MHP, Türk siyasal tarihinde,1990’lı yıllardan bu yana en fazla operasyona, bölünme girişimlerine uğrayan belki de tek siyasal parti.
12 Eylül darbesinin ardından Muhafazakâr Parti, Milliyetçi Çalışma Partisi aşamalarından sonra yeniden Milliyetçi Hareket Partisi adını alan MHP, kendi adına kavuşunca yeniden büyüme sürecine girmişti.
İşte tam da o zamanlarda, 7 Temmuz 1992’de ilk büyük bölünme operasyonuyla karşı karşıya kalmıştı. Muhsin Yazıcıoğlu, “içinde bulunduğu partinin siyasî anlayışıyla uyuşamadığı" gerekçesiyle bazı arkadaşlarıyla birlikte MHP’den ayrılmış, BBP’yi kurmuştu..
O zamanlar İstanbul’da yaşayan biri olarak, BBP’yi kurmaya çalışan arkadaşların ikna için sık sık ziyaret ettiği biri olarak, konuşmalardan, MHP’nin yarısının Muhsin Yazıcıoğlu ile gideceğini dile getirdiklerini yakından biliyorum.. Gerçekten inanarak mı söylüyorlardı bilemem ama, iddiaları o yönde idi..
Tabii, hiçbir zaman bırakın yarısını, yüzde ikisini bile götürememişlerdi.
Dönemin MHP lideri Alparslan Türkeş’in gidenlere hiç üzülmemiş, kadrosunu yenileyerek yoluna devam etmişti.
Türkeş, 1977’de ayrılanlara karşı aynı tutumu sergilemişti..
Türkeş, 1965’lerde AP’den istifa ederek MHP’ye katılan, 1977 seçimlerinden önce de MHP’de Genel Sekreterlik görevi yapmış, Birinci Milliyetçi Cephe ve dördüncü Demirel hükümeti olarak bilinen otuz dokuzuncu hükümette MHP adına Devlet Bakanlığı görevini üstlenen 1965’lerde arkadaşı Mustafa Kemal Erkovan’ın istifasına da üzülmemişti.
1997’de Alparslan Türkeş’in uçmağa varmasıyla MHP Genel Başkanlığına gelen Devlet Bahçeli de, tıpkı Türkeş gibi partiden ayrılanların ardından üzülmemişti..
Bahçeli, Kasım 1998’de merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş’in partiden ayrılıp Aydınlık Türkiye Partisi’ni kurduğunda ve eski Kadın Kolları Genel Başkanı Halime Nuray Turcan, Oktay Öztürk, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu’nun da istifa edip ATP’nin yolunu tutuklarında da üzülmemişti.
Sonraki yıllarda, Ramiz Ongun gibi adların da MHP’den ayrıldıklarında da üzülmemişti..
Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, İsmail Ok, Meral Akşener MHP’den ihraç edilirken de üzülmemişti.
Müsavat Dervişoğlu, Mehmet Metanet Çulhaoğlu gibi siyasetçiler MHP’den ayrılıp İyi Parti’ye katılmalarına da üzülmemişti..
Cemal Enginyurt’u MHP’den ihraç edildiğinde de üzülmemişti..
Oldum olası, hem merhum Alparslan Türkeş’in hem Devlet Bahçeli beyin, MHP’den ayrılanların, en yakınındaki arkadaşları ve yoldaşları olsa da arkasından neden üzülmediklerinin kendi kendime hep sorgulamışımdır..
Cuma gününe dek, sorunun yanıtının bir türlü bulamamıştım..
Ne zaman, İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı konuşmada, İyi Parti’den ayrılanlarla ilgili sözlerinin okudum, sorumun yanıtı da o zaman buldum..
Dervişoğlu, İyi Parti’den ayrılanları “teferruat” olarak nitelendirmiş ve “Teferruat olanların gitmiş olduğundan dolayı bir üzüntümüz yoktu yoktur ve kalan arkadaşlarımızla mücadelemizi sürdüreceğiz. Siyaset, gidenlerle değil, kalanlarla yapılıyor” diye konuşmuş..
