz sunulacak” diyor!
Kaç kez tanık oldum bilmiyorum; kent içi halk otobüslerinin kaptanları ya emeklileri gördükleri yerde araca almamak için/ durmayıp hızlarını artırıyor ya da araç içerisinde “ağza alınmayacak” birçok sözlerini duymak zorunda kalıyor! Kaptan “ücretsiz” taşımak istemiyor, “emekli” belediyenin verdiği “hak” olduğunu ileri sürüyor!
Şimdi benzeri “halk plajlarında” yaşanacak! Normal yurttaşa “ücret” karşılığı kullandırılan şezlong ile şemsiyeyi “hakkım” diyerek “ücret vermeden” kullanmak isteyecek! Bir anlaşmazlıkta burada yaşanacak!
***
Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın açılması “neden” Şakirpaşa Havalimanı’nın kapanmasını gerektiriyor, ya da “neden” emekli kalabalığın ortasında otobüs kaptanının “azarlamasıyla” karşılaşıyor? “Emekliye” insanca, kimseye kendine ayrıcalık tanımasını istemeyecek denli aylık verilmesi zor mu, ya da Şakirpaşa Havalimanı’nı kapanmasa olmuyor muydu; çıkarlar yan mı dönüyordu, “doymazlara” verilen az mı geliyordu?