“Gerçek istikrarı kim istemez” diye sormuştum! Görmek istediğimiz duvara asılmış bir tablo, “işaret çubuğuyla” üzerinde gezinerek anlatılan, dinleyenlerin de birçoklarının anlamadığı/ anlasa da yaşamıyla içselleştiremediği rakamlar değil! Ne kazanılıyor, kazançla gereksinmeler hangi rahatlıkta sağlanabiliyor, ne denlisi zorlanmadan bir köşeye konulabiliyor, çekirdek aile ile ayda bir kez dışarıda yemeğe çıkabilmek ne denli sorun olmuyor, çocukların ayakkabısını/ ceketini yenileyebilmek, daha iyi eğitim alabilmeleri için harcama yapabilmek ne denli yeni kaygılara neden olmuyor…
Tüm bunlar “istikrar” denilen olgunun toplumsal belirtileridir, sokakta görülebilen izdüşümleridir, markete/pazara yansıyandır! “Sürdürülebilir bir gelecek” özleminin de bir parçasıdır; evlerde yaşanacak erincin, toplumda yükselen gönencin özüdür de “istikrar” …
***
Asgari ücretlinin yirmiikibin, emekli ondörtbin lira ile yaşamını sürdürürken, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu yayımladığı nisan ayı raporunda, açlık sınırının yirmialtıbin lirayı geçtiğini, yoksulluk sınırının da seksenbin liraya yaklaştığını açıkladı! Yapılan açıklamada, dört kişilik bir ailenin sağlıkla birlikte dengeli bir yaşam sürdürmesi için gereken harcamaların gıda ürünleriyle sınırlı kalmadığı üzerinde durulurken, barınma/ ulaşım gibi gereksinmelerde yaşanan fiyat artışlarının sınırı yükselttiği belirtiliyor! Asgari ücretin açlık sınırının altında kalmasına, ayrıca emeklilerin aylıklarıyla yalnız onaltı günlük masraflarını karşılayacak olanakta olmaları üzerinde duruluyor!
***
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı canlı yayında soruları yanıtlarken, Orta Vadeli Program üzerine konuşurken“OVP’de hedefler var. Büyük oranda tutacağını düşünüyoruz. Biz yatırım bankası değiliz, devletiz. Zırt pırt rakam revize edemeyiz” diyor! “Hedefin” tutacağından söz ediyor!Ancak, 2024 Kasım ayında 2025 yılı için umutlarını dile getirirken yüzde 21 olarak belirlenen enflasyon öngörüsünü kısa sürede “revize”etmişti!“Revize” üzerine “revize” yapılan enflasyon öngörüleri konusunda ocak ayında, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada bu oranı yüzde 27,1’e yükseltilmişti. Bakan Şimşek, dün yaptığı açıklamasında “biz yatırım bankası değiliz, devletiz. Zırt pırt rakam revize edemeyiz” diyorsa, “istikrarın” hangi noktada olduğu konusunda bilgi veriyor demektir!
***
Bugün asgari ücretlinin, ailesinin temel gereksinmelerini karşılama çabası, enflasyonun etkisiyle daha da ağırlaşıyor. Örneğin, 2025 yılı itibarıyla Birleşik Kamu-İş'in verilerine göre dört kişilik bir ailenin kazancının açlık sınırını altında kaldığı gözlemleniyor. Peki ya barınma? Kiraların her geçen gün artmasıyla ev sahibi olmak olanaksızlaşırken “istikrar” nasıl anlatılabilecek? Ulaşımda yaşanan fiyat artışları, bireylerin günlük yaşamını 'lüks' durumunagetirdi. Bu koşullarda toplumun önemli bir katmanı, bırakın bir köşeye koymayı ayın sonunda borçsuz çıkmayı bile 'istikrar' olarak görüyor.
Asgari ücretli ya da emekli bireylerin, enflasyon karşısında kendini koruyamıyorsa, "istikrar" kavramının anlamı ciddi şekilde sorgulanmalı. Hazine ve Maliye Bakanı'nın söylediği "zırt pırt rakam revize edemeyiz" sözleriyle çizilen pembe tablo, bu gerçekler karşısında tutarsız! “İstikrar”, bir toplumun yalnız ekonomik göstergelerinde değil, sokaktaki yüzlerde, evlerdeki erinçte, çocukların geleceğe olan umutlarıyla gözlemlenir! Aileler, çocukları için yeni bir ayakkabı almayı, dışarıda bir kez yemek yemeyi, eğitim masraflarını karşılamayı kaygılanmadan yapabildiğinde "istikrar" gerçekten yaşanmış olacaktır. Sürdürülebilir bir gelecek, yalnızca makroekonomik planlarla değil, bireylerin yaşamlarında somut olarak var olangönençle anlamlanabilir!Gerçek "istikrar" da tam olarak budur!