Ahmet Davutoğlu, başbakanlığı döneminde sığınmacılar için şöyle söylemişti:
‘Görevde olduğumuz sürece aç-açık kalmayacaksınız.’
Ülkede;
Esnaf işinden şikayetçi,
Öğrenci yaşananlardan mutsuz,
Çalışan ortamından güvensiz,
Üreten ürününe değer bulamayışından hoşnutsuz,
Kentli beton yığınlarına sıkışmışlıktan sessiz,
Yurttaş yaşadıklarından paranoya içerisinde…
Ancak…
Suriyeli sığınmacılar ‘aç-açık’ kalmayacak…
***
Duymayan kalmamıştır kanımca…
Yer yer bazı alanlarda sıkça duyuyorum;
Suriyelilere, verilmek üzere emekli maaşlarından kesintiler oluyormuş,
Süriyeli gençler, sınavsız üniversiteye kayıt yaptırıyormuş,
Adana’nın çeşitli yerlerinde işyeri açan sığınmacılar ‘kayıtsız’ çalışyormuş…
Bunlar doğru mu?
Bir yetkili çıkıp bunları yalanlamayınca, ‘mış,miş’ ile biten tümceler ‘doğru’ gibi…
***
Haftada bir yanına uğradığım işyeri sahibinin, her vardığımda anlattıklarından ‘olanlara’ ne denli kızgın olduğunu anlamama karşın, bir şey yapamayışının ‘ezikliğini’ taşıması beni de üzüyor!
Nasıl, diyorum.
Basbayağı, diyor!
Neden, diyorum.
Ah bir bilsem, diyor!
Yaptırımı olmalı bunun, dediğimde de anlatmaya başlıyor:
Bu işi otuzbeş yıldır yapıyorum. Vergimi ödüyorum, çalışanlarımın ssk’sını yatırıyorum. Birkaç yıl öncesine dek beş-altı çalışanım vardı. Şimdi iki! İşyerine koyacağım malzemelerin bedelini ödemeden devlete olan borcumu ödüyorum. Yanlış mı yapıyorum? Sığınmacılar geldi-geleli işler dibe vurdu! Nereden, nasıl aldıklarını bilmediğim malzemeleri bizden ucuza satıyorlar! El emeğini çok düşük tutuyorlar! Neden mi? Hiç birinin ne ssk’sı var, ne de vergi dairesine kayıtları. Ne kadar daha dayanacağım bilmiyorum. İşyerini kapatıp, mesleğim de olmasına karşın işsizler arasına karışacağım! Bundan kim kazançlı çıkacak? Devlet mi? Biz mi? Sığınmacılar mı? Apaçık ortada…
***
Duyduklarıma şaşırmalı mıyım, bilmiyorum…
Adana’nın neresine gitseniz sığınmacıları görüyorsunuz…
Özellikle Seyhan’da…
Siyasiler ‘yardım etmeyi sürdüreceğiz, aç-açık bırakmayacağız’ derken; bu ülkenin gerçek sahiplerine, iyi-kötü yazgısından etkilenen yurttaşına‘unutmuş’ mu yoksa?
Seyhan’da bazı sokaklara girdiğinizde, anlamadığınız dilde yazılı tabelalarla karşılaşmanız olası…
Kim bunlar,
Ellerini-kollarını, bu ülkenin insanlarından daha özgür sallamalarının ‘anlamı’ ne?
Gençlerine sınavsız üniversite,
Kayıtsızlık,
Emeklilerden kesinti…
Bu doğru mu?
Çocuklarımız dersanelerde yarıştırılırken, esnafımız zorluklar yaşıyorken, açlık sınırının yarısıyla emekliler yaşamını sürdürürken…
Bana mı soruyorsunuz;
Bu ülkenin bir yurttaşıysam, bu ülke için çırpınıyor-kaygılanıyorsam:
İstemiyorum…