Adana Anakent Belediyesi’nin sosyal medya sayfasından duyuruldu. “Kentin yarınını kendin belirle” diye başlıyordu. Ardından da “Adana’nın geleceğini birlikte şekillendiriyoruz. Daha varsıl, daha erinçli, daha yaşanılır bir Adana için önerilerinizi bekliyoruz. Haydi, sen de katıl, düşüncelerinle yarının Adanasına yön ver” deniyordu.
Demokrasinin “asıl” temelini bu olgu oluşturur. Yurttaş, bir yandan kendini yönetecek olanı özgür istenciyle belirleyip/ seçer, bir yandan da “neler yapılması” konusunda da öneriler sunar! Yaşamının daha yaşanılır, daha anlamlı, daha dolu olması için neler gerekliyle “onları” ister! Nasıl bir kentte yaşamak istediğini sıralar. Yönetenler, yurttaşlardan gelen önerileri “öncelik” sırasına göre gerçekleştirmeye çalışırlar.
Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Adanalılara soruyor! “Kentin yarınını kendin belirle” diyor! Evet, şimdi söz hakkı Adanalılarda…
***
Soru şu; yarın Adana nasıl olsun? Birkaç örnek öneri de benden: Adana “büyük köy” denilmekten kurtarılsın, Adana’da yetişen nitelikli geçlerin başka kentlere göçüne çözüm üretilsin, Adana’nın ana geçim kaynağı olan toprakla uğraşan üreticiler korunsun, toprağı işleyen köylünün kent merkezine göçü yerine köyünde kalıp ürettiğiyle yaşama tutunması sağlansın, Adana’da beton/ dikey yapılar yerine yatay doğayı kirletmeyen yapılar özendirilsin, dargelirlilerin barınma sorunu giderilsin, yerel yönetimler “destek” yerine insanların “onurlarıyla” yaşamlarını kazanacakları alanlar üretsin, üç/ beş aylık park çiçeklendirmeleri yerine çim ekilip bakımı yapılsın, savurganlıklardan uzak durulsun…
***
Adana’nın bir/ iki caddesi dışında kalanların hem döküldüğünü, hem de karmaşık trafiğinden dolayı çektiğiniz işkenceyi anımsayacaksınız! Adana’ya Mersin’den de giriş yapsanız, Ceyhan’dan da gözünüze çarpan karışıklardan dolayı rahatsız oluyorsunuz! Eski yapılar, eskicileri andıran işyerleri, kaldırmalar yayaların olmaktan çıkmış… “Büyük köy” denilmesi de bundan!
Biliyorsunuz, “giderlerse gitsinler” sözünün ardından, her geçen gün artan sayıda doktorun, akademisyenin, bu ülkede kalması gereken insanların yurdu terk etmesi sonucu hastaneler açtıkları kadroları dolduramıyor! Adana’da, Çukurova Üniversitesi gibi bir bilim yuvası olmasına, bu bölgeden onlarca öğrencinin eğitim görmesine karşın, okulu bitirmeleriyle birlikte Adana’yı terk etmeleri “onların” istenci değil başta, “onların” aldıkları eğitimi üretime dönüştürecek alanların önlerine serilmemesi… Birçok tanıdıklarım var… Tüm öğretim yılları Adana’da geçmesine, Adana’da olmayı çok istemelerine karşın şimdi “daha önce” düşünmedikleri kentlerdeler! Birçoklarının Adana’ya “yakınlarını görmek” dışında geleceklerini sanmıyorum! Bunlar Adana’nın beyin göçü!
***
Soru şu değil mi; Yarın Adana’yı nasıl olsun istesin? Her Adanalının içinde biriken bir şeyler vardır! Karalar “daha varsıl, daha erinçli, daha yaşanılır bir Adana için önerilerinizi bekliyoruz” diyor; önerilerinizi belirtin! Bugüne değin “öneri” bekleyen bir başkan görmedik! Karalar “önerinizi bekliyoruz” diyor! Biliyorum, “ne yapabilecek” sorusuna yanıt arıyor birçoğu; “önermeden” sonucu görmek olası değil ki! Hepsini olmasa bile, “birkaçı” gerçekleşse bile, örneğin gençlerin önündeki cam kırıklı/ kara çalılı dikenler/ umutsuzluklar kaldırılabilir belki de… Başlangıç için az şey mi sizce?