Hacı Bektaş-ı Veli etkinlikleri özellikle CHP için bekleniyordu. Geçtiğimiz yıl bilindiği gibi birbirlerini görmemek için ayrı günlerde etkinliğe gitmeyi yeğlemişlerdi! Bunda öyle olmadı. CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul Anakent Belediye Başkanlı Ekrem İmamoğlu aynı gün etkinlikteydi, beklenen bu değil miydi; ne güzel!
Günlerdir sosyal medya üzerinden yürütülen “karmaşa/ anlaşmazlık”, özellikle de Kılıçdaroğlu’nun “yeniden” partilinin tutumuna yönelik açıklamaları bu etkinlikte biçimlenecek miydi? Anımsarsınız, Kılıçdaroğlu son dönemde “delege isterse neden olmasın” diyebilecek duruma da gelmişti! Delege “tamam” derse “yeniden” genel başkanlığı istediğini belirtiyordu. Ne güzel değil mi? On yılı aşkın süredir “iktidarın” ekmeğine yağ sürecek gelişmelerin içinde ol, partinin kuruluş ilkelerinden uzaklaşması için çaba harca, laikliğini/ cemaat karşılığını hiçe say…
***
Her ne denli Özgür Özel’in eksikliklerini, “bilgilenmeden” doğaçlama açıklama yapmasını doğru bulmasam da Kılıçdaroğlu’nun “yeniden” genel başkanlık için “heveslenmesini” de doğru bulmuyorum! Partide on yılı aşkın süre genel başkanlık yapmış, siyasal yaşama birçok isim katmış, devletin işleyişi konusunda deneyimli biri olarak düşündüğüm gibi, bundan sonra CHP’nin bir “bileni/ danışılanı” olması gerektiğine inanıyorum! Bunda herhangi bir “kötülük” düşünülemez! Bilirsiniz, sağ partilerin beslendiği “cemaatler” vardır, onların “bileni/ danışılanı” onlardır; CHP’nin “bileni/ danışılanı” Kılıçdaroğlu olmalıdır!
***
Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerine dönelim… Ne güzel değil mi? Kılıçdaroğlu, Özel, İmamoğlu etkinliğin “en önünde” yer alıyordu. İçlerinden “ne” geçtiğini, nasıl bir “pazarlık” için orada oldukları konusunda “en küçük” bilgimiz yok! Görüntü buraya dek hoş; ancak, bu etkinliğin düzenlemesini yapan hangi “kendini bilmez/ aklı bir karış havada” birisiyse, Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun önüne koydukları “ikili” sehpayı Kılıçdaroğlu’nu da içine alacak biçimde uzatamaz mıydı, etkinlikte “tüm” katılımcıların “allayarak” anlattıkları “sevgi/ kardeşlik/ insan” odaklı söylemleriyle uyumlu olamaz mıydı?
Fotoğraf önümde… Kılıçdaroğlu, Özel, İmamoğlu en önde yerlerini almışlar! Özel ile İmamoğlu'nun önüne dek gelecek biçimde sehpa yerleştirilmiş! Sehpanın üzerinde dört plastik su şişesi, biri devrilmiş, yanında üç/beş kırmızı karanfil! Kılıçdaroğlu'nun önü "boş" bırakılmış! Etkinlikte Özel “Türkiye, vicdanları yaralayan, bir türlü açıkça ifade edilmeyen bir ayrımcılıkla Alevilere eşit vatandaşlık haklarını vermemiştir” diyor, İmamoğlu “Ne yazık ki farklı meziyetler göstererek üzmeyi, kırmayı yok saymayı ve insanları kutuplaştırmayı ayrıştırmayı kan dökmeyi dahi düşünecek kadar ve buna kendi hakkıymış gibi davranacak kadar ileri düzeyde şiddeti savunanların olduğu bir ortamdayız” sözlerini kullanıyor, Kılıçdaroğlu da “Evet, biz arınacağız. Kötülükten, ihanetten, incitenlerden, menfaatperestlerden arınacağız” diyor! Ortada duran sehpaya mı inanacağız, yoksa denilen sözlere mi?
***
Kemal Kılıçdaroğlu, istemeseniz de/ benimsemeseniz de CHP’de on yılı aşkın süre genel başkanlık yapmış bir isim! Şu ana dek Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerine hiç katılmadım, ancak “etkinliğe ilişkin” birçok haber/ yazı okudum! Orada “kinin/ nefretin/ ayrışmanın” yeri olmadığı anlatılır hep! Orada “insan olmanın” erdeminden söz edilir! Peki ya “görünen” sonuç? Etkinlikteki düzenlemeyi hangi “aklı bir karış yukarıda/ kin yüklü/ ayrıştırıcı/ işin özünü bilmez” yaptıysa hiç “hoş” olmamış! Asıl önemli konu da şu ana dek ne Özel’den ne de İmamoğlu’ndan açıklama gelmemiş olması! “İktidara” yürüyen bir partinin bu denli savruk olması hoş değil ama…