Gazetemizin okurları anımsayacaklardır: 9 Mayıs tarihli gazetemizin manşetinde Adana Büyükşehir Belediyesi işçilerinin greve gideceği haberi yer almıştı.
Büyükşehir’de yetkili sendika olan DİSK/Genel İş Sendikası, toplu iş sözleşmesi anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine, grev kararının uyuşmazlık tutanağıyla birlikte DİSK/Genel İş Genel Merkezi’ne iletmişti.
Genel İş Sendikası Genel Merkezi’nin onaylamasının ardından grev kararı Adana Şubesi tarafından uygulanmaya başlanacaktı..
Aradan geçen yaklaşık bir aya karşın, DİSK/Genel Merkezi’nden beklenen grev kararı çıkmadı..
Gelen bilgiler, DİSK/ Genel İş Sendikası Genel Merkezi, Adana’da DİSK’in adına belki de ilk olan bir karar aldı ve grev yerine Yüksek Hakem Kurulu’na gitti..
DİSK/ Genel İş Genel Merkezi’nin bu tutumu Büyükşehir çalışanları değin, tüm çalışma dünyasında şaşkınlıkla karşılandı..
Emekçiler, DİSK/ Genel İş’in grev kararı alma yerine Yüksek Hakem Kurulu’na gitmeyi yeğlemesinin “ipe un sermek” olarak nitelendiriyorlar..
Hatta daha ileri giderek, DİSK’in kuruluşundan beri Türk-İş’e yönelttiği “sarı sendika”ya dönüştüğünü ileri sürenler bile çıkıyor..
DİSK Genel İş Adana Şubesi yöneticilerinin, grev kararının neden alınmadığını, neden yüksek hakem kuruluna gidildiğini soran Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına, “üyelerimize sorduk, onların isteği üzerine grev kararı almadık” şeklinde ifadelerde bulundukları söyleniyor..
Konuştuğumuz, daha önce haber yapmamız nedeniyle bizlere ulaşan Büyükşehir çalışanları ise, sendikanın kendilerine bu konuda hiç bir şey sormadığını belirtiyorlar..
“İşçilere sorduk, öyle yüksek hakem kuruluna gitme kararı aldık” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ifade ediyorlar..
İşçilerini sabırsızlıkla beklediği grev kararını hayata geçirmek yerine, yüksek hakem kuruluna göndererek süreci uzatma, işçilerin dediği gibi sözcüğün tam anlamıyla ipe un sermektir..
DİSK/ Genel İş, bu kararıyla, bundan sonra başta Belediye-İş olmak üzere Türk-İş ve bağlı sendikalarını, işçi haklarının savunmamakla suçlama, sarı sendika olarak nitelendirme hakkının da yitirmiş bulunmaktadır..
Çünkü, Türk-İş/ Belediye İş’in Hüseyin Sözlü’nün ilk yılında uyguladığı grev yerine yüksek hakem kurulu gitme kararını, DİSK/ Genel İş olarak, Belediye-İş’ten yaklaşık beş yıl sonra uygularak, bir anlamda Türk-İş/Belediye İş’in o zamanlar eleştirlen kararını doğrulamış bulunmaktadır.
Belediye-İş’le aynı çizgiye gelmiştir..
Mısır piramitleri hakkında
Nasıl yapıldıkları hala çözülemeyen Mısır piramitleri ile ilgili olarak, tüm dünyada yanlış bir algı var:
Hemen herkes, piramitlerin gömüt (mezar) olarak değerlendiriyor..
Gerçekten öyle mi?..
Piramitlerin içinde hiç mumya bulunmadı.. Piramitlerde bulunduğu sanılan tüm mumyalar “Krallar Vadisinde” bulundular.
Yapımları ile ilgili olarak, yirmi tonluk granit blokların ahşap rampalarla yerlerine konduğu iddia edilir. Fakat, henüz hiç bir arkeolog yirmi tonluk bloklarını bu denli hassasiyetle kesilmiş olmalarına da, ahşap rampalarla taşındıklarına da bir kanıt ortaya süremediler.
