Cumartesi günü Cumhur İttifakı'nın İstasyon Meydanı'nda aday tanıtım toplantısı vardı..
Bir gazeteci olarak İstasyon Meydanı'na gittim..
Miting, bir çok genel başkanı kıskandıracak denli kalabalıktı..
Sanırım, alanı doldurama endişesi bir ara egemen olmuş, bunun sonucunda platforma yanlış yere kurulmuştu..
Biraz daraltılmıştı açıkçası..
Ancak, alanı dolduranları görünce, o düzenlemeyi yapanlar eminim çok pişman olmuşlardır..
Neyse biz gelelim bazı gazeteci dostlarımıza…
Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlara, yazdıkları yazılara bakarsanız bazı dostlarımız ellerinde birer mitingölçerle alanı dolaşmışlar..
Birisi çıkmış, tam 100 bin kişi katıldı diyerek net bir sayı veriyordu..
Bir başkası, programın gecikmesi nedeniyle 50 bin kişinin tanıtımı beklemeden aladan ayrıldığını yazıyordu..
Eee, bunları okuyunca benim de aklıma bu arkadaşlarımızın ellerinde birer mitingölçer alarak sayım yaptkıları, gireni çıkanı tek tek belirledikleri geldi..
Biri bir tarafa durmuş, girenleri mitingölçerle saymış..
Diğeri başka bir taraftan çıkanı tek tek saymış..
Ortaya da 100 bin 50 bin gibi net rakamları koyuvermişler!…
***************
Adı basın otobüsüydü ama…
Cumhur İttifakı'nın aday tanıtım toplantısında bir otobüs sözde biz basın mensuplarına ayrılmıştı..
Otobüsün üstüne çıkıp rahatça çekim yapacaktık..
Otobüsün üstüne çıkana kadar ben de öyle sanıyordum..
Ama, yukarı çıkınca gördüm ki, otobüsün üzerinde gazetecilerden başka herkes vardı..
Kafasına "Ülkücü Asena" bandasını takan (Ülkücü olmayan asena nasıl oluyorsa artık) genç kızlar ön sıraları kapmışlar bir taraftan bozkurt işareti yapıyorlar, diğer taraftar atılan sloganlara eşlik ediyorlardı..
Başta üzerine kuvvay-ı milliye kıyafeti giymiş ama yaşı gereği kuvvacı olma olasılığı hiç mi hiç olmayan bir kişi olmak üzere bazıları da otobüsün üstünü işgal etmiş bayrak sallıyorlardı..
İçlerinde maaile gelenler de vardı..
Baktım, biz gazetecilere yer kalmamış, ortama kısa bir süre izledikten sonra otobüsten inerek, işimi vatandaşlar arasından yapmaya çalıştım..
Toplantının organize eden Büyükşehir Belediyesi idi..
Büyükşehir'in böyle miting düzenlemeleriyle yetkili görevlilerine buradan bir önerim olacak..
Slogan ve bayrak sallamaları için insanları doldurduğunuz, ya da eş dost ve yakınlarının ailece rahat bir miting izlemelerine tahsis ettiğiniz otobüse basın otobüsü demeyin..
Biz de yanılıp şaşıp o otobüse binerek zaman yitirmeyelim..
*******************
2 bazen 25'den büyük oluyormuş
Türkiye'de matematik bile dünyadan farklı..
Matematiğin ve istatistiğin evrensel kuralları ülkemizde geçerli değil..
Örneğin, Türkiye'de 2 kere 2 her zaman 4 etmiyor..
Ülkemizde 2 çarpı 2'nin sonucu bazen 4 ama çoğunlukla ya 3 ya 5 oluyor..
Şimdi anladık ki, ülkemizde 2 sayısı 25 sayısından büyükmüş..
2, yeri geldiğinde 25'i rehin alabiliyormuş..
25 de, 2'nin büyüklüğünü kabul edebiliyormuş..
