İyi Parti Adana Milletvekili Ayyüce Taş, MHP Lideri Devlet Bahçeli’den MHP binalarından Alparslan Türkeş’in fotoğraflarının indirilmesini istemiş, “Bugün itibariyle MHP Genel Merkezi’nden Başbuğ Alparslan Türkeş’in resimlerini indirsinler” diye buyurmuşlar!..
İlahi Ayyüce Hanım!..
Başbuğ Alparslan Türkeş’in MHP Genel Merkezi’nden indirilmesinin en son isteyeceklerden birisiniz..
Alparslan Türkeş, sizin bedene babanız ama, MHP’lilerin Başbuğu, fikirlerinin babasıdır..
Başbuğ sözünü bile siz değil, Türkeş’in yoluna can veren MHP’liler ve ülkücüler kullanabilir..
Hem de bu çağrıyı yaparken, geçtiğimiz yapılan genel seçimlerde Adana’daki mensubu olddıuunuz neoliberal partinin seçim bürolarını Türkeş’in fotoğraflarıyla süslediğinin unuttunuz..
Oysa, mensubu olduğunun parti Türk milliyetçisi değil neoliberal bir partiydi..
Sabık genel başkanı tarafından defalarca merkez sağ partisi olduğu ifade edilmişti..
Şimdiki genel başkanı da merkez sağda boşluğu dolduracaklarını sürekli dile getiriyor..
O aman, öncelikle sizin İyi Parti milletvekili olarak, Türk milliyetçi hareketinin siyasal önderi olan Alparslan Türkeş’in flotoğraflarını kaldırmanın gerekmektedir..
Sizler Türkeş’in bedenen çocukları olabilirsiniz ama, MHP ve ülkücüler fikir babaları olan Alparslan Türkeş’e sizlerden daha bağlılar..
O MHP’liler ki, 12 Eylül öncesinde de, 12 Eylül zindanlarında da, 12 Eylül sonrası MÇP kurulurken de, MHP yeniden açılırken de sürekli Türkeş’in yanındaydıları..
12 Eylül mahkemelerinde Başbuğ Alparslan Türkeş mahkeme salonuna geldiğinde başlarında bekleyen jandarmaya karşın ayağa kalkıp işkenceleri göze alarak ayakta karşılayan, mahkeme heyetini de ayağa kalkmaya zorlayan yiğitlerdi..
Bedenen babası oldukları çocuklarının tutumuna da bir bakalım..
Öncelikle anneeniz hanımefendi, Türkeş beyin uçmağa varmasından sonra maşallah destek vermediği parti kalmamıştı. Bir tek MHP’ye destek vermemişti..
BBP’yi mi desteklemedi, DYP’li mi olmadı, Kemal Kılıçdaroğlu’na ve Meral Akşener’e mi destek vermedi..
Hiç birinin Türkeş’in fikirleri ile, Türk millityetçiliğiyle uzaktan yakından ilgileri yoktu..
BBP’ye verdiği destek daha can acıtıcıydı.. Zira destek verdiği kişi, Türkeş’i yarı yolda bırakmış, MHP’nin yarısını yanında götürmek iddiasıyla partisini kurmuştu..
Hanımefendi de, eşini yarı yolda bırakan zatın yanında olmuş, Türkeş’in partisi MHP’nin karşısında, Türkeş’e başkaldıran kişinin partisini desteklemişti.
Erkek kardeşiniz siyasal islamcı, bugün sizin eleştirdiğiniz AK Parti’den, siz neoliberal İyi Parti’den milletvekili olmadınız mı?..
İki kardeş olarak, tercihiniz ne denli bedenen babın olan Alparslan türkeş’in siyasal çizgisine uygundu?..
Halen mensubu olduğunuz partinin yeni genel başkanının 24 Eylül’de yaptığı konuşmadaki, “İyi Parti olarak biz ve şahsen ben Müsavat Dervişoğlu; 22 yıldan beri üzerinden silindir gibi geçilmiş merkez sağ siyaseti yeniden ayağa kaldırmak istiyoruz” sözünü, Başbuğ dediğiniz Alparslan Türkeş’in fikirleriyle nasıl örtüşüyorsunuz..
Gerçi, 23 Eylül’de x’den yaptığınız paylaşımda Müsavat Dervişoğlu’nun merkezde buluşma önerisini açık destek vermeniz, Türkeş çizgisinden ne denli uzak olduğunuzu kanıtlıyor aslında.
Mensubu olduğunuz parti, genel başkanını ifadesiyle, izleyeceğiniz siyasette Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı ve Alparslan Türkeş’i harmanlayıp bir çorba siyaset izleyeceğinizi ifade ediyor..
Üstekil bu ifadeye göre, mensubu olduğun parti, Türkeş’in sadece cesaretini örnek alacak, fikirlerini değil..
Merkez sağ partisi, neoliberal partide siyaset yaparken, odanıza ömrü sol siyasetler yanında sağ siyasetlerle de mücadeleyle geçen, 12 Eylül öncesinde sol ile olan kavga nedeniyle sağ ile olan kavgayı geçici olarak erteleyen Türkeş’in fotoğrafının örneğin meclisteki ve İyi Parti’deki odanızda asma hakkınız olabilir mi?..
