Adana’nın dört bir yanı CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un yeni yıl afişleriyle donatılmış durumda..
Kimilerine gör söz konusu afişler Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar tarafından toplatılmış..
Eğer toplanmış hali buysa toplanmamış hali nasıldı acaba?..
Burhanettin Bulut, Adana’nın dört bir yanını donattığı afişleri gökyüzüne filan mı astırmıştı..
Çünkü kenti sarmalayan afişlere bakarsanız her yerde Bulut’un afişleri var..
Neyse olayın o kısmını bırakıp, afiş olayına dönelim..
Sayın Burhanettin Bulut yirmi yedi ve yirmi sekizinci dönem milletvekili olarak parlamentoda görev yapıyor..
Yani iki dönemdir Adana Milletvekili..
Yedi yıla yakın süredir Adana’yı Meclis’te temsil ediyor..
Yedi yıllık sürede, Burhanettin Bulut’un Adana’da bu denli yoğunlukta afiş astırdığını hiç görmedim..
2024’de Burhanettin Bulut ve Adana açısından değişen tek şey, olağanüstü kurultaydan sonra mevcut milletvekilliği görevinin yanına Genel Başkan Yardımcısı unvanını eklemesi oldu..
Demek ki, Genel Başkan Yardımcılığı, Burhanettin Bulut için reklam açısından bir çıkış noktası olmuş.
Nasrettin Hoca’nın malım kürkü vardı, Hoca açısında fark yaratan..
Burhanettin Bulut’un fark yaratan kürkü de Genel Başkan Yardımcılığı olmuş.
İnsan, bu denli yoğun afişleme görünce, bir şarkıdaki gibi, “daha önce nerelerdeydiniz” demek geliyor..
**
Afiş üzerinden Karalar’a saldırmak
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un Adana’yı baştan aşağı donattığı yeni yıl afişleri, aynı zaman bazı çevreler tarafından Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a saldırı için bir fırsat oldu..
Kimlerine göre, Karalar, Bulut’un afişlerini önce toplattı, sonra geri adım atarak yeniden astırdı..
Dikkatli gözler mutlaka farkına varmıştır..
Asıldığı andan itibaren Bulut’un afişleri yerli yerinde duruyor..
Bez afişler, billboardlar Bulut’un afişleri ile dolu..
Karalar’ın afişleri toplattığı yaymak isteyenlere göre, konu CHP içerisindeki hizip ya da sol terminolojiyle söylesek fraksiyon kavgasının gösteriyor..
Bu savı dillendirenlerin, eğer siyasal bir hesapla hareket etmiyorlarsa, Zeydan Karalar’ı hiç tanımadıklarının ortaya koyuyorlar..
Zeydan Karalar’ı 1977’lerde CHP Gençlik Kolları döneminden beri tanıyorum.
Yani kırk yedi yıldır sayın Karalar’ı tanırım..
Yanlış anlaşılmasın, Karalar ile ideolojik ve siyasal hiçbir bağım olmadı..
O CHP Gençlik kollarındayken ben Sultan Galiyevci çizgide bir genç olarak MHP’ye ve Ülkü Ocakları’na yakın dururdum..
Ama, benim öz ağabeyim olarak gördüğüm, o dönemler Yeni Adana Gazetesi’nde de yazı işler müdürüm (o zamanlar ben de Yeni Adana’da muhabirdim) olan Oğuz Baytok da CHP Gençlik Kollarındaydı..
O nedenle, CHP’nin ve CHP Gençlik Kollarının çalışmalarını yakından bilirdim.
Yüz yüze görüşme derseniz ya iki ya üçtür..
Seyhan ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemini kapsayan on yıl dokuz aylık sürede tek yüz yüze görüşmem 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra makamında yaptığım hayırlı olsun ziyaretidir.
12 Eylül sonrasında insanlar sağa sola savrulurken, Zeydan Karalar, CHP çizgisinden hiç ayrılmadı..
Ne gençlik kolları döneminde, ne 12 Eylül darbesi sonrasında CHP İl Başkanı, Seyhan Belediye Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaparken bırakın parti içindeki grupları, başka partilerin mensuplarına karşı bir zorluk çıkarmamış, engellemeye kalkmış, hatta, il başkanlığı döneminde kendisine karşı haciz kumpası kuranlara bile hoşgörüyle yaklaşmış, yaptıklarını yüzlerine vurmaktan kaçınmış, kucaklamış bir kişidir..
