Türkiye Cumhur ve Millet ittifakları adın altında iki benzemezler bileşenine mahkum edildiği şu günlerde, gerçek anlamda muhalefet partisi konumunda sadece bir parti bulunmakta..
Halkın Kurtuluş Partisi..
"Millet İttifakı"nın iki lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli'nin söylemleri üzerinden sözde muhalefet yapıyorlar..
Erdoğan ve Bahçeli'nin bir sözünü alıp, ona karşı çıkarak, muhalefet yaptıkları sanıyorlar..
Yandaş medya aracılığıyla da, yaptıkları laf kalabalığını yurttaşlara muhalefek olarak lanse ediyorlar..
Onlar için önemli olan Erdoğan ve Bahçeli'nin sözleri üzerinden konuşmak..
Söyledikleri her söze karşı çıkarak muhalefet yaptıkları izlenimi vermek..
Laf kalabalığına o denli kendilerini kaptırıyorlar ki, örneğin Bahçeli'nin hangi görüşten, hangi ideolojiden olursa olsun bir tutuklunun avukatıyla görüşme hakkını kullanması gerektiği yönündeki açıklaması gibi açıklamalarını bile eleştirebiliyorlar..
Hukukun evrensel bir kuralının uygulanmasına destek açıklamasına bile karşı çıkıp, "nasıl görüşürler, bunu nasıl söylersiniz, Yeni açılım süreci" diyebiliyorlar..
Sadece muhalefet yapmış olmak için muhalefet yapmaya kalkınca böylesine trajikomik durumalara düşülüyor..
Muhalefet, iktidarı kuyruğuna takılıp, muhalefeti sadece iktidarın söylediği her söze, yaptığı her işe karşı çıkmak sanırken, sözde muhalefetiyle halkın ülkede yaşanan gerçekleri öğrenmesini de engelliyor..
Muhalefet olduğunu iddia eden partilerin görevlerini yapmadığı günlerde, ortaya gerçek muhalefet görevini yapan tek parti olarak Halkın Kurtuluş Partisi ortaya çıkıyor..
HKP, yöneticileri, Ege'de adalarımızın Yunan işgaline bırakılması, tank palet fabrikasının özelleşirilmesi, İBB'deki yolsuzluklar, İBB'nin Irak eski Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık El Haşimi ve sosyal medyadan "bakara makara" cuma mesajları yayınlamakla övünen eski bakanlardan Egemen Bağış'a araç ve makam şoförü tahsis etme gibi toplumu yakından ilgilendiren olaylarda kanıtlarıyla muhalefet yaparken; yürüttüğü hukuk mücadelesiyle de Türkiye'deki tüm yurttaşların ülkede yaşananlar hakkında bütün ayrıntılarıyla bilgi sahibi olmalarını sağlıyor..
HKP yöneticileri, sadece siyasal iktidarın değil, patronların mağdur ettiği işçilerin de haklarını savunurken, işçilerin uğradığı mağduriyetleri toplumun duymasına vesile oluyor..
Soma'da maden işçilerinin, İstanbul'da traktör fabrikası işçilerinin sesi oluyorlar..
Ermeni Soykurum yalanını, emperyalistlerin yüzüne çarpıyorlar..
Birileri Millet İttifakı için muhalefet cephesi derse asla inanmayın..
Türkiye'de tek bir muhalefet partisi var o da Halkın Kurtuluş Partisi..
Yani HKP…
**************
Her şey güzel olacak mı?..
CHP-İP bileşeninin seçim sloganı "Her şey çok güzel olacak"tı..
Slogan, 23 Haziran'da yinelenecek İstanbul seçimleri nedeniyle, CHP - İP bileşeni, Ekrem İmamoğlu ve İmamoğlu'na destek verenler tarafından gündemde tutuluyor..
AKP - MHP cenahı da, geçmişte sanatçıların "Her şey çok güzel olacak" adıyla yaptıkları şarkılar ve filmler üzerinden bir tartışma yaratmaya çaba harcıyor..
Peki, Ekrem İmamoğlu, İstanbul Belediye başkanı seçilirse, İstanbul'da, Türkiye'de gerçekten "her şey çok güzel olacak" mı?..
Öyle olmayacağını düşünenler de çok..
Örneğin sosyalist soldan HKP ve TKP, her şeyin çok güzel olacağı fikrine katılmayanlardan..
TKP'ye göre, bu düzende her şey patronlara daha güzel..
HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut'a göre ise, "her şey azıcık güzel olacak."
Nurullah Ankut, HKP'nin internet sitesinde yayımlanan 10 Mayıs 2019 tarihli yazısında, işe mükemmel bir "Antika Sermaye Sınıf" ve "Modern Finans-Kapital" gericiliği analizi yaptıktan sonra, şu değerlendirmede bulunuyor:
"Yani arkadaşlar, Tefeci-Bezirgânların irilerine ve onların örgütlerine Antika Parababalarının örgütü, diyoruz biz. Finans-Kapitalistler örgütüne ise Modern Parababalarının örgütü, diyoruz.
Tayyipgiller iktidarı yıkılır ise, ki öyle de görülüyor, yerine Modern Parababalarının yani Finans-Kapitalistler Zümresinin örgütünün temsilcisi olan bir ekip gelecektir. Ki o ekibin, o kadronun önderi olarak da şu an ortaya çıkmış görünen Ekrem İmamoğlu’dur.
Yani yoldaşlar, Tayyipgiller hezimete uğratılıp yerine Yeni CHP, onun fiiliyattaki önderi İmamoğlu ve etrafında oluşacak ittifak iktidara gelirse, Türkiye yine ABD Emperyalist Haydudu’nun uydusu olmaya devam edecektir. İnsan soyunun başdüşmanı ABD’nin bölgemize yönelik stratejik hedefini ortaya koyan BOP’un uygulanmasına devam edecektir. Yani BOP’ta taşeronluğa devam edecektir. Bir başka anlatımıyla, Türkiye için kara günler yine sürüp gidecektir. Halkımızın payına yine ölümlerden ölüm beğenmek düşecektir."
Antika Sermaye Sınıfının yani Ortaçağcı Ümmetçilik Konağı savunucularının zulüm ve ihanet iktidarına karşı, Modern Parababalarının temsilcisi olan Ekrem İmamoğlu’nu tercih etmek zorunda bırakıldıklarını belirten Nurullah Ankut, bu tercihin Ortaçağcı gericiliğe karşı Modern Finans-Kapital gericiliğini tercih etmek mecburiyetinde kalmak anlamına geldiğini de ifade ediyor.
Bu görüşten yola çıkarak da, "her şey güzel olacak" diyenleri, "her şeyin azıcık güzel olacağını" belirterek, yarın düş kırıklığına uğramamaları için uyarıyor…
Nurullah Ankut'un önemli uyarısı aynen şöyle:
"Her iki gericiliğin de dünya çapında efendisi, ağababası, insan soyunun başdüşmanı ABD Emperyalist Haydududur.
Ve işte bu sebepten, rüzgâra kapılan, havaya giren, özlemini, gönlünden geçeni nesnel gerçeğin yerine koyarak “her şey çok güzel olacak” tekerlemesini ya da kandırmacasını diyelim isterseniz, tekrarlayıp duran arkadaşlara diyoruz ki; “Her şey azıcık güzel olacak”…
Aradaki fark, Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye gericiliğiyle, Modern Finans-Kapital gericiliği arasındaki fark kadar olacak. Bu ayrımı bilince çıkarmazsanız, yarın çok fena bir düş kırıklığına uğramanız kaçınılmaz olur…"