Bence, eğer siyaset yaptığınız yerlerde varsa astığınız Alparslan Türkeş fotoğraflarını kaldırın, yerine merkez sağın önde gelen isimlerinin, örneğin Adnan Menderes’in Süleyman Demirel’in fotoğradlarını asın..
Sonra da Bahçeli’ye çağrı yapın…
Babalar ve kızları
Siyasette babalar ve oğulları” dek olmasa da zaman zaman babalar ve kızlarını da izliyoruz..
Günümüzde diikkati çeken iki baba ve kızı durumu var..
Türk sağındaki baba ve kızın durumu, baba ve kızın siyasette aynı biligi ve donanımda olmadığı bir baba kız siyasetçilere örnek olarak karşımızda duruyor..
Kürt siyasetindeki baba kız siyasetçileri ise baba ve kızın durumu siyasette aynı çizginin nasıl istikrarlı bir biçimde sürdürüleceğinin örneğini oluşturıor..
Bahsettiğim baba kız siyasetçiler DEM Parti Şırnak Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile babası merhum Orhan Doğan..
Orhan Doğan’ı 90’lı yıllarda HEP ve DEP’in milletvekili olarak tanımıştık..
Gerek Meclis konuşmalarında, gerek televizyon kanallarındaki tatışma programlarında nezaketi, bilgi, sşyasal ve kültüyel donanımıyla dikkati çeken bir siyasetçi/avukat idi.
Kamuoyunun dikkatini ise MHP Lidei Alparslan Türkeş ile katıldığı tartışma programında çekmişti.
Terörün zirve yaptıiı günlerde, Mehmet ali Birant’ın Show TV2deki programına Alparslan Türkeş Ankara’dan, Orhan Doğan İstanbul’dan canlı bağlantıyla katılmışlardı..
Orhan Doğan o zaman, kızı Ayşegül Doğan gibi DEP Şırnak Milletvekiliydi.
Tatışmanın gündemi, “PKK’nın saldırılarını neden DEP’liler kınamıyor”, “Güneydoğu sorunu nasıl çözülür?” gibi güncel konulardı..
Dikkatinizi çektiği gibi konular bugünkü konularla aynıydı..
Bugün DEM Partililer neden televizyona çıkarılmıyor diye tartışılırken, o zaman, koşulların daha ağır olduğu günlerde bir özel televizyon kanalında MHP Lideri Alparslan Türkeş ile DEP Milletvekili Orhan Doğan karşı karşıya gelip medeni bir biçimde konuşup tartışabiliyorlardı.
Sert tartışmaların yaşandığı programda, birbirlerine hakaret yoktu..
“Beyefendi”, “muhterem”, “sayın” kelimelerinin geçtiği, centilmenlik sınırlarının aşılmadığı bir tartışma yaşanmıştı.
Şimdilerde, farklı siyasal görüşlerdeki siyasetçilerin Türkeş ve Doğan gibi olgun biçimde tartışacaklarını hayal bile edemiyorum..
Beyefendi, sayın, muhterem gibi sözcükleri yerine herhalde hakaretler, küfürler havada uçuşurdu.
Orhan Doğan’ın o tartışmadaki konuşmaları, ne denli donanımlı olduğunu net biçimde göstermişti.
2007’de henüz elli bir yaşında yaşama veda eden Orhan Doğan’ı o tartışma programından sonra da ilgiyle izlemiştim..
Bilgi küpü, siyasette dik duran, hakkını arayan, Kürt hareketleri değin Türk milliyetçiliği de dahil olmak üzere Türkiye’deki diğer hareketleri de yakından tanıyan, dikkati çeken değerlendirmeler yapan bir olan ama, aynı zamanda karşısındakilere de saygıyı ihmal etmeyen naif bir kişiydi.
Son dönemlerde kızı Ayşegül Doğan, DEM Parti Şırnak milletvekili ve Parti Sözcüsü olarak babası Orhan Doğan’ın boşluğunu dolduruyor..
Ayşegül Doğan’ın konuşmaları, tıpkı babası gibi dopdolu, açıklayıcı konuşmalar oluyor..
Eleştirilerini yöneltirken de babası gibi nezaketi hiç elden bırakmıyor..
Çok fazla televizyon haberlerini izlemem ama, Ayşegül Doğan’ın açıklamalarını özellikle izlemeye çalışıyorum..
Siyasette Orhan Doğan- Ayşegül Doğan gibi bilgili, bir o değin de nezaketli babna kız/ baba oğul siyasetçilerin çoğalması en büyük dileğim..
Ayşegül Doğanları’ın sayısı çoğalırsa belki Alparslan Türkeş ile Orhan Doğan’ın tarışmaları gibi düzeyli, karşısındakine hakaretten kaçınan siyasettçilerin tartışmalarının yebniden izleme olanağımız olur..
Benimkisi de bir umut işte..
Olmayacak duaya amin diyorum diye düşünmüyorum, böyle düşünmemi önleyen de Ayşegül Doğan…