Ayrı ayrı duruşumuzun altında yatan gerçekleri, bir bir gün ışığına çıkarmak için
verilen ne uğraş varsa bilmek istiyorum çoğu gibi...
Yürekler dolup taşarken, gözyaşları pınar olup akarken donup kalmayalım mı?
Olmuyor arkadaşım, olmuyor!
Bir canevimizden kopuş, bir aramızdan ayrılış yıkıyor oysa yuvalarımızı!
Yaşamı, yaşamsızlaştırıyor!
Yaşamı, anlamsızlaştırıyor!
Yaşamı, sevgisizleştiriyor!
***
Daha dün;
Ya da ondan birkaç gün önce,
Şeker tadında açılan kapılardan içeri dalan karanlık,
Salt o ocağa kurşun gibi inmedi.
Salt orada bulunanları vurmadı, parçalamadı, yıldırmadı;
Gören, duyan kim varsaherkesi darağacında sallıyor.
Dayanılmazlık her yeri sarıyor!
***
Oysa ‘şeker de yiyebilmeliydi çocuklar’ analarıyla, babalarıyla. Bayramlıklarını
giyebilmeliydiler, büyüklerine gitmeliydiler. Gülebilmeliydiler...
Kaç kişiydiler?
Ne önemi var ki?
Sayılarla ‘hesaplaşmanın’ zamanı, ya da düşünmenin günü değil bu.
Bir zamanlar ‘bir’ demedik mi?
Sonra ‘iki, üç, dört...’
Her geçen gün katlanarak büyüyen karanlık yanımız dayanılmaz oldu.
Ayrı duruşlarımız, ayrı kuşkularımız, ayrı bakışlarımız...
Bir arada olup bilmek, konuşmak, anlamlaştırmak yerine; her gün yeni sayılara
alıştırılmak...
***
Şunun altını çizmeyelim mi?
Bu ülkenin insanı;
Küçüğübüyüğü,
Çocuğuyaşlısı,
Kadınıerkeği,
Köylüsükentlisi geçim derdiyle uğraştığınca terörle yıllardır içiçe yaşarken,
insanımızın bu denli özverili olmasına karşın, kan gölünde boğulma doruğuna
çıkmalarına karşın; ülkeyi yönetenler neyle uğraşıyorlar canlar aşkına?
İşsizliğe hangi önlemler alındı?
Terör konusunda hangi adımlar atıldı?
Yurdumuzu korumak için ‘memleketlerinden’ ayrılan gençlerimiz gözü yaşlı
analarca, babalarca, çocuklarca, yarlarca karşılanıyor...
Cinnet geçiren koca karısını, çocuklarını kurşunla doyuruyor!
Sığınmacı sorunu, ülke sorunlarını öteliyor!
Çocuklar kullanılıyor!
‘Hırsıza, talancıya, hayına, işbirlikçiye, yalancıya’ ödünde sınır tanınmıyor!
Biz bunları mı istiyoruz arkadaşım?
Hayır!
Bizi bunlara karşı birleştirecek, ayrı duruşlarımızı bitirecek, saracak kanayan yürek
bırakmayacak, bunun için uğraş verecek, çocuklara korkusuzca ‘şeker
yedirebilecek’ bir ‘yaşam’ istiyoruz.
‘Fırtratta var’ dinilerek uyutulan değil!