Chp’nin düzenlediği Büyük Emekliler Mitingi anlamlı! Toplumun belli bir katmanının içinde bulunduğu zorluklar dile getirildi, “iktidarın” anımsamaktan kaçındığı sorunlar gündemde tutuldu! Daha dün bile, “yirmi yıl boyunca emeklilerimizin yaşamlarını eskisinden daha iyi duruma getirdik” diyen bakanı duyduk! Duyduğumda kendi gördüklerim/ bildiklerim için kuşkuyla doldum! Yeni duyduğum bir söz var, ulu önder Atatürk’ün; “bir ülkedeki emeklilerin yaşamı, iktidarların aynadaki kendisidir” demiş! Öyle değil mi? Bir ülkede eğer emekliler iyi yaşıyorsa, erinçli/ gönençli yaşamlarını sürdürüyorsa “iktidarın” yerinde karar vermesindendir; ancak değilse, siz düşünün!
Chp Genel Başkanı Özgür Özel, emeklilerin durumuna “ayrı” bir önem veriyor olmalı ki; yaşamlarını sürdürebilmeleri için nelere gereksindiklerinin, son yirmi yılda neleri çalındıklarının, bugün geçinebilmeleri için nelere gerek duyduğunun altını “kalın çizgilerle” çiziyor ısrarla! Üstelik “emekliye” neler yapabileceklerini, nasıl bir alım gücene ulaştıracaklarını da dile getiriyor!
***
Mitingde Özel’in konuşmasını izlerken “bu nasıl olacak” sorusunu sordum ister istemez! Emekli aylıklarının bugünkünün üç katı olması gerektiğini, alım güçlerinin artmasının zorunluluğunu vurguluyordu, ülkenin şatafatlı harcamalarından uzaklaşılacağını söylüyordu! Ama nasıl; yerel seçimde göreve gelen belediyelerin gösterdikleri havayla mı, belediyelerin yurttaşa yaklaşımlarıyla mı, gösterdikleri duruşlarıyla mı, işe alımlardaki tutumlarıyla mı “iktidardan” uzaklaşacaktı seçmen, yakınlık duyacaktı Chp’ye, nasıl olacaktı bu?
Yeni, daha iki/ üç aylık/ çiçeği burnundaki belediyelere bir bakın; daha başlarda Özgür Özel’in ısrarla üzerinde durduğu “kibir” konusunda nerelerde olduğunu açık/ net biçimde göreceksiniz! Haydi “ilk ayın” yanlışı olmaz, gelen/ gidenler olur denildi, her dönemin/ her kutlamaların bilindik önde giden isimleri makam odalarında ağırlanacak denildi, aramalara yanıt vermeyişleri üzerinde durulmadı bile, bu tutum nereye dek sürecekti ki; bilen var mı?
***
Öyle, “suçlayıcı” bir dil kullanmak değil amacım; kim için olursa/ olsun kullanmamayı yeğlerim! Olaya “eleştirel” açıdan yaklaşırım! Yurttaşın sıkıntılarını, acılarını, zorluklarını, özellikle emeklinin içinde bulundukları koşulları biliyorum! 31 Mart seçimleri özellikle tüm dargelirlileri için, tüm emekçiler için, her gün ekmekleri biraz daha küçülenler için umut olsun istiyorum! Yirmiiki yıllık iktidarın saltanatı, şatafatı yerine “hakça” paylaştırmayı erek edinenlerin gelmesini, istiyorum!
Seçilenlerin hepsinin “varsıllık” yönünden bir sorunları olmadığı belli; bir yandan Ankara’ya gidip onlarca isimlerin arasından çıkarak aday olabildiler, ardından seçimlere dek harcama yaparak çalışmalarını sürdürdüler! Ekonomik günü olmayanın yapabileceği bir şey mi bu? Bakın, şimdi düşünmeye başladım; acaba yoklunun/ yoksulun yaşadıkları inandırıcı gelmiyor mu, seçilmişlere? Örneğin asgari ücretin onyedibin lira, emekli aylığının onbin lira, ev kirasının onbeşbin lira, birçok dargelirli yurttaşın çocuklarının işsiz olduğunu, birçok ailenin evine et/ süt/ mevsimsel sebze-meyve girmediğini bilmiyor olabilirler mi? Kuşkuluyum! Biliyorlarsa daha da düşündürücü!
Sürecek