MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Gazze’deki ateşkes anlaşmasına sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla tepki göstermiş..
Feti Yıldız’ın tepki gösterdiği konu esir takası ile ilgili..
“İsrail, bırakılan her bir İsrailli esir için 30 Filistinli esir, her bir asker ya da güvenlik gücü için ise 50 Filistinliyi serbest bırakacak” biçimindeki anlaşmayı gerçekçi bulmamış hatta, iğrenç bir anlaşma olarak yorumlamış.
Anladığım kadarıyla bire bir esir takasını savunmuş..
Bu kısım Feti Yıldız’ın kişisel görüşleri. Elbette saygı duyulması gerekir..
Ancak açıklamanın içerisinde bir ifade var ki, işte o insana “Etme Feti ağam, biraz da Türkiye’yi düşün” dedirtiyor.
Yıldız, “42 günlük birinci aşama sonrası için köklü tedbirler alınmalı. Bölgedeki evlerin neredeyse tamamı yıkılmıştır. Çadır ve karavan kentler kurulması için Türkiye’nin büyük tecrübesi devreye sokulmalıdır” demiş..
Yapma Feti Yıldız, Türkiye’nin milyarlarca lirası Suriye’ye harcandı..
Cumhur İttifakı olarak destek verdiğiniz siyasal iktidar, Suriye’nin havalimanları, yolları, kısacası imarının Türkiye tarafından yapılacağını açıkladı..
Bunların da, ülkenin insanına harcanması gereken milyarlarca doların Türk yurttaşları yerine Suriye’ye harcanması demek olduğunu siz bizden daha iyi biliyorsunuz.
Üstelik o Suriye, ülkenin yeniden inşası da dahil olmak üzere gerekli tüm ithalatlarında Türkiye’yi dışladı. “Din kardeşi” Türkiye’den giden ürünlere yüzde 600 gümrük vergisi uygulama kararı alırken, “kan kardeşi” Ürdün’den yapılacak ithalatlarda gümrük vergisini sıfırladı..
Bu durum ise, Türkiye’nin finansıyla yeniden kurulacak Suriye’nin, bu amaçla alınması gereken demir, çimento gibi ürünleri Türkiye’den değil arap ülkelerinden alacak anlamına gelmektedir.
Türkiye’nin parasıyla arap dünyasında bonkörlük yapacak.
Türkiye, karşılıksız sevgi Türk halkının milyarlarca dolarını Suriye’de harcarken. Şimdi siz, Suriye yetmezmiş gibi, Gazze ve Filistin’de çadır ve karavan kentler kurulmasını, bunun için de Türkiye’nin büyük tecrübesinin devreye sokulmasını istiyorsunuz..
Feti Yıldız’ın devreye girsin dediği büyük tecrübe para demektir..
Suriye’den sonra Gazze’nin imar yükününü de Türkiye’nin sırtında yüklenmesi demektir..
Suriye için harcanan ve harcanacak milyar dolarlara ek olarak bu kez milyarlarca doların Türk yurttaşları yerine Gazzeli araplara harcanması demektir..
O nedenle, “insan ister istemez, “Etme Feti Ağam, biraz da Türkiye’yi düşün” demekten kendini alamıyor..
Hem Feti Yıldız olarak Türk milliyetçisisiniz..
Politikalarınıza Türk milliyetçiliğinin yön vermesi gerekmektedir..
Ne Suriye, ne de Gazze’nin imarı için Türkiye’nin milyarlarca dolar harcamasını önermek de, savunmak da Türk milliyetçilerinin öncelikli görevi değil..
Türkiye’nin milyarca doları illaki o coğrafyalarda harcansın diyorsanız, Gazzeli ve Suriyeli araplar yerine Bayır Bucak Türkmenleri, Filistin ve Beyrut’taki Türkmen aşiretleri için harcanmasının isteseydiniz keşke..
Hiç olmazsa Türk yurttaşına harcanmayan paralar soydaşlarımız, kandaşlarımız harcandı diyerek teselli bulurduk…
**
MHP’ye saldırıların nedeni
MHP eski Türkiye’de de, Yeni Türkiye’de de en çok saldırılan, hedefe konulan partidir..