Ama, matematiğin ve istatistiğin kuralları hiç bir perde değişmez..
2 çarpı 2'nin 4 etmediğini söyleyenler gibi 2'nin 25'ten büyük olduğunu kabul edenlerde evrensel matematik ve istatistik kurallarını eninde sonunda kabul etmek zorunda kalacaklar..
Olan, 2'nin 25'ten büyük olduğunu dayatanlara inanan garibanlara olacak..
Dayatmayı yapanlar 2 ay 4 gün sonra ahaliye "ya 2 gerçekten 25'ten büyük değilmiş. Bu bize ders oldu diyearek zeytinyağı gibi suyun üstane çıkacaklardır.. Ama bir süre sonra bu kez ya 1'in ya da 3'ün 25'ten büyük olduğuna halkı inandırmak için kolları sıvayacaklardır…
******************
11 Aralık'ta gönüllerimiz birleşebilseydi
Bir kaç gündür Adana caddelerinde gezerken yolbaşçımız Atsız Atamızın bir şiiri dudaklarıma adeta yapıştı..
Sürekli o şiri mırıldanırken buluyorum kendimi..
Atsız Atamızın "Selam" adlı şiiri bu şiir..
Hani "Gönülleri birşelenler selam sizlere" dediği şiir var ya işte o….
O şiir söyledikçe de, aklıma öncek yıl 11 Aralık ayında bir işgüzarın yüzünden gönülden selamlaşması gerekenlerin gönülden ayrılmaları geliyor..
İçim kendi adıma değil ama, gönülleri birleşmesi gerekenler adına hüzünle doluyor..
Sonra kendi kendime, "Keşke daha beir kaç hafta önce 11 Aralık'ta gönüllerimiz yeniden birleşseydi" diyorum..
N'olurdu 11 Aralık'ta Atsız'ın gömütü başında gönüllerimiz yeniden birleşseydi..
Yeniden gönülleri birleşenler olarak birbirimize selam gönderebilseydik..
Atsız Atamızın "Selam" şiirini yayınlıyorum..
Bakalım bende uyandırdığı duyguyu sizde de uyandırabilecek mi?
"İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor;
Ruhum sanki deniz olmuş,dalgalanıyor.
Uzak uzak ülkelere döndüm seferden;
Yaralarim ağır,fakat mestim zaferden;
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir
Zafer bir çok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölse de bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Gönülleri birleşenler!Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler!Selam sizlere!
Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
Selam sana ey yılları heba olan genç!
İstikbalim gitti diye yaslanma sakın!
Istikbalin değil, ruhun Tanrı'ya yakın!
O yalancı istikbale bir perde indir!
Gerçek yarın unutma ki bir gün senindir!
Selam sana yavrusundan ayrılan kadın!
Kimbilir sen gizli gizli nasıl ağladın!
Ne bir damla gözyaşı dök, ne yasla dövün;
Sen yaşarken öksüz kalan yavrunla övün!
Gür sütünle aşladigin erlik cevheri
Yapacaktır onu yarın yaman bir çeri...
Tek bir kadın değilsin sen...Sen bir ocaksın!
Madem ki bir adin Atsız, katlanacaksın!
Kafkasyada can veren bir şehidin kızı
Bir çeliktir...Yüreğinde erir her sızı...
Varsın bağrın firkatiyle yavrunun yansın...
Yansın,dayan! Çünkü sen de bir kahramansın!
Ey ekmeği alınanlar!Selam sizlere!
Ey rütbesi çalınanlar!Selam sizlere!
Kardes yahut arkadaştır diye evleri,
Ocaklari dağıtılan ülkü devleri
Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur,tarih sizi elbet alkışlar!
Ey ciğeri parcalanan kahpe veremden
Ne beklersin dünyadaki sahte keremden?
Ciğerlerin sönüyorken Tanrı'yi andin;
Tasa etme,gerçeklesir mukaddes andın.
Hepinize sevgilerle coşkun selamlar!"