CHP'liler son zamanlarda DSP'ye geçen ve oradan aday olan eski CHP'liler ile DSP yönetimine çok kızgınlar..
DSP'ye ve adaylara yönelik eleştirileri, "AKP'nin değirmenine su taşımak"tan başlayıp, "hainler"e kadar uzanıyor..
Ancak, çoğunlukla hakarete varan eleştirilerini kendi sosyal medya hesaplarından çok, DSP'lilerin yaptığı paylaşımların altına yapmaları dikkat çekici..
Bazı CHP'lilere göre bütün suç DSP yöneticilerinde ve o partide giden CHP'lilerde..
CHP yönetimlerinin bu geçişlerde suçu olup olmadığını hiç sorgulamıyorlar..
DSP'yi yerden yere vuranlara göre, CHP yönetimleri, uygulamalarıya adeta ak kaşık olmalılar..
CHP'den DSP'ye gidenleri koltuk uğruna gittiklerini iddia ediyorlar ve ihanetle itham ediyorlar..
İşin ilginci, DSP'ye gidenlere hakaretler yağdıran CHP'liler, İP'e gidenlerin ve 31 Mart seçimlerine CHP listelerinden seçime girecek olan İP'lilerin de DSP'ye gidenlerle aynı konumda olduklarını akıllarına bile getirmiyorlar; üstelik demokrasi kahramanı ilan ediyorlar..
Büyükşehir'de, Seyhan'da, Çukurova'da olası bir kayıptan da DSP'nin ve adaylarının sorumlu olacağını dile getiriyorlar..
Daha önceleri önermiştim ama yine öneriyorum..
DSP'ye ve adaylarına kızan CHP'liler, onlara kızmadan önce, kendi partilerinin yöneticilerinin yaptıklarını bir masaya yatırsınlar..
Sağcı İP'e kuruluşundan beri verilen ödünleri bir düşünsünler..
31 Mart seçimlerinde listelerde CHP'den çok İP'lilerden oluşturulduğunu dikkate alsınlar..
Sarıçam'da CHP yönetiminin CHP tabanını, sosyal demokratları, İP'in "ülkücü" adayına oy vermeye zorladığını değerlendirsinler...
Sonrada DSP'ye mi, yoksa CHP'ye mi kızmaları gerektiğine karar versinler…
****************
Tavşanlık DP'ye yakışmadı
Demokrat Parti için 31 Mart seçimleri ayağa kalkmak için büyük bir fırsattı..
Marmaris, Bodrum, İmamoğlu gibi yerlerde gösterdiği adaylar, Demokrat Parti yönetiminin de aynı düşündüğünü, seçimleri yeniden diriliş için bir fırsat olarak gördüğünü gösteriyordu..
Bir kaç yer dışında zayıf adaylarla çıkması bile, o nedenle siyasal çevrelerde olumlu karşılanmıştı..
Ancak, seçim kargaşasında olağanüstü kurultayı toplayıp koltuğunu garantiye alan Gültekin Uysal'ın ani bir manevrayla partisini 31 Mart 2019 seçimlerinin tavşan partisi konumuna getirmesi hem Demokrat Partililer arasında hem siyasal çevrelerde şaşkınlıkla karşılandı..
Bir anlamda Gültekin Uysal, başında bulunduğu DP'nin ayağına kurşun sıktı..
Mersin'de tavşan parti olma, tavşan aday çıkarma Demokrat Parti'ye gelecek açısından da büyük darbe indirdi..
Mersin'deki tavşan partilik, seçime asıldığı yerlerde de DP'nin karşısına çıkacak; zafer beklediği yerlerde ciddi oy kaybına yol açacaktır..
Önceki gün İstanbul'da sohbet ettiğim DP'li dostumun söylediği gibi, tavşan partilik Demokrat Parti'ye yakışmadı..
Seçimden sonra keşke yapmasaydık denilecek bir gelişmeye imza atılmasaydı…