Diyelim ki, birilerinin söylediği gibi ahşap rampalar kullanıldı..
Piramitlerde kullanılan 2.3 milyon dev taş bloklarını taşımak için ahşap rampaların yapımında kullanılacak odunları elde etmek için koca bir ormanı kesmeniz gerekiyor..
Kesilen devasa ormanın ve ahşap rampaların kanıtları bugüne kadar nerede?..
Ayrıca, 2.3 milyon taşı çıkarmak, kesmek ve kaldırmak için kaç tane “köle” ya da işçi lazım, hiç hesap ettiniz mi?..
Aşırı hassasiyetle kesme işi insan eliyle değil ancak lazerle mümkün olabilir. Lazeri ve lazeri kullanarak tonlarca taşı kesip kaldırabilecek insanları nereden buldular.. O dönemle Mısır’ın nüfusu ne kadardı?..
İnşaatçıların “taker” hakkında hiç bir şey bilmedikleri varsayılan dört bin yıl önce tüm piramitleri kuzeye bakacak biçimde nasıl ve hangi bilgiyle konumlandırdılar?..
Modern mimarların tüm modern teknolojiyle asla başaramadıkları taşların yerleştirilme açıları nasıl becermişlerdi..
Yapılan incelemeler, piramitlerin aslında söylenen tarihten daha eski olduklarının gösteriyor..
Piramitler on iki bin yıldan daha eski yapılar..
Büyük olasılıkla, Ortadoğu kökenli üç dinin Gılgameş Destanı’ndan apardıkları ve “tufan” diye adlandırdığı büyük selden önce inşa edilmişlerdir.
Piramitlerin birilerinin söylediği gibi uzaylılar tarafından yapıldığını iddia etmiyorum..
Atalarımızın bir lafı var.:“Dünya yedi kez yıkıldı, yedi kez yeniden kuruldu” diye..
Her yıkılışta ulaşılan uygarlık düzeyleri ve teknolojiler yok olmuş, insanlık her defasında yeniden sıfırdan başlamış olmalı..
Bu bakış açısından bakınca, piramitlerin yapıldığı dönemin gelişmiş teknolojisiyle inşa edildiklerini söyleyebiliriz..
Her yıkımın doğal sonucu olarak, o zamanki ileri teknolojiler de, uygarlıkları da yok oldu, belleklerden silindi..
Her yeniden kurulmada, öncesinin belleklerden silinen teknolojisine insanlık sıfırdan başladığı araştırmalarla yeniden ulaşmıştı..
Bıu kez de öyle olacak.
Zamanı geldiğinde insanlık, piramitleri inşa ettiren teknolojiyi yeniden bulacak..
Emperyalizm yalanlarına devam ediyor
Küresel emperyalizm, emperyal politikalarını sürdürmek için yalanlarına tam gaz devam ediyor..
Pandemi dedikleri küresel plandemide olduğu gibi küresel yalanlarına bilimi alet ediyor..
İddialarını sahte bilimsel raporlarla bilimsel olarak bizlere yutturmak istiyor..
Sahte pandeminin ortalarında, küresel emperyalizminin dünyayı soymak için yeni oyunun küresel ısınma ve iklim değişikliği/ karbon ayak izi olacağını defalarca yazmıştım..
Sahte pandeminin inandırıcılığı düşünce de zaman geçirmeden küresel ısınma oyununu devreye aldılar..
Ülkemizde Türkçe düşündüğü iddiasındaki gazete gibi, dünyada hemen her ülkede, sahte bilimsel raporlarının gerçek gibi yayımlayacak ve halka korku salacak yayın yapacak yandaşlar buluyorlar..
Son servis edilen sahte bilimsel çalışmaya göre, “Küresel ısınma alarm veriyor! En yüksek seviyede...” imiş!
