On yıllardır korkuyla yönetilen bir dünyadayız. Her 10 yılda bir “yok olacağız” dediler. Olmadık. Ama korktuk, boyun eğdik, sustuk. Peki ya bu korkular planlıysa?
GİRİŞ: KORKU SATILIR, GERÇEKLER SAKLANIR
1960’lardan bu yana dünya, düzenli aralıklarla bir felaketin eşiğine getirildi. Medya, akademi, siyaset ve küresel kuruluşlar bir ağızdan konuştu: Petrol bitecek, dünya buzul çağına girecek, virüsler insanlığı yok edecek, bilgisayarlar uygarlığı çökertip kaos getirecek.
Halklar endişelendi, yöneticiler çözümler sundu, şirketler fon topladı. Peki sonra? Hiçbiri olmadı. Ama o sırada özgürlükler kısıtlandı, ekonomiler dönüştü, yeni düzenler kuruldu. Felaket olmadı ama felaketin korkusuyla kurulan sistem baki kaldı.
GELİŞME: TARİHİ KEHANETLER VE GERÇEKLER
İşte geçmişten günümüze “bizi öldürecek” denilen bazı büyük kehanetler:
- 1960’lar: 10 yıl içinde petrol bitecek. (Bugün daha çok petrol çıkarılıyor.)
- 1970’ler: Yeni buzul çağı başlıyor. (Buzullar değil, insanlar eridi.)
- 1980’ler: Asit yağmurları tarımı yok edecek. (Etkisi sınırlı kaldı.)
- 1990’lar: Ozon tabakası 10 yıla kadar tamamen kaybolacak. (Delikler azaldı.)
- 2000’ler: Milenyum (Y2K) hatası sistemleri çökertip felakete yol açacak. (Yazılımlar çözüldü, dünya döndü.)
- 2001-2021 arası: Şarbon, Batı Nil Virüsü, SARS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, E.Coli, Ebola, Zika, Kovid-19 ve mutasyonları… (Bazıları ciddi sağlık sorunları doğursa da "hepimizi yok etmedi.")
Her biri, küresel medyada manşet oldu. Raporlar hazırlandı, fonlar aktarıldı, politikalar değiştirildi. Ama sonunda hiçbiri, kehanet edildiği ölçüde gerçekleşmedi.
SONUÇ: KÜRESEL KORKU ENDÜSTRİSİ
Bugün elimizde bir gerçek var: Felaket kehanetleri bir “strateji” haline gelmiştir. Korku, en büyük silah haline getirilmiştir. Çünkü korkan toplumlar kolay yönlendirilir. Korkan bireyler özgürlüklerini teslim eder, sorgulamaz. Korkan ülkeler, bağımsızlıklarından ödün verir.
Küresel emperyalizmin felaket söylemleri; iklimden sağlığa, teknolojiden tarıma kadar her alanda toplumsal yönlendirme için kullanılmıştır. Gerçek sorunlar çözülmemiş, yerine yapay korkular yaratılmıştır. Her "felaket kehaneti" yeni bir sistemin kurulmasına vesile olmuş, sonuçta daha çok denetim, daha az özgürlük doğmuştur.
Elbette bilim önemlidir, elbette riskleri ciddiye almalıyız. Ancak bilimsel bilgiyle korku propagandası arasındaki çizgiye dikkat etmek zorundayız. Çünkü bu çizgi aşıldığında, artık bilim değil, baskı başlar.
SON SÖZ: UYANIK OLMA ZAMANI
Felaket tellallığı ile gerçek uyarı arasındaki farkı görebilmek, yeni yüzyılın en büyük akıl sınavıdır. Ne her korkuya kanmalı, ne her uyarıyı göz ardı etmeliyiz. Ama şunu da unutmamalıyız: Korku, sadece bir duygudur. Bilinçle birleşmediğinde, zincire dönüşür.
Dünya, sahte kehanetlerle değil, özgür akılla kurtulacak.
Mevlüt Abi’nin Not Defteri:
Küreselcilerin Büyük Numarası
Vallahi billahi şu küresel emperyalistler var ya… Helal olsun adamlara! Yani takdir etmiyorum ama işlerini iyi yapıyorlar. Adamlar onlarca yıldır "korkut-yönet" sistemini oturtmuş, hâlâ da işlemeye devam ediyor. Dünya sanki onların aile şirketi, biz de bedava çalışıyoruz!
Şimdi düşün bak: bir virüs çıkarıyorlar (adı bile havalı), sonra “hepimiz öleceğiz!” diye bağırıyorlar. Hop, dünya karantinada. Sonra “şu ilacı alın, bu aşıyı vurun” diyerek milyon dolarlık satışlar. Bu nasıl iştir ya? Ben pazara bile çıkınca yarım kilo domates satamıyorum!
Bir de şu “önlem” denen şeye bayılıyorum. Hiçbir yargı kararı yok ama devletler bir gaza geliyor, hadi bakalım: sınırlar kapalı, dışarı çıkmak yasak, para kullanmak bile neredeyse suç. Emperyaslerin dediği “dünya kanunları” devrede. Yakında "çay saatleri Birleşmiş Milletler denetiminde" derlerse şaşırmam.
Ama esas numara nerede biliyor musun? Bizim cebimizde! Yani hortumlama işini öyle profesyonel yapıyorlar ki, musluğu açan da onlar, faturayı ödeyen de biz! IMF'den kredi al, faiziyle öde, sonra "ekonomiyi büyüttük" de! Aha da büyüyoruz işte: borçlarla!
Ama moral bozmaya gerek yok. Mevlüt Abi olarak ben buradayım, not defterim elimde. Her sayfaya bir uyanış yazısı. Bir gün uyanacağız, emperyaslerin de şaşı bak şaşır oynadığı bitecek.
O zamana kadar:
Kahvenizi sade, haberleri filtreli, kararları şüpheli içmeye devam edin.