Bu anlayışta olan ve hoşgörüsünü her ortamda göstermiş Karalar’ın kendi partisinin gelen başkan yardımcısına başka bir ekip içerisinde diye tavır alması, afişlerinin toplatması mümkün değil.
Birileri, Bulut’un afişlerinin üzerinden CHP içerisinde bir kavga başlatmaya, Karalar’a vurmak için bulanık suda balık avlamaya çalışıyorlar..
**
Biraz geç kaldınız!
DSİ Altıncı Bölge Müdürlüğü, binlerce balığın oksijensizlikten telef olmasından sonra insafa gelmiş ve Seyhan Nehrine balıklara can suyu olsun diye su bırakmış..
Belli ki, olayın medyada gündem olması üzerine panik ve telaşla su bırakmaya karar vermişler..
Sonra da “bakın biz balıklar yaşasın diye su bıraktık” diyecekler, balık katliamının sorumluluğundan kurtulacaklar..
DSİ Altıncı Bölge Müdürlüğü can suyu için biraz geç kalmadı mı dersiniz..
Bakın, aylardır Seyhan Nehrine su bırakılmadı..
Nehirdeki küçük küçük meydana gelen göletlerde balıklar ve diğer mikro organizmalar yaşama tutunmaya çalıştılar..
Suyun çekildiği alanlarda güneşle birlikte yosunlar Seyhan Nehrini renklendirmişti..
Seyhan Nehrinin yosunlarla kaplanması sosyal medyada yer alınca DSİ apar topar iş makineleri nehre indirmiş, balıkların ve mikroorganizmaların yaşam alanı ve besin kaynağı olan yosunları ortadan kaldırmış, yok etmiş geriye kumlarla kaplı bir nehir yatağı bırakmışlardı..
Valilik öncülüğünde düzenlendiği için olacak Lezzet Festivali günlerinde, köprü yapımım gerekçesiyle su kesildiği yolundaki gerekçe bir kenara itilmiş, Demiryollarının köprü inşaatı falan düşünülmeden olması gereken gibi bol bol su verilmişti..
Lezzet Festivalinin bitmesinin ardından, DSİ yöneticileri balık ve mikroorganizmaları hiş düşünmediklerini belgeleyerek, suları yeniden kestiler ve o suyu kesme binlerce balığın telef olmasına neden oldu..
Aslında telef oldu tanımlaması olayı tam karşılamıyor, olayı anlatan tek söz ancak balık katliamı olurdu.
Bir köprü için su kesilir mi diye DSİ ve TCDD yöneticilerine sormak gerekiyor..
Siz köprü yapacaksınız diye nehrin florası değişmek zorunda mı?..
Teknolojinin bu denli ilerlediği, yüzlerce metre derinliklerdeki denizlerde suların içinde bile temellerin atıldığı, o temellerin üzerinde köprülerin, otoyollarının, gökdelenlerin yükseldiği bir çağda, birkaç metrelik temel üzerinde yükselecek köprü için koskoca Seyhan Nehrinin susuz bırakmak, balık katliamına yol açmak, mikro organizmaları yok etmek nasıl bir anlayışın ürünü olabilir..
Demiryolları yöneticileri çağdaş mimari ve yapım tekniklerine, inşaat teknolojilerine bu denli mi uzaklar ki, çağı ve teknolojiyi geriden takip edip, geçerliliği kalmamış tekniklerle köprü yapmaya çalışıyor ve onu da beceremiyorlar ve aylardır bir köprüyü tamamlayamıyorlar..
Çağdışı anlayışla köprü yapmaya çalışan Demiryolları gibi, Devlet Su İşleri yöneticileri de çağdışı bir anlayışla tüm canlıların yaşama hakkının yasalarla güvence alındığını dikkate almayarak balık katliamına yol açıyorlar..
Demiryolları’nın yılan hikayesi gibi yapımı uzadıkça uzayan köprüsü de, Devlet Su İşleri’nin hem Seyhan Nehrine aylardır su vermemesi, hem yetki sahasında bulunan Yaşar Kemal Parkı’nda spor sahası için ağaç katliamına sessiz kalması, onay vermesi de adli ve idari soruşturma gereken durumlardır..
