“İktidarın” en çok yinelediği tümce “çalışanlarımızı, emeklilerimizi hiçbir dönemde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz!” olmuştur kanımca! Şu ana dek kimlerden duymadık ki? Sözde emekliler de, çalışanlar da aldıkları aylıktan hoşnut, üstelik “gül gibi” geçinip gidiyorlar! İstediklerini alabiliyorlar, istediklerini tüketebiliyorlar, kiralarını ödeyebiliyorlar, çocuklarının beslenme çantasını doldurabiliyorlar…
Sokaklar neden kaynıyor öyleyse, neden bazı sendikalar alanlara iniyor, neden patronlar çalışanlarının sendikalı olmasına karşı geliyorlar, sendikalı olmak isteyen çalışanlara neden kapıyı gösteriyorlar, gözdağı veriyorlar, işten çıkarıyorlar; bunların yanıtı var mı?
***
“İktidarın” dediği doğruysa, gerçekten çalışanlar enflasyon altında ezilmiyorsa; sokağa inen “emekçiler” yalan söylüyor demektir, bunun açıklaması var mı? Aslında bunu “bilmenin/ öğrenmenin” yolu oldukça kolay! Bir ay da değil, emekçiye verilen aylıkla “bir ay” değil, “ayın yarısına” dek yaşayabilecekler mi; bir denesinler!
***
Bugünlerde çok konuşuluyor… Birçok kentte “tanınmış/ bilinen” marketler, kebapçılar başta et olmak üzere, sucuğa/ tereyağa/ zeytin yağına/ peynire/ sosise, aklınıza gelebilecek “besin” ürünlerinde niteliği düşüren katkı ürünleri kullandıkları belirlendi! Hepsi de taşıdık/ bilindik işyerleri! Acaba bunun “baş nedeni”, çalışanın/ emeklinin “alım gücü” göz önünde tutularak “ürünü ucuzlaştırmak” için yapılan cingözlükler/ sahtekarlıklar olamaz mı?
Çalışan, emekli kilosu bin liraya et alamıyorsa, yedi/ sekizyüz liralık sucuk tüketme olanağı bulamamışsa, beşyüz liraya peynir alacak gücü yoksa… Cingözlerin, sahtekarların önüne sürülmüş olmuyorlar mı? Bir haberde “Türkiye’de yer alan ünlü bir restoran zincirinde 15 gün arayla yapılan 2 ayrı denetimde ürünlerinde ‘domuz eti’ kullanımı saptandı” deniyor! Tamam, tüketenlerin arasında “gücü yeten” de olabilir elbette; ancak “asıl” nedenin ülkedeki yoksulluk, açlık, alım gücü yetersizliği, enflasyona ezilmişlik, dargelirlinin daha ucuz ürün tüketmek zorunda olması değil mi? Kaçak içkiler, kaçak sigaralar “enflasyona ezdirmedik” çıkmazının bambaşka boyutu! Tüketenler bu yurdun yurttaşı!
***
“İktidar” bu yurdun yurttaşını tanımıyor, yaşadıklarını bilmiyor öyleyse! Ülkelerinden kaçan Suriyeli sığınmacıları biliyor, insanlık suçu işleyen İsrail’in zorda bıraktığı Filistinlileri/ Gazzelileri biliyor, yardıma gereksinen Somalileri biliyor, Afganlıları biliyor, ancak bu yurdun “açlıkla” sınanan çalışanın, emeklisinin “neler” yaşadığını bilmiyor!
Başkasını bilmiyorum ama, gerçekten bu yurdun yurttaşları çok yorgun, çok bitkin, çok acılı… Akşam evine ekmek, mevsimsel meyvelerden/ sebzelerden götüremeyen dargelirlilerin gözünün içine bakarak “çalışanlarımızı, emeklilerimizi hiçbir dönemde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diyebilmenin “pişkinliğini” düşünmekte zorlanıyorum! Bir “dünü” düşünebilmeyi deneseler, bir de “bugün” yaşananlarla karşılaştırsalar her şeyin “gün gibi” açık/ ortada olduğunu görecekler de; açıkça söylemek istemiyorlar, çünkü böyle beslenebiliyorlar! 0