İP'liler ve iP'e destek verenler, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na ülkücülerden oy devşirmek için gazetecilik deyimiyle olmadık asparagas haberlere başvuruyorlar..
Ülkücüleri, bundan önce de defalarca denedikleri gibi yanıltmaya, ülkücülükle hiç ilgisi olyaman birine oy vermeye zorlamaya çalışıyorlar..
Daha önceki girişimleri neyse de, son girişimlerinin insancıl boyutu çok iyi irdelenmeli..
Efendim, önce Adana'dan başladıkları, sonra Türkiye geneline yaydıkları bir iddia var..
Güya, Ekrem imamoğlu'nun babası ülkücüymüş..
Hatta Adana Ülkü Ocakları'nda başkanlık ve yöneticilik yapmış..
İP'e oy devşirmeye çalışan bir dostum bana da aynı propagandayı yapınca, dillerine doladıkları adla, Ekrem İmamoğlu'nun babasının adının uyuşmadığını, bir yanlışlıkları olduğunu söyledim..
Keşke söylemeseymiş diyeceğim neredeyse….
Bu itirazımdan sonra Ekrem İmamoğlu'nun babası değil amcası olduğunu iddia etmeye başladılar..
İP'lilerin Ekrem İmamoğlu'na oy devşirmek için ortaya attıkları kişi şimdi hayatta değil..
Yani, İP'liler, ebedi aleme göçmüş, hayatta olmayan bir kişinin adını siyasal hesapları için kullanıyorlar..
Ölü üzerinden oy devşirmeye çalışıyorlar..
Ekrem İmamoğlu'nun önce babası, sonra amcası ilan ettikleri, Ülkü Ocakları'nda başkan ve yöneticilik yaptıklarını iddia ettikleri kişinin adı Ali Müdafa..
Ülkücülere atılan ipin içeriği şöyle:
"Ülkücüler neden İmamoğlu diyor?
Ahde vefa imandandır. Ülkücüler kardeştir. 1980 öncesi Çukurova Üniversitesinde öne çıkan ülkücü isim rahmetli Ali Müdafa İmamoğlu.. Ekrem İmamoğlu'nun amcasıdır. 1980 cuntasının işkencelerine dayanamayıp hasta olup rahmeti kavuşmuştur. Hasan İmamoğlu Ekrem İmamoğlu'nun babası, rahmetli başbuğun yoldaşıdır. Ülkücüler gerekeni yapacaktır.
Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes..
Ey kahbe rüzgar, artık ne yandan esersen es.."
Bu ve benzeri bir kaç propaganda ifadeleriyle Ülkücüleri Ekrem İmamoğlu'na kanalize etmeye çalışıyorlar..
İP'lilerin algı operasyonundaki tek doğru, Ali Müdafa'nın 1980'den önce Çukurova Üniversite Ziraat Fakültesi'nde öğrenci olduğuudur..
Ocak başkanlığı ya da yöneticiliği asla yapmamıştır..
O dönemleri yaşayanlar bilir; okullara, ülkücüler toplu, devrimciler toplu halde giderlerdi..
Aali Müdafa da ülkücü grupla okula gidip gelen ancak, okulda ülkücülerin liderleri olarak öne çıkmış bir kişi değildi..
Ama ülkücüydü..
Bu arada unutmadan, Ali Müdafa, Adana'da okurken soyadı İmamoğlu değil, "Müdafa" idi..
Kumarhaneler kralının şiiriyle ülkücülere kandırmaya çalışanlar, anlaşıldığı kadarıyla Ali Müdafa'nın neden ve nasıl öldüğünü de bilmiyorlar..
Ali Müdafa'ya saygımızından dolayı buradan yazmayayım ama, isterlerse neden ve nasıl öldüğünü kendilerine anlatabiliriz..
Üstelik, Ali Müdafa'nın hayatta olmadığı için adı üzerinden oy devşirmeye çalışanlara yanıt verecek hali de yok..
Eminim ki, Ali Müdafa hayatta olsa, bugün adını kullananlara Rizespor Başkanının Galatasaray maçında hakemlere gösterdiği tepkiden daha ağırını gösterirdi..
Bazılarının siyasal hırsla geldikleri nokta çok hazin..
Bir ölünün üzerinden oy devşirmeyi ahrde vefa olarak görmeleri, nasıl bir ruh haline ve ne denli ülkücülükten uzaklaştıklarını gösteriyor..
Hem ülkücüler kardeş diyorlar, hem ülkücüleri yalan yanlış bilgilerle kandırıp CHP'nin kuyruğuna takmak istiyorlar…
Türk milliyetçilerinin, hayatta olmayan bir ülkücünün adından solcu mu yoksa neliberal mi olduğu bilinmeyen bir siyasetçiye oy devşirmeye çalışan ülkücü görünümlü neliberalleri ibretle izlediklerini ve her eski ülkücüyüm diyene inanmaları gerektiğini anladıklarını düşünüyorum..