TCDD Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Orman Bakanlığı teftiş kurulları başkanlığı ile Devlet Denetleme Kurulu’nun acilen müfettiş göndererek, köprü inşaatının, nehrin suyunun ve ağaçların kesilmesini soruşturmaları gerekiyor.
**
Anketler moral aşılama yöntemi oldu
Araştırma şirketleri her ay bir iki kez kendilerine göre anket sonuçları açıklıyorlar..
Bu Pazar seçim olsa diyerek sordukları bin – bin beş yüz kişi üzerinden partilerin olası oy oranlarının ilan ediyorlar..
Bu tür anketi yapan firmaların çoğunun bundan önceki seçimlerde açıkladıkları anketlerde seçim sonuçlarının anından bile geçmediklerinin belirterek anketleri şöyle bir değerlendirelim..
Hemen hemen tüm anket firmaların birkaç aydır yayınladıkları anket sonuçlarında ortak bazı sonuçlar var..
Ortak sonuçlar, birinci parti konumunun CHP ile AK Parti arasında sürekli el değiştiği; bir ankette örneğin CHP’nin bir kaç puan farkla birinci, sonrasında yapılan diğer ankette bu kez AK Parti’nin birkaç puan farklı CHP’nin önünde çıkması, MHP ve DEM Parti’nin yüzde 9-11 arasında değişkenlik göstermesi, Zafer Partisinin yüzde 5, Yeniden Refah’ın yüzde 4- 5, İyi Parti’nin yüzde 4- 4.3 oy oranlarında görünmeleri olarak beliriyor..
Anketler çöküşünü sürdüğünün gösterince de, İyi Parti kuruluşundan bu yana yaptığı gibi, partinin oy oranının barajın üstünde gösteren anketlere sarılmakta buldu..
Anımsarsanız, İyi parti kurulduğunda başta Merak Akşener olmak üzere İyi Parti kurmayları, anket sonuçları yayınlayıp oylarının yüzde 16-20 bandında olduğunu, iktidara yürüdükleri algısını hem kamuoyuna hem parti tabanına aşılamaya çalışmıştı..
Hem de öyle böyle değil, aylarca aynı propagandayı yapmışlar, o zamanda oylarının yüzde 8- 92larda olduğunu yazmıştık. Ama İyi Parti’ye göre biz doğru söylemiyorduk, onlar yüzde yirmilerde oy alıyorlardı..
Tabii, bir de MHP’yi yüzde ikilerde gösteriyorlardı.
Sonunda seçimler geldi çattığında, algı çökmüş gerçek ortaya çıkmıştı.
İyi Parti yüzde dokuzda kalırken, Meral Akşener partisi kadar bile oy alamamıştı..
Sonrasında aynı algı operasyonu CHP medyasının desteğiyle sürmüştü..
O algı da önce 2023’te milletvekili genel seçimleri, 2024’de yerel seçimlerle çökmüş, algıların kraliçesi genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı..
Genel başkan ve yönetim değişti ama, anketle algı yaratma sevdası değişmedi..
İyi Parti şimdilerde de bir ankete göre yüzde 8.3 oy oranıyla beşinci sırada olduğu algısının yayarak parti tabanına moral vermeye ve tabanını partide tutmaya çalışmakta.
Bu kez MHP’yi yüzde 9, DEM Parti’yi yüzde 8.5’lerde göstererek bu iki partinin önünde olduğu algısından vazgeçmiş, onların yerine hedefine Zafer Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Anahtar Parti’yi almış görünüyor..
Tüm anketlerde yüzde 5’in üstünde görünen Zafer Partisi’nin yüzde 3.5, tüm anketlerde yüzde 4.5 ile 5.5 arasında görünen Yeniden Refah’ı yüzde 2.2 ve İyi Parti’den ayrılan Yavuz Ağıralioğlu’nun kurduğu ve tüm anketlerde yüzde 1.5 oy oranında görünen Anahtar Parti’yi anketlerde hiç göstermiyor.
İyi Partililere yazık..
Algı anketlerine inanıp ilk seçimlerde bir kez daha hüsrana uğrayacaklar..