Türkeş ve Bahçeli’nin gidenlerin ardından neden üzülmediklerinin sorusunun yanıtı Müsavat Dervişoğlu’nun bu sözlerinde buldum..
Meğer, Türkeş ve Bahçeli de, gidenleri tıpkı Müsavat Dervişoğlu gibi teferruat olarak görüyorlarmış ve gitmelerine üzülmüyorlarmış..
Bahçeli de örneğin Müsavat Dervişoğlu’nu teferruat olarak gördüğü için üzülmemiş..
Yine, Dervişoğlu’nun dediği gibi, “siyaset gidenlerle değil, kalanlarla yapılır” demişler ve her gidişin ardından kadrolarının yenileyerek yollarına devam etmişler..
Müsavat Dervişoğlu’nun konuşmasının ayrılanlarla ilgili ifadesi benim içim çok açıklayıcı oldu, kafamdaki soru işaretlerinin dağıttı!..
**
Karalar’dan bir doğru atılım daha
Büyükşehir Belediye Başkanı gerek siyasal yaşamında, gerek belediye başkanlıklarında doğru zamanda doğru atılımlar yapan tutarlı bir siyasetçi..
Bu özelliği onu CHP’de gençlik kollarında başladığı siyasal yaşamında il başkanlığına, Seyhan Belediye Başkanlığına ardından da iki dönemdir Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşıdı..
Beş kez seçim kazanmakla övünen Aytaç Duran AP, ANAP, DYP, AK Parti, MHP ile seçimleri kazanırken, Zeydan Karalar, sadece CHP mensubu olarak gir5diği her seçimi kazandı..
Belleğim yanıltmıyorsa, bugüne değin girip de kazanamadığı seçim yok. Belediye Başkanlığı döneminde de genellikle doğru zamanda, doğru atılımlar yapıyor..
Bunun son örneğinin belediye otobüslerinin bakım onarım işin müteahhitten alarak belediye bünyesinde yapılması kararı oldu..
Aytaç Durak’ın ANAP’lı zamanından beri, Durak tarafından Özalizmin bir uygulaması olarak belediye otobüslerinin bakım ve onarım işi özelleştirilmişti.
Yine belleğim yanıltmıyorsa, uzun süre aynı yüklenici kişi belediye otobüslerinin bakım ve onarım işlerinin yapmıştı..
Başkanlar değişmiş ama, yüklenici beyefendi değişmemişti..
Yüklenici kişi ya da şirket görevinin tam olarak yerine getirmediği için belediye otobüslerinin sık sık arıza yaptığı, yolcuların araç değiştirmek zorunda kaldıkları yolundaki şikayetler de yoğunlaşmıştı..
Zeydan Karalar, otobüslerin bakım ve onarım işlerinin belediye bünyesine alarak, otobüsleri uzman personele teslim etmesi toplu taşıma ve Adana için doğru zamanda atılmış doğru bir atılım..
Karalar’ın kararıyla taşeronda çalışan uzman personel de Büyükşehir Belediyesi bünyesine alınarak bir anlamda iş garantisine de kavuşmuş olacak..
Sonuçtan hem Büyükşehir Belediyesi, hem belediye otobüslerinin kullanan yurttaşlar, hem belediye bünyesinde iş garantisine kavuşan uzman personel, Karalar’ın kararından karlı çıkacak..
Büyükşehir taşeron yükünden kurtulacak, otobüsler uzman kişilere daha düşük masrafla daha hızlı tamir ettirecek..
Yurttaş, bindiği araç yolda kalır endişesinden kurtulup, huzur içinde yolculuk edecek..
Bakım onarım personel yıllar sonra kavuştukları iş garantisi ve belediyenin elemanı olarak kafası daha rahat çalışacak, yaptığı bakım onarım işlerine yoğunlaşacak..
Adana ve Adanalılar için hayırlı bir karar alan Karalar’ı kutluyorum..