Küresel emperyalizmin göbeğindeki ülkelerden İngiltere’deki Leeds Üniversitesi tarafından hazırlanan “Küresel İklim Değişikliği Göstergeleri (IGCC) raporu” öyle diyormuş..
Raporun bilimselliğini artırmak için elliden fazla bilim insanınca katkı sağladığı ve Earth System Science Data (ESSD) dergisinde yayımlanığığ bilgisi de özellikle vurgulanmış..
Türkçe düşünen! gazetenin haberine göre, bilim insanları, insan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel ısınma oranının her on yılda 0,26 derece artış oranına ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğunu ve benzeri görülmemiş bir hızda arttığını saptamış..
Leeds Üniversitesi Priestley İklim Geleceği Merkezi Direktörü ve IGCC Projesi Koordinatörü Piers Forster, rapora ilişkin değerlendirmesinde, insan faaliyetlerinin neden olduğu küresel ısınma oranının geçen yıl da artmaya devam ettiğini belirterek, “Küresel sıcaklıklar hala yanlış yönde ve her zamankinden daha hızlı ilerliyor” uyarısında bulunmuş..
Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların tüm sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde yetmişini oluşturduğunu dile getiren Forster, “Bu emisyonlar, iklim değişikliğinin başlıca nedeni, ancak çimento üretimi, tarım ve ormansızlaşmadan kaynaklanan diğer kirlilik kaynakları da ısınmaya neden oluyor. Sera gazı emisyonlarını net sıfıra doğru hızla azaltmak, nihayetinde yaşayacağımız küresel ısınma seviyesini sınırlayacaktır. Aynı zamanda daha dirençli toplumlar inşa etmemiz gerekiyor. Dünyanın 2023’te gördüğü orman yangınları, kuraklık, sel ve sıcak hava dalgalarının yol açtığı yıkım, yeni normal haline gelmemeli” demiş..
Forster’e göre ormansızlaşma iklim değişikliğinin nedenlerinden biri..
Çok yalan söyleyince, önce söyledikleri yalanları unutuyorlar.. Halbuki, bunların ağababası, küresel ısınma, iklim değişikliği, karbon salınımının azaltılması oyunun başrol oyuncusu Bill Gates, daha bir kaç yıl önce, hayvanların çıkardıkları gazları, ekilen bitki ve sebzeleri, ormanları karbon salınımı artırmaktan sorumlu tutmuştu.. İnsanları yapay et yemeye, ağaç ve bitkileri ekip dikmekten vaçgeçmeleri gerektiğini buyurmuştu!..
Haberi yayımlayan Türkçe düşünen gazete ile bilimsel raporu hazırlayan bilim insanları, karbonun insanlık ve dünya için yaşam demek olduğunu, insan vücudunun yüzde onüçünün karbondan oluştuğunu, tüm canlıların karbon kardeşi olduğunu nedense hiç ağızlarına almıyolar..
İnsanını karbon salınımım sıfırlayarak, kendini yok etmesini istiyorlar…
Leeds Üniversitesi, elliden fazla bilim insanı dünyanın kuruluşundan bu yana, hem de bugünkü sanayileşmeinin olmadığı, avcı toplayıcı dönemler dahil kaç kez küresel ısınma yaşadığını, dünyanı kaç kez karbonla kaplandığını konularını ele alan bilimsel çalışmalar yapmalarını ve raporlamalarını bekliyoruz..
Küresel ısınma ve soğumanın da, tıpkı gece gündüz gibi; yaz kış gibi birbirini takip eden döngü olduğunu, bu döngünün engellenemeyeceğini saklayıp, düzmece raporları bilimsel çalışma olarak yutturmaya çalışmaktan vazgeçin..
Çünkü, küresel oyunlarının artık kimse yutmuyor..
Bilimsel çalışmaların emperyalizmin talimatıtla hazırlanmış sipariş yazılar olduğunu herkes biliyor…