12 Eylül öncesinde sol hareketler, hiçbir partiyi hedef yapmazken, hedef aldıkları, saldırdıkları tek parti MHP idi..
O günlerde sol değin sağın da hedefinde MHP olurdu..
Merkez sağ partiler ve mensupları, MHP lideri Türkeş’i Adnan Menderes’i asmakla, siyasal İslamcılar ise dinsiz olmakla suçlarlardı..
12 Eylül darbesi geldi. Konya’da Erbakan’ın partisi MSP tarafından düzenlenen bir mitingde İstiklal Marşı okunurken sergilenen tavrı gerekçe göstererek yönetime el koyan ordunun da hedefinde de MHP ve kadroları olmuştu..
Sonrasında zaten herkesin hedefindeki parti ortada yoktu ama partililer ardı..
Menzilcilerin, Fetullahçıların ve diğer bilumum cemaat ve tarikatların ilk hedefi, zindanlardan çıkan MHP’lileri ve ülkücüleri saflarına çekmek olmuştu..
Tabii, aynı hedef adına mafya denen suç örgütlerinde de vardı..
MÇP’nin kurulmasıyla bu kez askeri yönetimin hedefi MÇP olmuştu. MÇP’yi seçimlere sokmama ana stratejileri olmuştu..
Türkeş cezaevinden çıkıp, MÇP yeniden MHP’ye dönüşünde eski düşmanlar da hortlamıştı..
Merkez Sağ ANAP’ın da, dinci sağın da, solun da hedefi bir kez daha MHP olmuştu..
Ancak ne yapsalar, MHP’nin yükselişini durduramadılar..
İlk bölünme operasyonunda o zamanlar gerçekleştirmişlerdi.
MHP’nin yarısını alır götürü dedikleri Muhsin Yazıcıoğlu istenen kopmayı sağlayamamış hem kendisi, hem ona umut bağlayanlar düş kırıklığına uğramışlardı..
Sonrasında başka başka girişimler de oldu ama en planlı ve programlısı CHP gibi sol partlerin, Cumhuriyet, Sözcü gibi muhalefet medyasının tam destek verdiği Meral Akşener ve partisi de arzulanan oy çalınmasının becerememişlerdi..
Malum yapının propaganda kolu kimlerden oluştuğu bilinmeyen “Bağımsız Ülkücüler” de MHP’den bir şey koparamamışlardı.
Bugünlerde İyi Parti’den Zafer Partisi’ne, Anahtar Partisi’nden adı sanı duyulmamış partilere, MHP oylarını CHP’ye kanalize etme misyonu üstlenen “Milliyetçi Demokratlara” değin onlarca parti ve kontrolü başka ellerdeki sahte milliyetçi yapılar, MHP üzerinde hedefleri olanlar olarak öne çıkıyorlar.
Onlarında öncekiler gibi başarısız olacakları şimdiden ortada.
Pki, MHP neden her devirde birilerinin hedefinde oluyor..
Onu da Meral Akşener anlatsın bize..
Fetullahçı yapının MHP’yi ele geçirmek için göz koyduğu, kaset operasyonlarına maruz bıraktığı yıllarda 23 Kasım 2014 tarihinde Akşener, yaptığı bir açıklamada, MHP’nin neden hedefe konulduğu şöyle açıklıyordu:
“Akşener: AKP’nin alternatifi MHP
TBMM Başkanvekili MHP’li Meral Akşener, MHP’nin hedefe konduğunu belirterek, ‘Niye biliyor musunuz? İktidarın alternatifi olan tek parti MHP’dir’ dedi.”
Akşener, daha sonra bizzat kendisi de aleyhindeki operasyonların bir parçası olacağı MHP’nin neden hedef haline getirildiğini, niçin saldırıya uğradığını veciz biçimde açıklamış.
O sözlerden sonra yeni yorumlar yapmak gereksiz kalacaktır.